17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddialarına ilişkin soruşturmayı yürütürken dosyadan el çektirilen ve daha sonra Afyon’a atanan Cumhuriyet Savcısı Celal Kara’nın HSYK’ya hakkındaki meslekten ihraç istemiyle başlatılan soruşturmayı yürüten müfettişin tarafsızlığını yitirdiği ve soruşturmanın en baştan yapılmasını istediği bir dilekçe sunduğu ortaya çıktı
Savcı Celal Kara hakkında meslekten uzaklaştırma istemiyle hazırlanan müfettiş raporunun HSYK 2.Dairesince karara bağlanacağı iddia edilmişti.
Ancak Celal Kara’nın kurula 3 ay önce dilekçe göndererek, hakkındaki soruşturmayı yürüten müfettişin tarafsızlığını yitirdiği ve soruşturmanın en baştan yapılmasını talep ettiği öğrenildi. Dilekçede müfettişin lehteki ifadeleri almadığı, delilleri eksik topladığı gibi birçok hususa yer verildi.
Kara’nın dilekçesinde aynı zamanda, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın ve Kenan İpek’in 17 Aralık soruşturmasının darbe olduğu yönündeki beyanlarının bulunduğu, Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan tarafından atanan üyelerinin katılmasının “hiç kimse kendi davasının hakimi savcısı olamaz” ilkesine aykırı olduğunu belirtti.
Celal Kara ilk dilekçesine yasal olarak 60 gün içerisinde cevap verilmesi gerekirken yanıt gelmeyince ek bir dilekçe vererek taleplerini yineledi. 07.11.2014 tarihli ekli dilekçesinde hakkında soruşturma yapması için yeni bir müfettiş görevlendirilmesi, soruşturmayı sil baştan yürütmesi ve kararlara katılmaması gereken isimlerle ilgili gerekçelerini şöyle sıraladı:
“Dilekçemde belirttiğim gibi taleplerim, şikayetlerim ve hakkımda alınacak kararların hiçbirinde Adalet Bakanı, Adalet Bakanlığı Müsteşarı, tüm bu soruşturmaların asli nedenini oluşturan ve tarafımca yürütülen 2 soruşturmada hükümetin başı konumundaki dönenim Başbakanı R.Tayyip Erdoğan’ı doğrudan, oğlu Bilal Erdoğan’ı dolaylı, dönenim İçişleri Bakanı Muammer Güler ve oğlu Barış Güler’i, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve oğlu Salih Kaan Çağlayan’ı, Avrupa Birliği Bakanı Eğemen Bağış’ı doğrudan, Adalet ve Kalkınma Partisi’nden Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’i de doğrudan ilgilendiren iki soruşturmayla nedeniyle dönemin Başbakanı ve halen Cumhurbaşkanı olan R.Tayyip Erdoğan tarafından kurula atanan ve gerek kendisi ile ve gerekse Adalet ve Kalkınma Partisi ile atama öncesi organik ilişkisi bulunan dört üyenin oy kullanması “hiç kimse kendi davasının hakimi-savcısı olamaz” şeklinde ifade edilen ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince de kabul gören evrensel ilkeye açık aykırılık teşkil edeceğinden bu üyelerin bazılarının ( Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek) hakkımdaki bugüne kadar ki işlemlerindeki imzaların yok hükmünde ve buna göre yeniden işlem ifasını, bu ve bundan sonraki işlemlerde ise saydıklarımın hiçbirinin oy kullanma işlemlerine katılmamasını talep ediyorum. Aksi halin AİHS’ne açık aykırılık teşkil edeceğini ve AİHM yaptığım ve yapacağım müracaatın haklı nedenlere dayalı konusunu oluşturacağını ifade etmek isterim.”
Alınan bilgiye göre, Kara’nın yaptığı müracaatlara ilişkin kuruldan henüz bir karar çıkmadı. Hakkında görevden uzaklaştırma isteminin önümüzdeki günlerde değerlendirileceği iddia edilen Kara’nın henüz taleplerine kuruldan yanıt verilmediği için savunma yapmadığı da öğrenildi. Kara’nın avukatının savunmalarını yapmak için soruşturma dosyasının taraflarına sunulması için bir hafta önce kurula yazılı başvuruda bulunduğu aktarıldı.
