Ekonomi

Sarkozy: Atina'yı Euro Bölgesi'ne almak hataydı

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Yunanistan'ı 2001 yılında para birliğine almanın hata olduğunu söyledi.

28 Ekim 2011 03:00

T24 - Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Yunanistan'ı 2001 yılında para birliğine almanın hata olduğunu söyledi.

Nicolas Sarkozy

Sarkozy, Fransız kanalına yaptığı açıklamada Yunanistan'ın o dönemde Euro'ya katılmaya hazır olmadığını, ekonomik verilerinin asılsız olduğunu; bu nedenle buna izin verilmemiş olması gerektiğini anlattı.

Ancak mevcut Yunan yönetimine güvendiğini ekleyen Sarkozy, dün akşam Brüksel'de varılan anlaşma sayesinde Atina'nın borç krizini aşmasına yardımcı olunacağını ifade etti.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Stavros Lambrinidis ise BBC'ye yaptığı açıklamada ülkesinin Euro Bölgesi'ndeki krizin sebebi olmadığını, herhangi bir ülkeyi günah keçisi yapmanın yanlış olduğunu söyledi.

BBC ekonomi muhabiri ise Sarkozy'nin, bir çok iktisatçının daha Yunanistan'ın Euro Bölgesi'ne ilk girdiği günden bu yana bildiği bir şeyi dile getirdiği yorumunu yaptı.


Olumlu tepki

Avrupalı liderlerin borç krizine çözüm için vardıkları anlaşma olumlu tepkiler ve piyasalardaki yükseliş sürüyor.

ABD Başkanı Barack Obama, borç krizinin aşılması konusundaki anlaşmayı memnuniyetle karşılayarak, ''AB'nin, krizin çözümü için kritik bir temel attığını'' belirtti.

Çinli yetkililer de 'varılan uzlaşmanın piyasa güveninin artırılmasına yardımcı olmasını beklediklerini' söyledi.

Ancak Dünya Bankası başkanı Robert Zoellick, liderlerin almaları gereken daha temel kararlar olduğu uyarısında bulundu.

Bu anlaşmanın sadece ilk adım olduğunu belirten Zoellick, şimdi, anlaşmayı hayata geçirmenin ve dünya ekonomisinin yeniden büyümesini sağlamaya yönelmenin önemli olduğunu ifade etti.
Varılan anlaşma uyarınca Yunan borçlarının yarısı silinecek, bankalar sermaye artıracak ve istikrar fonu 1,4 trilyon euro'ya çıkacak


Liderlerin hedefleri

Euro bölgesi liderleri Brüksel'de on saatten fazla süren görüşmeler ardından, borç krizinin yayılmasını engellemesini umdukları üç ayaklı bir plan açıkladılar.

Yunanistan'ın borçlarının yarısının silinmesi konusunda alacaklı bankalarla uzlaşma sağlandı.

Oysa bu bankalar bugüne dek yüzde 40'tan fazla bir indirimin masraflı sigorta taleplerine yol açabileceği ve sonuç olarak İtalyan ve İspanyol kredi piyasalarını da uçuruma sürükleyebileceği görüşünü savunuyordu.

Zirvede üzerinde anlaşılan ikinci nokta ise, gelecekte herhangi bir ülkenin temerrüde gitmesinden kaynaklanabilecek kayıplara karşı bankaların sermayelerini güçlendirmesi kararı oldu.

Buna göre AB bankaları sermaye yeterliliklerini artırmak için Haziran 2012'ye dek 106,4 trilyon euro yeni sermaye bulmak zorunda kalacak.

Bunu öncelikle piyasalardan kendi imkanlarıyla bulmaya çalışacaklar; başarılı olamazlarsa kendi hükümetlerinden, hükümetleri de yardımcı olamazsa Avrupa Mali İstikrar Fonu'ndan yardım isteyecekler.

Buna göre Yunan bankaları 30 milyar euro, İspanyol bankaları 26 milyar euro, İtalyan bankaları 15, Fransız bankaları 9 ve Alman bankaları da 5 milyar euro bulmak durumunda.

Uzlaşma sağlanan üçüncü nokta ise Avrupa Mali İstikrar Fonu'nun 440 milyar eurodan 1 trilyon euro seviyesine, hatta bunun da üzerine çıkarılması.

Ancak bunun için üye ülkelerden ek katkı istenmeyecek, "mali mühendislik" diye adlandırılan ve ayrıntıları Kasım ayına bırakılan yöntemlere başvurulacak.

Fonun nasıl artırılacağı konusunun muğlak bırakılması, planın en zayıf noktalarından biri olarak görülüyor.

Pek çok lider fona katkılarının artmasını siyasi açıdan riskli buluyor, meclislerine ve kamuoylarına kabul ettiremeyeceklerini düşünüyordu.

Fransa, fonun gerekirse Avrupa Merkez Bankası'ndan borç alarak desteklenmesini istemiş; ancak Almanya bunu engellemişti.

Fransa lideri Sarkozy, Çin gibi gelişmekte olan ülkelere gidilerek fona katkı isteyeceklerini söyledi.