Gündem

SBS'nin kobayları çocukluklarını yaşayamadı

Milli Eğitim Bakanlığı SBS'nin kaldırılmasını "müjdeli bir haber" olarak verirken, öğrenciler ve veliler isyanda.

01 Temmuz 2010 03:00

T24 - Milli Eğitim Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklama ile SBS'nin kalktığını açıkladı ancak sistemin yürürlükte olduğu süre boyunca sınavlara giren öğrencilerin velileri, evlatlarının çocukluklarını yaşayamamasından şikayet ederken, "Beceriksizliklerini müjdeli haber gibi açıkladılar" sözleriyle isyan ettiler.     

  

Milliyet gazetesinden Sibel Kahraman'ın "Çocuğum sokağı okul ve dershane yollarında gördü" başlığı ile (1 Temmuz 2010) kaleme aldığı haberi şöyle:


'Çocuğum sokağı okul ve dershane yollarında gördü'


6. sınıftan itibaren ailece Seviye Belirleme Sınavı’na hazırlandılar. Çocukluklarını sokakta bıraktılar. SBS kalktı, sevinemediler bile... Veliler isyanda: “Beceriksizliklerini müjdeli haber gibi açıkladılar

Onlar eğitim hayatımıza OKS (Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı) annelerinden sonra yeni bir terim kazandırdı: “SBS mağdurları.” İlköğretim 6. sınıftan itibaren ailece Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) hazırlandılar. Anneler çocuklarını dershaneden özel derse, okula, deneme sınavlarına taşıyan gönüllü şoförler oldu. Çocukları özenmesin diye sinemaya da gitmediler, gezmeye de çıkmadılar.  Evlerinde tartışmalar eksik olmadı. “Haydi kızım çalış”, “Oğlum bilgisayarı açma” derken zaman zaman aile bireyleri de birbirlerine düştü.
Ve Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu açıkladı: “SBS kademeli olarak kaldırıldı. Çocuklar sınav odaklı yaşamaktan sosyal etkinliklere vakit ayıramadılar.” Peki bir kadın Bakan’ın, çocukları düşünerek aldığı bu karar ve açıklamaları onları nasıl etkiledi? Kimisi dava açmayı düşündüğünü söyledi, kimisi günlerdir uyumadığını. Hiçbiri sevindiğini söyleyemedi. “Geçen yılların hesabını kim verecek” diye sordular.
SBS mağduru anneler ve öğrencilerle Uğur Dershaneleri’nin Bahçeşehir şubesinde bir araya geldik.

Ailesiyle sözleşme yapmış...

Birsu Bilgünoğlu ise, bu yıl 8. sınıf SBS’de tüm soruları doğru çözdüğünü söylüyor. “Mutlu mu” derseniz soruları çözdüğü için evet. Ama “Çocukluğumun katili oldular” sözleriyle de ne kadar mutsuz olduğunu anlatıyor. “6. sınıfta şaşkındım” diyor Birsu Bilgünoğlu, 7. sınıfta alışmış. “Artık başka şansım yok” demiş ve sisteme ayak uydurmuş. En büyük hayali tenis oynamakmış vakti olmadığı için yapamamış. Şimdi anne babasıyla sözleşme yapmış. “İstediğim okula girersem beni lise 2. sınıfa kadar ellemeyin. Üniversiteye hazırlanmayacağım, tenis oynayacağım, arkadaşlarımla dolaşacağım, çocukluğumu yaşayamadım ama gençliğimi yaşayacağım” demiş.
Kaybettiği 3 yılın 2 yılını telafi edecekmiş. Aile içinde büyük sıkıntılar yaşamışlar. Nedeni de SBS. “Telefonsuz yaşayamam, mesaj çekmeden duramam” diyor. Ama annesi babası telefonla konuşunca zamanını harcadığını düşünüyorlarmış. “Çok sıkıldım, çok dağıldım, gece 10:00’larda ders çalıştım. Sınavlara titreyerek girdim. İlk üç soruda zorlanınca sınavdan çıkmak istedim ama yapamadım” diyor.

‘Gitar çalıyordu, buna vakit yok dedik, bıraktı’

Gönül Güntekin’in oğlu bu yıl 8. sınıfa geçmiş. Çocuğunun haftada 6 gün yüzmeye gittiğini söylüyor. “Sonunda sosyal aktivitelere zaman bulan biri çıktı” diye sevinirken bu sevinç kursağımızda kalıyor. Gönül Gültekin, “Evet yüzdü ama onun dışında istediği hiçbir şeyi yapamadı çocuğum” diyor ve 2 yıldır birbirinin aynı olan günlerini şöyle anlatıyor:

“Her sabah 06:00’da kalktık. Okulun yarım gün olmasının avantajını yaşadık sadece. Oğlum Okay okuldan gelince önce derslerini yaptı. Sonra dershanede tekrar ve SBS hazırlık. Akşam da yüzmeye gittik. Oğlumun menajeri, şoförü oldum. Akşam 9 gibi eve geldiğinde artık hiçbir şey yapacak hali kalmıyor, yatıyordu. Tüm günleri böyle geçti. Gitar çalıyordu buna vakit yok, dedik, bıraktırdık. Arkadaşlarıyla gezmeye gidemedi. Ekstra antrenmanlar olduğunda onlara da gidemedi. Benim oğlum sokak nedir inanın bilmiyor. Sokağı okul dersane yüzme yolculuklarında gördü. Bu yıl 5. sınıfa geçen bir çocuğum daha var. Ama SBS’nin kaldırılmış olması benim için hiçbir şey ifade etmiyor artık.”

‘Bir yıl sonra yine bir değişiklik yaparlar’

Milli Eğitim Bakanlığı’na dava açmayı düşündüğünü söylüyor Özlem Turhan. Yaşadıklarının değil, yaşayamadıklarının bedelini kimin ödeyeceğini soruyor. Kızı Naz Turhan’ın 3 yıldır yaşadıklarına üzülmekten, bu yıl 6. sınıfa geçen ve SBS kaldırıldığı için sınava girmeyecek olan diğer kızına sevinemiyor. Üstelik “Neden sevineyim ki. Bir yıl sonra ne olacağını biliyor muyuz? Yine bir değişiklik yapar önümüze getirirler” diyor. Bakan Çubukçu’nun söylediklerini dinlediğinde isyan etmiş: “Var olan yarışa bizi alet ettiler. Sonra da beceriksizliklerini müjdeli haber verir gibi açıkladılar.”

Burada Naz Turhan alıyor sözü. Annesinin anlattıklarını yaşayan o çünkü. “Sınavlar yüzünden yaşımı yaşayamadım” diyor. 6. sınıfta daha okul derslerine konsantre olmaya çalışırken SBS’nin önüne getirildiğini söylüyor. Naz 3 yıl süresince televizyona çok kısıtlı olarak bakmış. 6. sınıfa kadar yüzmeye gidiyormuş. Çok da hevesli, çok da severek. Ama SBS nedeniyle bırakmamış. Yüzmeyi bırakmış ama aklının bir köşesinde hep kalmış.

‘Çocuklarımız orijinal değil çünkü hep pompalandılar’

Ferah Terzioğlu kızıyla birlikte 3 yıldır SBS’ye hazırlanıyor. Bu yıl son sınava girdiler. Sonuçları bekliyorlar. Terzioğlu, SBS’nin kaldırıldığını öğrenince Milli Eğitim Bakanlığı’na dilekçe yazmaya karar vermiş. Şöyle anlatıyor 3 yıldır yaşadıklarını:

“Sınavlar yüzünden neyi yaşayamadığımızı soruyorsanız cevabı basit: Yaşamamız gereken hiçbir şeyi yaşayamadık. Yemek düzenlerimiz bozuldu, tatil yapamadık. Çocuğum folklar oynar, resim çizerdi. Dans etmeye bayılırdı, bunun için de kursa giderdi. ‘6. sınıfta sınav var’ denilince hepsini bırakmak zorunda kaldı. Onların yerini testler, özel dersler, deneme sınavları aldı. Bize SBS’nin kaldırıldığı müjdeli haber gibi veriliyor. Şimdi buna mı sevinelim? Çocuğum altıncı sınıfta camdan oynayan çocukları seyretti. Sinemayı, tiyatroyu kesmek zorunda kaldık. Ev kadını olarak organizasyon kabiliyetim müthiş gelişti. Her şeyi çocuğumuza göre ayarlamalıydık çünkü. Çocuklarımız orijinal değiller. Çünkü hep pompalandılar. Bunların telefasi var mı?”