Gündem

Sazak: Haberciliğe olan sadakatımızı gösterdik

Derya Sazak: "İmralı yayını" nedeniyle Milliyet yönetimi ve yazarlarını hedef gösteren kimi meslektaşlarımız ‘kraldan çok kralcı’ olmak yerine New York Times, Washington Post dayanışmasındakine benzer bir tutum sergileyebilselerdi

18 Mart 2013 11:48

Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Derya Sazak, "İmralı Zabıtları" haberiyle ilgili olarak, "İmralı zabıtları’nı yayımlayarak basın özgürlüğünün olmazsa olmaz ilkesi olan haberciliğe olan sadakatımızı gösterdik" dedi.

Derya Sazak'ın yazısının ilgili bölümü şöyle:

Türkiye üç haftadır Milliyet’in yayımladığı ‘İmralı zabıtları’ ekseninde Kürt sorununda çözüm sürecini tartışıyor.

PKK’nın silah bırakması konusunda hayli iyimser bir ortama girildi.

Gazete olarak, BDP heyetinin İmralı’da Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşme notlarını yayımlayarak kamuoyunu bilgilendirme görevini hakkıyla yaptığımızı düşünüyoruz.

Nitekim kimi meslektaşlarımızın medya tarihinde görülmemiş şekilde ‘haberi çürütme’ uğraşları boşa çıktı. Hayatında bir tek gün muhabirlik yapmadıkları halde, kendilerini Namık Durukan’ın yerine koyup senaryo üretenler ‘çaycı, fotokopici geyiğiyle’ baş başa kaldılar. Oysa bizim ülkemizde çok az rastlansa da uluslararası alanlarda ‘medya dayanışması’na örnek gösterecek tarihsel manşetler vardır:

Bunlardan en saygın örnek olan ‘Pentagon Belgeleri’ iletişim fakültelerinde ders olarak okutulur. Vietnam Savaşı’nda ABD kamuoyundan gizlenen Savunma Bakanlığı belgelerinin 1971’de The New York Times tarafından yayımlanması üzerine ABD Adalet Bakanlığı mahkemeden ‘yasaklama’ kararı aldırmıştır. Dosya Washington Post’un elinde de vardır. Onlar da yayıma girer. İki gazete birlikte ‘hukuk savaşımı’ verirler. ABD Yüksek Mahkemesi, halkın haber alma hakkını gözeterek, üzerinde ‘gizlilik’ kaydı olan belgelerin yayımlanmasına karar verir.

‘İmralı notları’ gizli olmadığı gibi, BDP heyetinin Ankara’ya dönüşte Parti Meclisi’nde görüşüleceğini bilen bir muhabirin erişmekte güçlük çekmeyeceği kadar açık bir alandaydı.

Gazetecilik tam da bu değil midir?

Doğruluğuna emin olduğunuz bir belgeyi elde edip gazeteye geçersiniz.

Böyle haberler belki on yılda, yirmi yılda bir çıkar.

Değeri zamanla anlaşılır.

Türkiye, Milliyet’in haberi sayesinde otuz yıldır kan dökülen bir sorunda PKK’ya silah bıraktıracak görüşmeler konusunda bilgilenip, sürecin normalleşmesinin pekâlâ mümkün olabileceğini gördü.

Umutlar giderek artıyor.

Sadece son haftada olanlara bakalım:

PKK’nın elindeki rehineler serbest bırakıldı.

Kandil ve Avrupa’ya gönderilen mektupların yanıtları İmralı’ya ulaştı.

3. BDP heyeti adaya gitmeye hazırlanıyor.

Nevruz’u bu yıl ‘çatışmasız’ kutlayacağız.

Bunlar az şey mi; “İmralı yayını” nedeniyle Milliyet yönetimi ve yazarlarını hedef gösteren kimi meslektaşlarımız ‘kraldan çok kralcı’ olmak yerine New York Times, Washington Post dayanışmasındakine benzer bir tutum sergileyebilselerdi.

Gelecekte bugünleri irdeleyen akademik dünya, Milliyet’in gazeteciliğine hak ettiği yer verecektir.

Haberi yayımlarken mesleki ilkelerimizden ödün vermedik. ‘Editoryal bağımsızlığın’ sınırlarını tartışmaya açma pahasına süreci, ‘genel yayın politikalarıyla uyumlu’ yönetme sorumluluğu bana aittir.

Anlayış ve destekleri için tüm yazar ve okurlarımıza teşekkür ediyorum.

Gazeteciliğin ‘can damarı’ haberciliktir.

‘İmralı zabıtları’nı yayımlayarak basın özgürlüğünün olmazsa olmaz ilkesi olan haberciliğe olan sadakatımızı gösterdik. Böyle bir ortamda Milliyet’in varlığı demokrasiye de, ifade özgürlüğüne de, Kürt sorununun demokratik çözümüne de katkı yapacaktır.