T24 - Beşiktaş'ın Onursal Başkanı Süleyman Seba, Rıdav Akar'ın T24'te yazdığı Çarşı'nın manifesto ilan ettiği yazıya atıf yaparak, "Öyle bir açıklamayı Çarşı grubundan önce kulüp yapmalıydı" dedi.
Rıdvan Akar'ın o yazısı - TIKLAYIN
Saba'nın Radikal gazetesinden Ezgi Başaran'a konuştu. İşte Saba'nın açıklamaları:
- Bir direğin etrafında hızla dönen salıncaklar gibi bu mahalle; yani Valideçeşme. Her dönüşte neşeyle açılan salıncaklar bu mahallenin esnafı ve sakinleriyse; ortadaki direk Süleyman Seba’dır. Her gün, akşamüstü vakti, ismini taşıyan caddeye bakan kafeye oturur, ona nasılsın demek için gelen terziyi, bakkalı, manavı, apartman görevlisini, komşuyu ayağa kalkarak selamlar.
- Ülkede siyasetin, gazetelerin, sporun, daha da önemlisi insanlığın takındığı tavırdan sıtkı fena halde sıyrılmış olan 86 yaşındaki bu beyefendiyle duvarlarında yağlıboya port-relerinin asılı olduğu kafedeyiz.
- Birkaç gün önce hayatını verdiği Beşiktaş’ın teknik direktörü ve yeğeni tutuklanmış, Çarşı ‘Aklanana kadar kupayı iade edelim’ demiş, o Metris’e hem Aziz Yıldırım’ı hem de Tayfur Havutçu’yu ziyarete gitmiş. Yani konuşmamız lazım; ne görüyor baktığında, ne hissediyor düşündüğünde…
- Beşiktaş’ın başkanı olduğu dönemlerde yönetim kurulunda birlikte çalıştığı arkadaşları hâlâ arkadaşları… Hatta şu anda masada bizimle oturmaktalar. Ben, sorularım var diyorum, onlar, otur bir çay iç… Belli ki bu konulara girmek istemiyorlar. Aslında hiçbir konuya girmemeyi tercih ederler. Artık, bunca hayhuydan, bu yaştan sonra uzaklara bakarak, arada gözleri kapayarak rakıdan bir yudum almaktır işin özü…
- İnadımla mücadele etmektense fikirlerini söylemeye karar verdi, Süleyman amca (mahalleli ona böyle der). Başlıyorum, “Sizin zamanınızda şike yok muydu, yeni mi icat oldu?” diye. Kahkahayı basıyor: “Eskiden böyle rezalet yoktu. Hatır olayları vardır benim bildiğim. Para söz konusu değildi. Dostluklar çerçevesinde birşeyler yapılıyordu. Bunun dışına çıkmak futbolun esprisiyle bağdaşmaz zaten…”
- Peki ya mafya? “Vallahi kızım, ben mafyanın işlere karıştığına şahit oldum desem yalan söylerim. Bir tek 80’lerde Cemil Turan’ın kaçırılma olayı vardı. O vakitlerde şu anda adı geçen mafya insanlarının hiçbiri piyasada yoktu.” Anlıyorum ve uzatmıyorum.
- Sonra şike operasyonu nedeniyle Beşiktaş’ın kupayı iade kararı mevzusuna geldik. “Bu işi doğru bulmadım” dedi hiç kıvırmadan, “Belki bunu bir jest olarak düşündüler ama bu jesti yapma biçimleri doğru değildi. Gidip öyle kupayı sembolik olarak vermekle ne yapmış oldular? Bu iadeyle suçu üstüne almış oluyorlar bana kalırsa. Hukuka intikal etmiş bir konuda böyle bir jestin hiçbir manası yok. Mahkemenin sonucunu beklemek gerekirdi. Keşke bekleselerdi…”
- Bir başka keşke daha: “Çarşı temizlenelim diye açıklama yaptı. Yani gerçek ortaya çıksın diyor. Ama bu tür bir açıklamayı Çarşı grubundan önce kulüp yapmalıydı. Böyle bir tepki keşke önce onlardan gelseydi…”
- Söylediğine göre Metris’e ziyarete gideceğini ne yeğeni Tayfur Havutçu ne de Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım biliyormuş. “İkisine de sürpriz oldu” diyor. “Aziz Yıldırım’ın aklının ucundan geçmemiştir, benim geleceğim. Gerçi eskiye dayalı bir dostluğumuz vardır ama beni görünce şaşırdı, biliyorum. Benim için onu ziyaret etmek son derece doğal bir hareketti. Başına felaket gelmiş her insana geçmiş olsun dersin. İkisini de iyi gördüm. Tayfur’un da en yakın zamanda layık olduğu sonuca ulaşacağına eminim. Ona itimatım olduğu için ‘Ben yaparım, o yapmaz’ dedim. Kararı mahkeme verecek.”
- Futbolu seyretmekten de konuşmaktan da hoşlanmayan bir insan olarak bu son şike operasyonunu çok önemsiyorum. Ah sonunda memleketin bir dokunulmaz alanı daha temizlenecek rüyasını gördüğüm için değil… Türkiye’de yaklaşık 60 milyonun takip ettiği bir dünyanın halipürmelalini ortaya koyduğu, zımni bir kirliliği gözümüze soktuğu... Beyefendilerin kalmadığını bir kez daha gösterdiği için. Seba’nın bu süreçle ilgili keşke’leri var. Benim de…