Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, DTP milletvekili Sebahat Tuncel ve Aysel Tuğluk hakkında "suçu ve suçluyu övme" gerekçesiyle yargılandığı davada, ifadesinin alınması için mahkemeye zorla getirilmesine karar verdi. Tuncel, ifade vermeyeceğini açıkladı ve "Karar demokrasiyi zora sokuyor" dedi. Aysel Tuğluk ise sorunun şahsi bir mesele olmadığını, hukuk kılıfı altında siyasi bir mesele olduğunu söyledi.
DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in de aralarında bulunduğu DTP Kadın Meclisi üyesi 23 kişinin "suçu ve suçluyu övme" gerekçesiyle yargılanmalarına devam edildi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın bugünkü duruşmasına, sanıklar Tarık Yıldırım ile Meryem Demir katıldı.
Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, TBMM Başkanlığı'na sanık Sebahat Tuncel ile ilgili yazılan yazının sekreterinin almaktan imtina etmesi nedeni ile tebliğ edilemediğini, buna ilişkin hazırlanan tutanağın mahkemeye gönderildiğini kaydetti.
Cumhuriyet Savcısı Kubilay Taştan, sanık Tuncel'in ifadesinin alınmasını talep etti. Duruşmaya katılan sanıklar Yıldırım ve Demir ise avukatlarının davadan çekildiğini belirterek, barodan kendilerine avukat tayin edilmesini istedi.
Mahkeme Başkanı Şatır, iddianame içeriği, isnat edilen suçun vasfı, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin bu yöndeki içtihatları ve yapılan tebliğe rağmen sanığın duruşmaya gelmemesi karşısında, CMK'nın 146. ve 199. maddeleri uyarınca duruşma günü savunmasının alınabilmesi amacıyla sanık Sebahat Tuncel hakkında zorla getirme müzekkeresi düzenlenmesine karar verildiğini açıkladı.
Sanıklar Tarık Yıldırım ve Meryem Demir'e avukat tayin edilmesi hususunda Ankara Barosu Başkanlığı'na müzekkere yazılmasına karar veren mahkeme, duruşmayı 30 Aralık 2009 tarihine erteledi.
DTP'lilerin mahkemedeki ifade krizi sürecinde Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün yapılan duruşmada da Mardin Milletvekili Emine Ayna ve Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş'ın mahkemeye zorla getirilmesine, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'e ise yeni bir tebligat yapılmasına karar verilmişti.
'Ayrımcılık yapılıyor'
DTP milletvekili Aysel Tuğluk, ifade krizi nedeniyle DTP'li vekillerin mahkemeye zorla getirilmesi kararı için, "Ayrımcılık yapılıyor" yorumunda bulundu.
CNN Türk'te yayınlanan Gündemin Rengi programında Rıdvan Akar'ın sorularını yanıtlayan Tuğluk, sorunun şahsi bir mesele olmadığını, hukuk kılıfı altında siyasi bir mesele olduğunu söyledi.
Tuğluk, "Bir hukuk varsa ve herkese aynı şekilde uygulanırsa ona tabi oluruz. Ayrımcılık yapılmasın" dedi.
Tuğluk, dokunulmazlıklar konusunda da, "Dokunulmazlık uygulanmıyorsa herkes için kaldıralım. Uygulanıyorsa da herkes için uygulansın" diye konuştu.
DTP ile yargı arasındaki gerilim bugün DTP milletvekili Sabahat Tuncel'in de polis zoruyla ifadesinin alınması kararıyla yeni bir boyut kazandı. Böylece 3 DTP milletvekili polis marifetiyle mahkemeye gitmek zorunda kalacak.
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Meclis'ten hiçbir vekilin zorla götürülmesine izin vermeyeceğini söyledi. DTP'li vekiller de milletvekili dokunulmazlıkları olduğu gerekçesiyle ifade vermeyeceklerini açıkladı.
Türkiye kapatılan parti mezarlığı
Meclis'te arka arkaya kapatılan 5 parti ve Meclis'te zorla gözaltına alınan vekillerin öyküsü:
Türkiye son 40 yılda kapatılan partiler mezarlığına dönüştü. Solcu, İslamcı, aşırı milliyetçi ve gayri ciddi derken tam Anayasa Mahkemesi'nin kuruluşundan itibaren tam 26 parti kapatıldı.
Bu zaman diliminde Kürt sorununu programının ana maddesi haline getiren partiler art arda kapatıldı. Farklı kimlikleri bünyesinde topladığını iddia eden ilk parti 1990 yılında kurulan Halkın Emek Partisi'ydi. Genel Başkanı Fehmi Işıklar sol görüşlü bir sendikacı olarak biliniyordu. HEP Sosyal Demokrat Halkçı Parti ile seçim ittifakı yaptı. Meclise SHP listesinden giren 10 milletvekili 1991'de Meclise girdi. Parti SHP grubundan ayrılarak bağımsız hareket etmeyi seçti. Bu dönemde Leyla Zana'nın Meclis'te Kürtçe ettiği yemin gerilimli bir parlamento sürecinin yaşanacağının ilk işaretiydi.
1991 yılında HEP'in kapatılacağı anlaşıldığında bu defa DEP kuruldu. Aynı kadrolar DEP'te siyaset yapmaya başladı. DEP'in PKK ile ilişkisi olduğuna ilişkin iddialar yargıya taşındığında DEP'li vekiller için geri sayım başlamıştı. DEP'lilerin yargı önüne çıkarılması süreci öncelikle Meclis'te DEP'li milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması ile başladı. DEP'liler bu karara Meclis'te oturma eylemi yaparak tepki gösterdi.
Ancak Meclis kapısı önünde bekleyen polisler tarafından gözaltına alınan DEP'li vekillerin bu görüntüsü hafızalardan hiç silinmedi.
Kürt sorununa çözümde kimi zaman PKK'nın tezlerini meclise taşımakla suçlanan Kürt siyasi muhalefeti hemen her kurduğu partide Türkiye'nin bölünmez bütünlüğüne yönelik faaliyetleri nedeniyle kapatılma riskiyle karşı karşıya kaldı. ÖZDEP, HADEP gibi partiler aynı kadrolar tarafından kuruldu ve her defasında kapatıldı. DEHAP da aynı biçimde kapatılacağının anlaşılması üzerine DTP'nin kurulmasıyla kapatılan partiler mezarlığındaki yerini aldı.
Demokratik Toplum Partisi 1991'den sonra meclise girmeyi başaran tek parti oldu. Yüzde 10'luk seçim barajını bağımsız milletvekilleriyle aşan parti Meclis'te bir grup kurdu.
Halen DTP de kapatılmak üzere Anayasa Mahkemesi'nde yargılanıyor. Bugün Türkiye'de değiştirilmeyen Siyasi Partiler Yasası, parti kapatmayı zorlaştıracak hükümlerin bir türlü uygulanmaması ve daha önemlisi ülkedeki demokrasi kültürü bu sürecin önünü tıkıyor. DTP kapatılırsa tarih Kürt sorununu gündeminden düşürmeyecek bir partinin kurulabileceğini gösteriyor.