Gündem

'Sanıklar hakkında somut olgular bulunamadı'

Balyoz eylem planı soruşturmasındaki tahliyelerin gerekçesi açıklandı...

21 Haziran 2010 03:00

T24 - Balyoz eylem planı soruşturmasındaki tahliyelerin gerekçesi açıklandı: "Mevcut deliller doğrultusunda şüphelilerin katıldıkları ya da görevlendirildikleri Balyoz seminer planında, yapılması planlanan eylemlerin icra hareketlerinin gerçekleştirildiğine ilişkin somut olgular bulunmamaktadır." Şüphelilerin sosyal statüleri dikkat alınarak tahliye edildiği ancak haklarında yurtdışı çıkış yasağı konulduğu belirtildi.

Balyoz soruşturması kapsamında emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın da aralarında olduğu 14 kişinin tahliye edilmesinin gerekçeleri ortaya çıktı.

İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Yılmaz Alp tarafından tahliye edilen emekli Orgeneral Çetin Doğan, emekli Korgeneral Engin Alan, emekli Tuğgeneral Süha Tanyeli, emekli Albay Bülent Tunçay, emekli Tümgeneral Nuri Ali Karababa, Tümgeneral Abdullah Dalay, Korgeneral Yurdaer Olcan, Tümamiral Semih Çetin, Tuğgeneral İhsan Balabanlı, Tuğgeneral Bekir Memiş, Albay Yüksel Gürcan, Albay Ali Rıza Sözen, Albay Hanefi Yıldırım, Albay Mustafa Önsel’in hangi gerekçelerle serbest bırakıldığı belli oldu.


Tutuklamanın hukuki gerekçesi

Hakim Yılmaz Alp tarafından verilen kararda tutuklamanın bir tedbir olduğu hatırlatılarak “CMK’nın 100. maddesinde ‘Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebileceği, işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemeyeceği’ hükme bağlanmıştır" denildi.


"Somut olgu yok"

CMK’nın 100/2. maddesinde ise tutuklama nedenlerinin hangi hallerde var sayılacağının düzenlendiği belirtilen kararda, “Şüpheliler yönünden, dosyada mevcut deliller kapsamında CMK 100/2. maddesinde belirtilen tutuklama nedenleri mevcut değildir. Şüphelilerin soruşturma aşamasındaki davranışları, sosyal statü ve konumlarına göre kaçma olasılıklarının bulunmadığı, delillerin toplanmış olması itibariyle delillerin yok edilmesi, gizlenmesi ve değiştirilmesi ile tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması hususunda kuvvetli şüphe bulunmamaktadır. Eylem aşaması dikkate alındığında, şüpheliler lehine suç vasfının değişme olasılığı da mevcuttur. Mevcut deliller doğrultusunda şüphelilerin katıldıkları ya da görevlendirildikleri Balyoz seminer planında, yapılması planlanan eylemlerin icra hareketlerinin gerçekleştirildiğine ilişkin somut olgular bulunmamaktadır. Bu durumda şüpheliler hakkında TCK’nın 316. maddesinin uygulanması söz konusu olabilecektir ve suç için anlaşma olarak düzenlenen suç CMK 100/3. maddesinde sayılan tutuklama nedeninin varsayılabileceği suçlardan da değildir" ifadeleri yer aldı.


“Hukuk herkese eşit uygulanmalı" vurgusu

Anayasa’nın 2. maddesinde devletin niteliklerinin belirlendiği ifade edilerek bu maddenin hukuk devletinin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan herkese eşit olarak uygulanması anlamını taşıdığı kaydedildi. Anayasa’nın 10. maddesinin ise kanun önünde eşitlik ilkesinin içeriğinin anlatıldığına dikkat çekilen kararda, “Aynı dosya kapsamındaki soruşturma aşamaları göz önüne alındığında aynı suç isnadıyla soruşturulan bir kısım şüpheliler gözaltı süresi sonunda tutuklanmış, bir kısım şüpheliler ise gözaltına alınmadan sorgu talebiyle nöbetçi hakimliğe dahi sevk edilmeden serbest bırakılmışlardır" denildi.


“Seminere katılmadılar, görevlendirildiler"

Kararda tahliye gerekçeleri şöyle açıklandı:

“Dosyadaki tüm şüpheliler 5-7 Mar 2003 tarihlerinde yapılan Balyoz Harekat Plan Semineri’ne katılan veya olasılığı en yüksek tehlike senaryosu olarak isimlendirilmiş çalışma sırasında seminere katılmamış olmakla birlikte, görevlendirilmiş kişilerdir. Verilen tutuklama kararlarından sonra devam eden soruşturma kapsamında aynı eylem nedeniyle şüpheli olan bir çok kişi bizzat İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, bir kısım şüpheliler ise talimat yoluyla ifadeleri alındıktan sonra Cumhuriyet Savcılığı’nca serbest bırakılmıştır."


Yurtdışına çıkış yasağı konuldu

Kararda şu ifadeler yer aldı:

“Şüphelilerin tutuksuz yargılanmalarının, yargılamanın amacına ulaşmasına engel olmayacağı, tutuklamanın bir tedbir olma niteliği, şüphelilerin tutuklulukta geçirdiği süreler de dikkate alındığında, şüphelilerin avukatlarının tahliye taleplerinin kabulüne, yurtdışı çıkış konularak adli kontrol altına alınmalarına karar verilmiştir."

Bu nedenle 14 şüphelinin yurtdışı çıkış yasağı konularak tahliye edilmesine karar verilerek savcıların İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti’ne itiraz hakkının olduğuna vurgu yapıldı.