T24 - Balyoz davası kapsamında bir kez daha tutuklanması gündeme gelen ve iddianamede bir numaralı sanık konumunda bulunan eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan'ın kızı Pınar Doğan ile damadı Dani Rodrik, savcıların bilirkişi raporlarını çarpıttıklarını öne sürdüler.İkisi de Harvard Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Pınar Doğan ile Dani Rodrik, bu görüşü 'Çetin Doğan ve gerçekler' (http://cdogangercekler.wordpress.com/) adı ile yayınını sürdürdükleri blogta dile getirdiler.'Çetin Doğan ve gerçekler' adlı blogta yayımlanan ifadeler şöyle:
Balyoz belgeleri ile ilgili bir dizi bilirkişi raporu var: Askeri savcılıktan dört, TÜBİTAK’tan iki, ve Emniyet’ten bir tane olmak üzere toplam 7 bilirkişi raporu var.
Savcılar, iddianamede bu raporları birbirleriyle çelişkili imiş gibi sunuyorlar, sonra da “raporlar arasındaki çelişkiler gidirilememiştir” diyorlar. Bu da raporlarda işlerine gelmeyen gerçekleri gözardı edip, istedikleri sonuçlara varmalarına olanak sağlıyor.
Halbuki (dikkatli bir okuyucu için) değişik bilirkişi raporları arasında hiçbir çelişki yok. Bu raporların ana bulgularını tarih sırasına göre kısaca sunalım:
Askeri savcılığın birinci raporu: Eğer bu belgeler gerçek ise, bunlar bir darbe planıdır. [Bu rapor, belgelerin gerçekliği üzerine bir saptamada bulunmuyor, sadece gerçekliği tespit edildiği takdirde çıkarılacak sonuç üzerine bir kanaat geliştiriyor.]
TÜBİTAK’ın birinci raporu: CD’lerin üstverilerinde görülen tarihler ve kullanıcı isimleri, 2002-2003’te 1. Ordu’da hazırlandıkları iddiaları ile tutarlıdır. CD’lere sonradan ekleme yapılmamıştır. [Hemen belirtelim, söz konusu üstveri bilgileri, ikinci TÜBİTAK raporunda açıkça belirtildiği üzere sahtekarlık yapmak isteyen birileri tarafından kolayca değiştirilebilir, ve tutarlı olarak yapılmış bir sahtekarlığın TÜBİTAK’ın yaptığı üstveri analizi ile tespit edilemesi mümkün değildir. CD’ler sahtekarlar tarafından tek bir oturumda oluşturulabilir.]
Askeri savcılığın ikinci raporu: CD’lerde görülen tarih ve kullanıcı isimleri CD’lerin gerçek olduğu sonucunu doğurmaz. Ayrıca kullanıcı isimlerinin yazılış şekli ve başka unsurlar Balyoz planlari belgelerinin sahte olduğu kanaatini uyandırmaktadır.
Askeri savcılığın üçüncü raporu: 11 ve 17 no.lu CD’lerde bulunan Balyoz ve diğer darbe planı belgelerinin gerçek olmadığına dair hem teknik açıdan hem de askeri yazım, usul ve yöntem açısından kuvvetli deliller bulunmaktadır.
TÜBİTAK’ın ikinci raporu: CD’lerde görülen üstverilerde sahteliğe işaret eden bir tutarsızlık yoktur. Ancak kötü niyetle tarih ve kullanıcı üstverilerinde bir değişiklik yapılmış ise, bu değişikliklerin TÜBİTAK’ın yaptığı tarzda teknik bir üstveri incelemesi ile ortaya çıkarabilmesi mümkün değildir.
Emniyet Genel Müdürlüğünün raporu: CD’lere sonradan ekleme yapılmamıştır. [Bizim iddiamız zaten 11 ve 17 no.lu CD’lerin sahtekarlar tarafından tek bir oturumda oluşturulduğudur.]
Askeri savcılığın dördüncü raporu: 1. Ordu plan semineri tamamen askeri teamüllere uygun olarak yapılmıştır. Seminer’de konuşulan konuların Balyoz ve diğer darbe planları ile bir ilişkisi yoktur. Balyoz ve diğer darbe belgelerinde görülen zamanlama hataları ve askeri yazışma kurallarına uymayan hususlar, bu belgelerin sahte olduğuna dair kuvvetli bulgu teşkil etmektedir.
Kısacası, bu raporların ortaya çıkardığı büyük resim tutarlı ve açıktır. Sahtekarlar teknik açıdan hata yapmamışlardır (yani CD’ler tek oturumda oluşturulmuş, üstverileri tutarlı bir şekilde girilmiştir). Ancak belgelerin içeriğinde bolca hata yapmışlar, bu şekilde de kendilerini ele vermişlerdir. Ayrıca 1. Ordu plan seminerinde darbe hazırlığı yapıldığına dair bir kanıt yoktur.
Savcılar bu gerçekleri örtbas etmekle davaya önyargılı yaklaştıklarını, Çetin Doğan ve diğerlerini olgular ne olursa olsun cezalandırmak niyetinde olduklarını bir kez daha gözler önüne seriyorlar.