Gündem

Bakan Dinçer: Seçmeli Kuran dersi cuma günü son ders olabilir

Milli Eğitim Bakanı Dinçer, seçmeli Kuran dersinin çocuklar arasında ayrışmaya neden olmaması için kafa yorduğunu anlattı.

07 Nisan 2012 09:29

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, seçmeli Kuran dersinin çocuklar arasında ayrışmaya neden olmaması için kafa yorduğunu anlattı. Bakan Dinçer, cuma günü eğitim bittikten sonra dersin verilebilmesine yönelik bir formül üzerinde düşündüğünü söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Kanal D’de ekranlarında Mehmet Ali Birand’ın sunduğu 32. Gün’e konuk oldu, 4+4+4 eğitim sistemini ekranda tahtaya çıkarak tek tek anlattı.

Milliyet'in haberine göre, 4+4+4 eğitim sisteminin bir dindar nesil yetiştirme projesi olmadığını söyleyen Dinçer, konuyu daha iyi anlatabilmek için tahtaya kalktı.

Dinçer, sorulara şu yanıtları verdi:


5+3’ün nesi vardı?

Aslında 5+3 yoktu. Şöyleydi; 8 yıl zorunlu kısmıydı. Bir de ayrıca 4 olarak tarif ettiğimiz lise vardı. Bu zorunlu değildi. Biz ona ilköğretim diyorduk. Bu kez tamamı zorunlu hale geldi. Öğrenciler tamamını okumak zorunda. Aileler çocukları 18 yaşına kadar okula göndermiyorsa devlet hesabını soracak. Yaptırımları var, cezalar var. Ödemek zorunda.

 

Ana okulları bitiyor mu?

Hayır kesinlikle bitmiyor. Bu yapıda, sadece 60-72 ay için özel stratejimiz tamamını eğitime almak. Bugün bu yaş grubunda okullaşma oranı yüzde 67’ydi. Şimdi 36 ay ile 60 ayı alacağız, ancak 48-60 ay arasında bu kez okullaşmayla ilgili yüzde 100 için strateji oluşturacağız, çaba sarfedeceğiz. Burada bir sorun var. Niçin bu zorunlu hale getirilmedi? ‘1+4+4+4 niye olmuyor?’ diye sordular. Bu durumu dünyanın birçok ülkesinde eğitim sistemleri ebeveynlere bırakıyor. 44 bin civarında mezra var, oldukça dağınık bir yapı. Zorunlu okul öncesi yapsaydık, hem kamuya maliyetli olacaktı hem de çok zorlama olacaktı.

 

Alt limitte karar verilmedi

 

"İlk 4’le ilgili bir yaş meselesi var. Zihni karışıklık var. 5 yaş tanımlamasında vatandaşla TÜİK tanımlaması arasında farklı tanım söz konusu. Tartışma buradan başlıyor. 6 yaşına girmiş çocuklar için vatandaşlar ‘6 yaş’ tabirini kullanıyor. Biz sistemde daha çok yılı değil ayı kullanmışız. Mevcut yapı içinde 72 ay alt limit olarak görülüyor. Sizin tabirinize göre ‘6’ benim tabirime göre ‘7 yaş’ oluyor. 84 aya kadar kayıt yapılıyor. Mevcut yönetmelik ‘çocuk aralık ayının sonunda 72 ayı dolduracaksa o zaman onun okula kaydı yapılabilir’ diyor. Böylece yaklaşık 16 ay farklılığı olan çocukları aynı sınıfa alıyoruz. Şimdi Avrupa ülkelerinin çoğu gibi 72 ayı üst limit olarak aldık. Kanunda öngörülen alt limit 60 ay. Birçok ülkede uygulama böyle değil bazılarında 64, 66, 68 ay alt limit. Henüz bununla ilgili bir karar vermedik. Daha sonra yönetmeliklerle tartışacağız. Uzmanlarla görüşeceğiz. Toplumu rahatsız etmeden süreci yönetmeye çalışacağız. Öğretmenimiz var. 1997’deki kesintisiz eğitim için verilen karardan sonraki gibi büyük sorunlarla karşılaşmayacağız."

 

Eylül’de başlayacak
 

Buna Eylül'de başlayabiliriz. Yönetmelik değişikliklerimizi yapacağız. Çabuk verilmesi gereken bir karar. Şayet biz 60-72 ay arasında zorunlu olarak alacaksak, bir de almak zorunda kaldığımız 72-84 arası çocuklar var. Belki iki ayrı sınıf olmak durumunda kalır. Toplumu tedirgin etmeyecek bir geçiş sağlayacağız.. Halen okuyan öğrencilerimiz için endişe edecek bir durum yok. Değişiklik yok. İkincisi sınıf öğretmenleri devam edecek. Yaşları öne aldığımız için programda yumuşatmalar yapacağız. ‘Çocuk çok küçük, kalem tutabilir mi, merdiven çıkabilir mi? Biz de bu tereddütler ölçüsünde önlemimizi alıyoruz.

 

İmam Hatip ortaokulu
 

İmam hatip lisesine bağlı ortaokul açılacak. Bu sadece imam hatip için değil güzel sanatlar lisesi için de güzel bir imkan. Keman, piyano çalacak çocuk. Bunun gelişmesi için eğitim almaya ihtiyacı var.
Çocuk bu bölümde meslek seçemeyecek ama seçmeli dersleri olacak. İlgisiyle alakalı. 5. sınıftan itibaren ilgisine göre kendisi seçmeli olarak artırabilir. Biz burada temel akademik bilgileri değil daha çok ilk başlangıç bilgilerini, kabiliyetlerini vermeye çalışacağız.

Ortaokula giderken sınav olmayacak. Çocuk normal bir ortaokula gitmişse derslerin hangileri seçmeli ders olacak belli değil. Talim Terbiye Kurulu çalışıyor. Ancak Meclis hüküm getirdi. Kuran ve Peygamberimizin Hayatı’nın öğretilmesi. Biz bunu ortaokulda ve lisede öğreteceğiz. Biz Türkçe gibi Kuran okumayı öğreteceğiz. Zaten şu anda Arapça seçimli. Arapça öğretmeyeceğiz. Arapça lisanıyla Arap alfabesine dayalı Kuran okuma ayrı. Yani çocuk Arap harfleriyle bir kelimeyi okumayı öğrenecek ama okuduğu şey Kuran olacak. Bir müfredat oluşturacağız. Okuyacak ama anlamayacak. Zaten Kuran okuyanların büyük bölümü anlamazlar onu bir kutsal bir kitap olarak okurlar.


Abdest alma, başörtme zorunluluğu olacak mı?

Bunlara bu kadar kafa yormadık. Diyanet açıklama yaptı ama benim düşündüğüm husus; belki bir çoğunun aklına gelir. Kuran derslerini normal eğitimlerin olduğu, diğer çocukların ders almadığı veya oynadığı bir döneme koyarak, çocukların ayrışacağı bir görüntü olmasın istiyorum. Bu sebeple muhtemelen cuma günü eğitim bittiğinden sonra Kuran dersini seçen çocukların sınıflarda Kuran öğrenme imkanı olur mu diye düşünüyorum. Mahalle baskısı, endişeler yersiz. Özellikle yaz döneminde çocuklar birlikte oynarken bazıları camiye gidip Kuran öğrenir. Ve kimse Kuran öğrenmek için camiye gideni suçlamadı. Ama buna benzer bir endişe varsa diye kafa yoruyorum biraz.


Kız erkek ayrımı olacak mı?

Bu dönemde olmaz. 5 ila 8 yaşındaki çocuktur. Kız erkek ayrımı konusunda akıl baliğ değildirler. Başörtme gibi bunun gibi meseler rüşt yaşından sonraki meselelerdir. Lise çağlarına denk gelir. Ayrı oturmak diye bir şey yok. Bizim uydurduğumuz bir şey. Geleneklerle bağlantılı. Lisede seçtiklerinde o uygulamalara devam edeceğiz. Dini eğitimin sadece Müslüman çocukları için gerekli olduğunu düşünmemek lazım. Hıristiyan, Musevi ve diğer uygulamalar içn de bu fırsatları vermeliyiz.

 

Papaz mı gelecek? Papazlar mı öğretecek? Gülüyorum ama...

St. Benoit’da ya da diğer Fransız okullarında papazlar ders vermiyor mu peki bunu neden hoşgörmüyorsunuz? Milli Eğitim sistemi içinde öğretmen olmanın şartları belli. Bu şartları taşıyanlar verecek. 


Diyelim ki iki öğrenci Yahudiliği öğrenmek istiyorum dedi, 5 öğrenci başka bir seçmeli. Her birine öğretmen veremezsiniz ne yapılıyor en fazla istenen mi veriliyor?

İmkan fırsat varsa diğeri de verilebilir. Benim kendi görüşüm aslında herkese az veya çok bir fırsat sunmak eğitim zemininin oluşturmaktır.  


Aleviliği neden koymuyoruz seçmeli ders olarak?

Onu da koyabiliriz. Yüksek sesle düşündüğümüzü kabul edin. Mesela Dini Akımlar veya Mezhepler Tarihi diye bir ders koyar Alevi çocuklarımızın da dini ihtiyaçlarını karşılayabiliriz. Kürtçe dersi konusunu da aynı çerçevede değerlendiriyorum. Şu andaki kanunlarımız müsait değil. Düzenlemeler yabancı dil tanımı getiriyor.


Kanunları değiştirirsiniz.

Hükümet politikası benim bu konuda bir şey söylemem pek doğru değil. İster Müslüman ister diğer dinlere mensup çocuklar olsun Alevilik gibi Kürtçe gibi birçok ders için bir esneklik sağlamak Türkiye demokrasisi için gerçekten çok büyük derinlik sağlar.