İlk bakışta durum gayet istikrarlı görünüyor: 2016 yılında ekonomik büyüme yüzde 1,9 oranında gerçekleşti. İşsizlik son yılların en düşük seviyesinde, vergi gelirlerinde adeta patlama yaşanıyor ve maliye bakanının yeni bir borçlanmaya gitmesine gerek kalmıyor. Firmalar da son derece olumlu bir tablo çiziyor: Otomobilden makineye, ilaçtan tıbbi ürünlere kadar Alman malları yurtdışında büyük rağbet görüyor.
Eskimiş ve yetersiz altyapı sorunu
Ancak madalyonun arka yüzüne baktığımızda çok ciddi bir sorun karşımıza çıkıyor: Yollar, köprüler ve okulların acilen bakım ve onarıma ihtiyacı var. Nitekim Federal Ekonomi Bakanlığı tarafından bir uzmanlar komisyonuna 2014 yılında hazırlatılan raporda, Almanya’nın en temeli sorununun, eskimiş altyapı olduğuna vurgu yapılıyor.
Alman Otomobilcilik Kulübü (ADAC) verilerine göre, Almanya karayollarında her gün yaklaşık 1.900 noktada trafik sıkışıklığından dolayı yüzlerce kilometrelik kuyruklar oluşuyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri de bozuk ve yetersiz yollar. Ülkede toplu ulaşımın can damarını oluşturan demiryollarında da her gün yüzlerce gecikme ya da sefer iptalı meydana geliyor. Burada da yine en önemli etken eskimiş ve yetersiz altyapı. Yasal bir hak olduğu halde her on çocuktan biri, doluluk nedeniyle yuvaya kabul edilmiyor. Kamuya ait 1041 yüzme havuzu da ya kaptıldı ya kapanmak üzere.
Uzmanlar komisyonun raporunda, sendikaların önemli bir şikayetine de yer veriliyor: "Kamu harcamaları ya bariz şekilde kısıldı ya da özelleştirmeye kurban gitti; bedava sunulan kamu hizmetleri ya ücretli hale getirildi ya da ücretli hizmetlere ciddi oranda zam yapıldı.“
Eğitim yatırımları azalıyor
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri arasında eğitime yapılan yatırımların ortalaması, gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 5,4’ü seviyesinde. Almanya’da ise bu oran 4,3’te kalıyor.
Asıl uçurum ise hızlı internet bağlantısı konusunda söz konusu. OECD ülkeleri arasında fiber optik internet oranı yüzde 20 düzeyinde. Bu, Japonya ve Güney Kore‘de yüzde 75'i buluyor. Almanya ise bu rakamların yanına bile yaklaşamıyor ve yüzde 1,6 ile yetinmek zorunda kalıyor. Uluslararası rekabet ve yatırıma elverişlilik alanlarında da Almanya artık ilk 10 içinde yer almıyor.
Ortadirek eziliyor
Vatandaş, sandık başında tercihini yaparken cüzdanındaki duruma da bakacak. Alman çalışanlar geçen yıllarda ortalama 1,8 zam aldı. Ama reel enflasyon oranları dikkate alındığında, maaşları aynı oranda azalmış oldu. Yani zam oranları, enflasyonun gerisinde kaldı. Oysa Fransız, İngiliz ve Amerikalı çalışanların geliri son yıllarda ortalama yüzde 16 arttı.
Duisburg-Essen Üniversitesi uzmanları, “Orta gelirli vatandaşlar eziliyor. Aynı zamanda dar gelirlilerin sayısı da artıyor. Gelirli dağılımındaki adaletsizlik giderek artıyor“ uyarısında bulunuyor. Almanya'da asgari ücretle çalışan işçilerin oranı yüzde 23’ü bulurken Fransa, İtalya, Danimarka ve Finlandiya’da bu oran yüzde 10’un altında. Belçika ve İsveç’te ise yüzde 5’in de altında kalıyor.
İşsizlik rakamları da gerçeğini sadece yarısını yansıtıyor. Resmî verilere göre işsiz sayısı 2,5 milyonun altında. Ancak devletten işsizlik ya da sosyal yardım alanların sayısı 6,2 milyonu buluyor.
Yeni hükümet altyapı ve eğitim yatırımlarını hızlandırmalı mı? Vergi indirimine gidilmeli mi? Sosyal adalet nasıl tesis edilecek? Kısacası seçim yılında Alman ekonomisiyle ilgili çevap bekleyen pek çok soru var.
© Deutsche Welle Türkçe
Andreas Becker