Ekonomi

‘Sanayi çöktü’

Ekonomist Mahfi Eğilmez: ‘Sanayicilerin gözlemlerini doğru kabul edersek yılın ilk çeyreğinde inanamayacağımız kadar yüksek bir ekonomik küçülme yaşayacağız.&rd

11 Mart 2009 02:00

Ekonomist Mahfi Eğilmez: ‘Sanayicilerin gözlemlerini doğru kabul edersek yılın ilk çeyreğinde inanamayacağımız kadar yüksek bir ekonomik küçülme yaşayacağız.”

Sanayi üretimindeki ve kapasite kullanım oranlarındaki keskin gerileme, piyasanın beklentilerinin de üstünde oldu. “Piyasa beklentisi bu oranların altındaydı. Benim beklentim piyasa beklentisinden biraz daha yüksekti ama bu kadar büyük bir çöküşü doğrusu ben de beklemiyordum” diyen ekonomist Mahfi Eğilmez Radikal gazetesindeki yazısında (10.3.2009) reel kesimdeki gerilemenin yakında finans kesimine de yansıyacağını söylüyor. İşte Eğilmez’in yazısının tam metni:

TÜİK’in açıkladığı sanayi üretim indeksi sonuçlarına göre ocak ayında sanayi üretimindeki gerileme yüzde 21.3, mevsimlik etkilerden nispeten arındırılmış sayılabilecek olan imalat sanayii üretimindeki gerileme yüzde 24.2 oldu.

Bu gerilemeler tüm zamanların en büyük gerilmesinin yaşandığını ortaya koyuyor.

Ocak ayı verileriyle birlikte son altı ayın ortalama sanayi üretimi gerilemesi yüzde 11, imalat sanayi üretimi gerilemesi yüzde 12.9 olmuş. Küresel krizin asıl çıkış yeri olarak kabul edilen ABD’de son altı ayda sanayi üretimi gerilemesi aylık ortalaması yüzde 1.7, imalat sanayi gerilemesi ise yüzde 2 olarak gerçekleşmiş. Yani bu verilere bakınca bizdeki
sanayi üretimi gerilemesinin ABD’dekinden 6.5 misli büyük olduğu ortaya çıkıyor.

Piyasa beklentisi bu oranların altındaydı. Benim beklentim piyasa beklentisinden biraz daha yüksekti ama bu kadar büyük bir çöküşü doğrusu ben de beklemiyordum. Gün boyunca kendileriyle konuştuğum sanayiciler ve sanayi odası başkanları bu gelişmeyi aylardır yaşadıklarını ve sonuçların aynen onların beklentileri doğrultusunda çıktığını ifade ettiler. Bazıları bu oranların bile iyimser olduğunu hatta geçen ayda olduğu gibi daha kötüye doğru düzeltme yapılmasını beklediklerini belirttiler. Sanayicilerin belirttiği bir başka husus çok daha iç karartıcı oldu. Onlara göre şubat ayı üretimi bundan daha kötü bir gerilemeyi gösteriyor, mart ayı da son derecede kötü gidiyor. Bu gidişi görmek için oranların TÜİK tarafından açıklanmasını beklemeye ihtiyaç olmadığını öne sürüyorlar.

Sanayicilerin gözlem ve beklentilerinin doğru olduğunu kabul edersek yılın ilk çeyreğinde inanamayacağımız kadar yüksek bir ekonomik küçülme yaşayacağız demektir. Sonradan revize ettiğim yüzde 4’lük küçülme tahminimle en kötümser iktisatçı konumuna gelmiştim. Şimdi bu oranlara bakınca oldukça iyimser kalmış olduğumu düşünmekten kendimi alamıyorum. Buna karşın şubat sanayi üretimini ve imalat sanayii kapasite kullanım oranlarını görmeden tahminimi revize etmeyeceğim.

Türkiye ekonomisinde tarımın ağırlığı yüzde 10’un altında. Dolayısıyla tarımda yağışların iyi gitmesi gibi olumlu etkenlerin yaratacağı üretim artışının etkisi son derecede sınırlı kalacak. Türkiye’de sanayi kesimi üretimi toplam GSYH’nın kabaca yüzde 25’ini oluşturuyor. Geri kalanı hizmetler sektörünün üretimi. Böyle bakılınca asıl önemli sektör hizmetler sektörü gibi görünüyor. Buna karşılık hizmetler kesimi üretimi, sanayi kesimi üretimine çok fazla bağımlı bulunuyor. Yani sanayi kesimi üretiminde ortaya çıkan bu hızlı çöküş hizmetler sektörünü fazlasıyla etkileyecek. Sanayi üretiminin bu kadar gerilediği bir ortamda ticaret kesiminin, ulaştırma kesiminin, mali hizmetlerin büyük oranlarda etkilenmemesi mümkün değil.
Önümüzdeki günlerde işsizliğin rekor oranlarda artması söz konusu. İşini kaybeden ya da geliri azalan kişilerin hizmet talebi de hızla azalacak.

Zaten bitme aşamasına gelmiş olan talebin daha da daralması ekonomiyi iyice bozacak.
Ülkeyi yönetenler bugüne kadar bu gidişi görmezden geldi. Kamu kaynakları tümüyle yerel seçimlere yönelik kamu alt yapı yatırımlarına yöneltildi. Bu yatırımlar istihdam ve dolayısıyla talep yaratabilecek büyük çaplı yatırımlar olmadığı, daha çok yerel yönetimlerin kaldırım yenileme, kavşak düzenleme gibi fazlaca bir ekonomik etki yaratmayan yatırımlarına yöneldiği için doğru dürüst istihdam ve talep yaratamadı.

Üstelik krize karşı vergi indirimi gibi tüketimi ve dolayısıyla talebi artırarak sanayiyi canlandırmaya yönelik olarak kullanılabilecek kamu kaynaklarının da tükenmesi sonucunu getirdi. Seçimden sonra elde kamu kaynağı kalmamış olabileceği için önlem alma imkânı giderek azalıyor.

Bir ülkenin finans kesimi, reel kesiminin ters imajıdır. Reel kesimdeki bu büyük düşüşün yakında finans kesimine yansımasını göreceğiz.