Hürriyet yazarı Sedat Ergin, Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'a 2009 yılında yapılan kaset komplosunun 'FETÖ' organizasyonu olduğunu savunarak komplonun neden yapıldığına dair yeni iddialarda bulundu. 12 Eylül 2010'da halk tarafından oynalacak olan yeni anayasanın, Meclis'te görüşülmeye hazırlanan maddelerine CHP'nin muahalefetini engellemek için komplo yapıldığını belirten Engin "FETÖ/PDY, bu çerçevede kaset operasyonunu düzenleyip Baykal’ı saf dışı bırakarak ve CHP’yi bir karışıklığın içine iterek anayasa değişikliğine kuvvetli bir muhalefetin yapılmasını önlemek istemiştir" dedi.
Sedat Ergin'in "Fetullahçılar Baykal’ı neden devirdi" başlığıyla yayımlanan (13 Ekim 2017) yazısı şöyle:
Geçen hafta 3 Ekim tarihinde bu köşede çıkan “Baykal ve Bahçeli’ye kaset operasyonlarından kim çıktı” başlıklı yazı, hazırlanan yeni bir iddianameden yola çıkarak bu operasyonların birer FETÖ/PDY projesi olduğuna dikkat çekiyor ve 2010-2011 dönemindeki bu olaylara yeniden bakabileceğimiz değerlendirmesiyle son buluyordu.
Gerçekten de bu dönemde siyasetçi, yargı mensubu, asker ve bankacı gibi pek çok şahsı hedef alan telefon dinleme ve görüntü alma operasyonlarına ilişkin 4 Eylül 2017 tarihli bu iddianamede gün ışığına çıkan gerçekler, Türkiye’nin yakın tarihini yeni bir bakışla ele almamızı gerekli kılıyor.
Bu çerçevede “CHP Lideri Baykal neden hedef alındı” sorusunun yanıtını bulabilmemize ışık tutan pek çok somut bilgi var bu iddianamede.
*
Bu yanıtı ararken önce o dönemdeki ülke gündeminin seyrini kısaca hatırlamamız gerekiyor. AK Parti hükümeti, 2009 yılından itibaren bir yargı reformu ihtiyacını dile getirmeye başladı. Arşivler, hükümetin bu amaçla referanduma gitme niyetinin 2010 yılı mart ayında kuvveden fiile çıktığını gösteriyor. AK Parti anayasa değişikliği taslağını 22 Mart’ta açıklamış, tartışmaların ardından resmi kanun teklifi 30 Mart tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunulmuş ve süreç fiilen işlemeye başlamıştır.
Anayasa paketinin TBMM Anayasa Komisyonu’nda görüşülmesine vakit geçirilmeksizin başlanmış, paket 13 Nisan tarihinde komisyondan geçmiş, yaklaşık üç hafta sonra 6 Mayıs’ta TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir. Teklif, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayından geçtikten sonra 13 Mayıs 2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ardından tam 120 gün sonra 12 Eylül 2010 tarihinde referanduma gidilmiş, Türkiye, 2010 yazını HSYK başta olmak üzere yargıya yeni baştan çekidüzen verecek olan köklü anayasa değişikliklerini tartışarak geçirmiştir.
*
Savcı Alpaslan Karabaytarafından hazırlanan 923 sayfalık iddianame, dönemin CHP Lideri Deniz Baykal’ın istifasına yol açan kaset hadisesinin perde arkasıyla ilgili bir dizi teknik detayı kamuoyunun bilgisine açık hale getiriyor. Bu bilgiler, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı bünyesindeki çetenin Baykal’ı hedef alan operasyonda mekâna dönük teknik çalışmaya 27 Mart 2010 tarihinde başladığını, bu çalışmanın tam dört aşamadan geçtiğini ve yaklaşık bir ay sonra 30 Nisan 2010 tarihinde hedeflenen görüntünün elde edildiğini gösteriyor.
Bu görüntülerin internete sızdırılmasının tarihi ise 7 Mayıs’tır. Baykal, üç gün sonra 10 Mayıs tarihinde genel başkanlıktan istifa etmiştir.
Olayların sıralaması şöyledir: Anayasa teklifi TBMM Genel Kurulu’ndan 6 Mayıs’ta geçmiş, kaset 7 Mayıs tarihinde dolaşıma sokulmuş, Baykal 10 Mayıs’ta istifa etmiş, teklif Resmi Gazete’de 13 Mayıs’ta yayımlanmıştır.
İddianamenin ilk kez açığa çıkardığı bir olgu, cemaatin Deniz Baykal operasyonu için düğmeye bastığı tarihin 27 Mart olmasıdır. Yani anayasa değişikliği teklifinin TBMM Başkanlığı’na sunulmasından tam üç gün önce...
Bu tarihler yan yana getirilip bakıldığında, FETÖ/PDY’nin Baykal’ın CHP liderliğini bitirmeye dönük operasyonu ile AK Parti’nin anayasa paketinin TBMM’ye gelişi ve Genel Kurul’dan geçişinin zamanlama olarak “mükemmel” bir şekilde iç içe geçtiğini görüyoruz.
*
Bu verilerden yola çıkarsak varacağımız mantıki sonuç şu olacaktır: Anayasa değişikliğini yargıyı ele geçirebilmek için kendisi açısından hayati bir hedef olarak gören ve o noktada AK Parti iktidarı ile tam bir fikir birliği içinde hareket eden Fetullahçı organizasyon, bütün bir 2010 yazına yayılacak olan referandum tartışmasında kendisine en önemli engellerden biri olarak -belki de en önemlisi- Deniz Baykal’ı görmüştür.
FETÖ/PDY, bu çerçevede kaset operasyonunu düzenleyip Baykal’ı saf dışı bırakarak ve CHP’yi bir karışıklığın içine iterek anayasa değişikliğine kuvvetli bir muhalefetin yapılmasını önlemek istemiştir.
Gülen organizasyonu Baykal’ı hedef alan birinci amacına ulaşmıştır. Ancak CHP’nin kısa zamanda geniş bir mutabakatla kendisine yeni bir genel başkan seçmesi, muhtemelen örgütün oyun planı açısından bir sürpriz olmuştur.