Sözcü yazarı Saygı Öztürk, Yargıtay’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na Man Adası belgeleri nedeniyle açılan tazminat davasına ilişkin verdiği kararın detaylarını köşesine taşıdı.
Öztürk’ün aktardığına göre Yargıtay kararında, “Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı olan davalının, kamuoyuna hitaben yaptığı birçok konuşmada davacı yakınları tarafından yurt dışına usulsüz para aktarıldığına ilişkin iddialarda bulunduğu, bu iddialarını Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülmüş olan soruşturmalara dayandırdığı anlaşılmaktadır. Konuşma TBMM çatısı altında parti grup toplantısı sırasında yapılmış olup, siyasi niteliktedir” denildi.
“Kamuyu ilgilendiriyor”
Kararda şu ifadeler yer aldı:
Eleştirilerin hedefinde olan davacının konumu ve tanınırlığı nedeniyle makul eleştiri sınırları daha geniş kabul edilmelidir. Temsil ettiği seçmenlerinin talep, endişe ve düşüncelerini politik alana aktaran ve onların çıkarlarını savunan seçilmiş kimseler için ifade özgürlüğünün özellikle değerli olduğu açıktır. Bu sebeple ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlama, eğer bir siyasetçinin ve özellikle somut olayda olduğu gibi dönemin ana muhalefet partisi genel başkanının ifade özgürlüğüne yönelik ise dava konusu istemlerin çok daha sıkı bir denetimden geçirilmesi gerekmektedir. Olayımızda göz önünde tutulması gereken ikinci husus ise davalının konuşmalarında dile getirdiği iddiaların kamusal çıkarlarla ilgili olup olmadığıdır. Toplumu yakından ilgilendiren konuşmaların çerçevesinin baskın bir şekilde politik alanda kaldığı ve kamuyu ilgilendirdiği açıktır.
"Doğrudan davacının şahsını hedef almamış, siyasi kimliğine yöneltmiştir"
Bu çerçevede Cumhurbaşkanı davacının yakınlarının adının geçtiği soruşturmaların ana muhalefet partisi lideri olan davalının sıkı ve yakın denetimi altında olması doğaldır. Bu nedenle de davacının şöhret ve itibarı ile davalının ifade özgürlüğünün çatıştığı mevcut davada dengelemenin yapılması sırasında kamunun menfaatlerinin gözetilmesi son derece önemlidir. Kaldı ki davalı, dava konusu konuşmasında doğrudan davacının şahsını hedef almamış, konuşmasını esasen davacının siyasi kimliğine yöneltmiştir. Yapılan tartışmada kamu yararı bulunmaktadır.
"Belgelerin sahteliği hususunda herhangi bir tespit bulunmamakta"
Davalının davaya konu ve TBMM'de yaptığı konuşmalarda ileri sürdüğü iddialar davacının yakınlarını ilgilendiren ve bir kısım swift gönderimi içeren banka para hareketlerine ilişkin bilgi ve belgelere dayandırılmaktadır.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 15/01/2018 tarih 2018/460 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile sabit olduğu üzere, Halk Bankası Galata Ticari Şubesince verilen 21/12/2017 tarihli cevabi yazıya göre Man Adası'nda faaliyet gösteren Bellway Limited Şirketi'nin belirtilen banka şubesinde bulunan hesabından yüksek miktarda yabancı paraların davacı yakınları dava dışı kişilerin hesabına aktarıldığı ve yine Mali Suçlar Araştırma Kurulu Başkanlığı'nın 22/12/2017 tarih ve E. 34321 sayılı yazısı ekinde gönderilen raporda belirtilen para hareketlerinin banka cevabi yazısı ile aynı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca davalı yanca dayanılan bu belgelerin sahteliği hususunda da herhangi bir tespit bulunmamaktadır.
"Demokratik toplumda müdahaleyi gerekli kılan bir hal söz konusu değildir"
Davaya konu söz ve ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kamu yararı içeren siyasi açıklamalar olup baskın şekilde politik alanda kalmaktadır. Demokratik toplumda müdahaleyi gerekli kılan bir hal söz konusu değildir. Aksine demokratik toplumun korunması ve çoğulculuğun sağlanması için ifade özgürlüğü kapsamında korunmalıdır.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.