Gündem

Seçim uzmanı hukukçular, AKP’nin olağanüstü itirazını değerlendirdi

"Bunlar olağanüstü itirazın konusu olamaz"

17 Nisan 2019 11:12

Gökçer Tahincioğlu

AKP’nin, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı seçiminin yenilenmesi istemiyle Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) yaptığı olağanüstü itiraz başvurusu ve başvuru sonuçlanana kadar CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na mazbata verilmemesi talebi, tartışmaları alevlendirdi. Seçim uzmanı hukukçular, henüz olağan itirazlarla ilgili süreç tamamlanmadan yapılan başvurunun hem zamanlaması hem de taşıdığı iddialar yönünden 'sonuç üretmemesi' gerektiğini düşünüyor.

AKP’nin YSK’ya üç bavul evrakla birlikte yaptığı başvuruda, seçimin iptali ve yenilenmesi istemine dört ayrı gerekçe gösterildi. 16 bini aşkın oyun kendilerine yazılması gerektiğini de savunan AKP’nin iddiaları şöyle:

  • Sayım döküm cetvellerinde usulsüzlükler bulunması: AKP’ye göre 5 binden fazla döküm cetvelinde mühür, 694 tanesinde imza, 214 tanesinde ise hiçbir yazı bulunmuyor.
  • Kısıtlı seçmenlere oy kullandırılması: AKP, seçmen listelerinde asker, ölü, hükümlü ve madde ya da alkol bağımlılığı, akıl hastalığı gibi nedenlerle vesayet altında olmasından dolayı kısıtlı seçmen olarak nitelendirilen bir seçim bölgesinde oy kullanamayacak olanlarla ilgili de usulsüzlükler yapıldığını öne sürüyor. Dilekçede, "Kanuna aykırı biçimde kullanılan bu tür oyların (hükümlü, kısıtlı, ölü seçmen) toplam 19.350 olup; bu oyların hangi adaya verildiğinin belirlenmesinin gizli oy ilkesi gereğince hukuken ve fiilen olanaksız olduğu aşikardır" denildi. AKP, kısıtlı seçmenler ve 5 bin 287 hükümlünün seçmen listesinde isimlerinin bulunduğunu ve yanlarına oy kullanamayacaklarına dair şerh düşülmediğini öne sürüyor.
  • Kayıp oylar: AKP'nin sunduğu dilekçede, "Tespitlerimize göre; seçmen listesinde yapılan bütün bu maddi hatalar ve/veya kasti yanlışlıklar ve kanuna aykınlıklar sebebiyle gerçek durumu tespit edilemeyen şüpheli oy sayısı 300 binden fazladır. Bu sayı, AK Parti ve CHP Büyükşehir Belediye Başkan adayları arasında henüz netlik kazanamamış (yaklaşık 13.500) oy fark= yaklaşık 20 katından fazladır" denildi.
  • Sandık kurulları: AKP, sandık kurul başkanlarının kamu görevlileri arasından seçileceği yönünde açık hüküm bulunmasına rağmen 62 bin sandık başkanı ve memur üyenin yaklaşık 19 bininin kamu görevlisi olmadığını, bir bölümünün de KHK’lı olduğunu öne sürüyor.

"İtiraz süresi belli"

YSK, AKP’nin bu iddialarını karara bağlayacak. Hukukçular ise itirazların, kısıtlı seçmenler maddesi dışında “olağanüstü itiraz” şartını karşılamadığı görüşünde. Eski YSK üyesi Muharrem Coşkun, AKP’nin itirazları için şu yorumu yapıyor: 

“Bunlar olağanüstü itirazın konusu olamaz. Seçmen listeleri askıya çıkıyor. İtiraz süresi var. O süre içinde şikâyetler biter ve o liste kesinleşir. Yazılan herkes seçmendir. Daha sonradan ‘bu kişi şurada oy kullandı’ diye de bir inceleme yapılamaz. Bunların itiraz süreçleri belli. Kısıtlı seçmenler konusu;  infaz sürecinde hükümlüler oy kullanamaz. Taksirli suç hükümlüleri hariç. Cezaevindeki bir hükümlü oy kullanmışsa bu itiraza tabi olabilir. Diğer kısıtlı dediğimiz, akıl hastası. Hâkim, hukuki ehliyetini kullanamaz demiş. Bunlar oy kullanmışsa ve sayıları sonucu etkileyecek düzeydeyse sonucu etkiler. Ama bunu da belgeyle kanıtlamak gerekiyor.

"Olağanüstü itiraz olması için 'şu olsaydı, seçim böyle sonuçlanmazdı' diyebileceğiniz somutlukta bir olayın bulunması gerekir"

"Sandık kurulları maddesi de olağan itiraz sürecine tabi. Bu itirazların süresinde yapılması gerekiyor. Geriye dönüp de şu kişiler görev alamaz denilirse seçimler bitmez. Bu olağanüstü itirazın konusu değildir.

"Sayım döküm cetvelleri ile ilgili tutanaklarda imzalar vardır. Şekil eksikliği olağanüstü itiraza konu edilemez. Olağanüstü itiraz olması için 'şu olsaydı, seçim böyle sonuçlanmazdı' diyebileceğiniz somutlukta bir olayın bulunması gerekir'. Bu itirazların birçoğu zaten yapılması gereken ve yapılan. Tekrar geri dönüp konu edilemez. YSK’nın öteden beri uyguladığı içtihatlar da budur.”

"Yapılmamış bir işleme karşı böyle bir yola gidilmesi hukuka uygun değil”

Uzun yıllar Yargıtay Başsavcılığı’nda seçim iş ve işlemleri konusunda çalışan, eski Yargıtay Savcısı, hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu da ilk olarak olağanüstü itirazın usulden reddedilmesi gerektiğini düşünüyor. Eminağaoğlu, “Tam kanunsuzluk iddiasıyla başvuru yapılsa farklı ama olağanüstü itiraz, şarta bağlı. İşlemin bitip, tutanağın düzenlenmesinden sonra yapılabilecek bir itiraz. Belli hukuk yollarına başvurulabilmesi için belli işlemlerin ortaya çıkması lazım. Bir işleme karşı olağanüstü itiraza başvurulması için tutanağın ortaya çıkması lazım. Yapılmamış bir işleme karşı böyle bir yola gidilmesi hukuka uygun değil” diyor.

"Olağanüstü itirazda, sonuca etkili bir sayı olması şartı var"

Eminağaoğlu, itirazda bulunulan konular için de şu görüşleri dile getirdi:

“Seçimin kısıtlı bir takvimi var. Ve kısıtlı takvimde bu itirazların yapılması, itirazların karara bağlanması gerekiyor. En önemlisi kısıtlı seçmenler. Kısıtlı seçmenlerle ilgili YSK’nın verdiği kararlar var. Oy kullanan kısıtlı seçmen sayısının seçimin sonuçlarını etkileyecek boyutta olması gerekiyor iptal için. Yasada açıkça diyor ki seçmen listeleri kesinleştikten sonra oy verme gününe kadar, tutuklanan olabilir, hüküm giyen olabilir, kısıtlananlar olabilir, cezası kesinleşenler olabilir. Sonradan hak yoksunluğu doğabilir. Bunlar resmi bir belgeyle ortaya konulursa oy kullanamazlar deniliyor. Ama olağanüstü itiraz olduğu için, sonuca etkili bir sayı olması şartı var.

"Taşıma seçmen, kaydırma seçmen adı ne olursa olsun, iddia ne olursa olsun seçmen listelerinin kesinleşmesi süresi esastır. Seçmen listelerinin askı süresi, YSK’nın seçim takviminde belirli. Süreler itiraz için yeterli. O askı süresi içinde o listelerin çalışılıp o itirazların yapılması gerekiyor. Seçmenlerle ilgili boyutu, olağanüstü itiraz kapsamı içinde incelenmez. Yoksa hiçbir seçim bitmez. Seçmen kaydırma ve taşıma ile ilgili iddiaların inceleme süresi de sadece askı süreci. Onun bu sürece taşınmaması gerekiyor.

"Sandık kurullarının oluşumuna itiraz varsa, tüm Türkiye’de seçimleri gözden geçirmek gerekiyor"

"Sandık kurullarının oluşumuna gelince, o zaman bütün Türkiye’de seçimleri gözden geçirmek gerekiyor. Bir tek İstanbul’da olmaz.  298 sayılı yasanın 130. maddesinde sandık kurullarına itiraz süreleri belirgin. 3 gün içinde itiraz etmeniz gerekiyor. Sandık kurullarının sayıları belli. AKP’nin itirazına göre, kurulun içindeki bir kişi usulsüz. Tek bir üyenin bulunması, olağanüstü itiraz bağlamında sonuca etkili bir hal yaratmaz. İtiraz nedeni yaparsınız, o kişi kurulda olmamalı diyebilirsiniz en başta. Olağanüstü itiraz yolunda ise sonuca etkili olması gerekir. Sonuca etkili bir durum değil.

"Şüpheli oy var iddiasına gelince, kesinleşen listelere göre bu iddia da olağanüstü itiraz sürecine taşınamaz. 300 bin gibi bir iddianın şimdi konuşulması söz konusu değil.”