Dokuz kamu görevlisinin DHKP/C adına faaliyet gösterdiği iddiasıyla yargılandığı dava özel yetkili mahkemeler kapanınca Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Savcı, daha önce toplanan deliller için 'zehirli meyve' benzetmesini yaptı. Mahkeme, delillerin tekrar toplanmasına hükmetti.
Malatya’da dokuz kamu görevlisinin DHKP/C adına faaliyet gösterdiği iddiasıyla yargılandığı davada yargıya örnek oluşturacak bir karar alındı.
Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre, Savcı Kurtuluş Tayanç Çalışır, dosyadaki delillerin, kaldırılmış olan özel yetkili savcılık tarafından toplandığını, bu delillerin hukuka ve yasal düzenlemelere aykırı olabileceğini, yargılamanın önyargılar dahilinde sürmemesi için delillerin hak ve özgürlükler ışığında değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Mahkeme de “hukuka aykırı olduğu iddia edilen delillerin tespiti ve bunların kovuşturma aşamasında dosyadan ayıklanması hususunda beyanda bulunması için” dosyayı Savcı Çalışır’a havale etti.
‘Zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur’
DHKP/C adına faaliyette bulundukları suçlamasıyla Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde haklarında dava açılan dokuz kamu görevlisi ile ilgili yargılama, özel yetkili mahkemelerin kaldırıldığı 6526 sayılı yasadan sonra Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne düştü. Davanın, geçen 25 Haziran’da görülen ilk duruşmasında söz alan Savcı Kurtuluş Tayanç Çalışır, özel yetkili savcılık ve mahkemelerin kaldırılması ile birlikte davanın açılmasına yol açan delillerin de tartışmalı hale geldiğini savunarak, “Zehirli ağacın meyveleri de zehirli olur” benzetmesini yaptı. Dava dosyasında hukuka aykırı deliller bulunabileceğini savunan Savcı Tayanç, şunları kaydetti:
“Hukuka ve mevcut yasal düzenlemelere aykırı olma olasılığı, bu aykırılığın tespiti halinde 6526 sayılı yasa ile görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerindeki kovuşturma aşamasının da hukuka aykırı olarak toplanmış kanıtlar üzerinden oluşması, muhtemel önyargılar dahilinde devam etmesi hususları göz önünde bulundurulduğunda, mevcut dosyanın, toplanmış olan kanıtların, mevcut hukuki düzenlemeler, hak ve özgürlükler ışığında mahkemece değerlendirilerek, hukuka aykırı olduğunun tespit edilmesi halinde kovuşturmanın hukuka aykırı kanıtların göz önünde bulundurulmaksızın devam etmesi gerektiği mütalaa olunur.”
Mahkeme heyeti, savcının bu değerlendirmesini dikkate alarak, “hukuka aykırı olduğu iddia edilen delillerin tespiti ve bunların kovuşturma aşamasında dosyadan ayıklanması hususunda beyanda bulunması için” dosyayı savcıya verdi. Duruşma, 6 Kasım 2014’e bırakıldı.
Avukat Engin Gökoğlu, Malatya ve diğer illerde açılan KESK davalarının tamamının, Yürüyüş dergisi bürosunda bulunduğu savunulan 1055 numaralı bir CD’ye dayandırıldığını ve bu CD’nin kaybolduğunun söylendiğini belirtiyor. Aynı şekilde, bu davaların tamamında soruşturma aşamasında usulsüz dinleme, teknik takip ve arama kararları verildiğini ileri süren Gökoğlu, “Özel yetkili mahkemeler usulsüz mahkemelerdi ve bunların yaptığı bütün işlemler de hukuka aykırıydı. O mahkemeleri kaldırıp bunların yaptığı işlemlerle yargılamaya devam etmek demek, temeli sakat bir işlem yapmak demektir. Bu usulsüz işlemlerin tamamının dosyadan çıkarılması gerekiyordu. Başka türlü de dava sürmezdi” diyor.