Aralarında Orhan Gencebay, Bülent Ersoy ve Metin Arolat gibi isimlerin de bulunduğu bazı sanatçıların Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "vizyon belgesi" toplantısına katılmasına ilişkin tartışmalar devam ederken, dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren'in önderliğinde gerçekleşen 12 Eylül 1980 darbesinin yaşandığı dönemde ise bazı sanatçıların askeri darbeye destek verdikleri ortaya çıktı.
Erdoğan'ın vizyon toplantısı ve iftar programına katılan sanatçılar, özellikle sosyal medyada tepkilerin odağına oturdu. Gezi süreci ve 17 Aralık operasyonları sonrası "halkın üzerinde baskı kuruyor ve hukuka müdahale ediyor" iddiaları ile eleştirilen AKP'ye destek anlamına gelen sanatçıların katılımı bu anlamda büyük tepkiye yol açtı.
Aralarında Sezen Aksu, Bülent Ersoy, Zerrin Özer ve Ferdi Tayfur'un da yer aldığı, 1980 dönemlerinde Milliyet gazetesinin magazin eki olarak yayın yapan "Hey" dergisine askerin yönetime el koymasıyla gerçekleşen darbeyi değerlendiren (22 Eylül 1980) sanatçılar, "mennuniyet duyduklarını" belirten benzer açıklamalar yapmış.
'Bekliyordum, çok sevindim'
80 darbesinin gerçekleştiği dönemde Hey dergisine konuşan sanatçılardan Zerrin Özer, darbe yönetimine ilişkin, "Bekliyordum, çok sevindim. Her gün televizyonda dinleye dinleye çok üzülmüştüm. Halkımıza hayırlı olsun. Toplumun bir ferdi olarak da çok mutluyum" yorumunda bulunmuş.
'Çok memnunum, Enver Paşa'ya teşekkürüm sonsuzdur'
Başbakan Erdoğan'ın toplantısına katılan isimler arasında da yer alan Bülent Ersoy, o dönem yaptığı açıkamada "Çok memnunum, ortam son zamanlarda iyice bozulmaya başlamıştı. Başta değerli komutan Enver Paşa olmak üzere tüm rütbeli ve rütbesiz büyüklerime ve arkadaşlarıma teşekkürüm sonsuz" ifadeleri ile darbeye olan desteğini açıkca belirtmiş.
'Zamanında ve yerinde bir karar'
Erdoğan'ın toplantısına katılıp katılmayacağı yönünde belirsizlik olan, ancak katılmayan Sezen Aksu da gerçekleşen darbeyi, "Türk Silahlı Kuvvetleri bence yerinde ve zamanında bir karar alarak yönetime el koymuştur. Halkımıza hayırlı ve uğurlu olsun" sözleri ile yorumlamış.
İşte sanatçıların açıklamalarının yer aldığı Hey dergisinin o kupürü:
Erdoğan'ın toplantısına katılan sanatçılar eleştirilere ne yanıt vermişti?
Orhan Gencebay:
"Biz demokrat bir ülkeyiz, herkesin özgürlüğü vardır. Ben katıldım, gördüm, dinledim. Herkes tercihini yapacaktır. Sonra da bir yazı yazma ihtiyacı hissettim. Seçimin neticesini halkımızın iradesi verecektir. Burada herhangi bir tercihi söylemek istemiyorum etkilememek için. Bu sabah bir yazı yazdım.
Çağrıldığınız bir davete gider misiniz? Bu davet bir iftar, düğün, cenaze, vizyon anlatımı, konferans olabilir, gider misiniz? ki bu davet halkımızın yasal oylarıyla ülkemizi yöneten bir meşru bir başbakanın daveti ise gider misiniz? İnsanlık kurallarına göre müsaitseniz gitmeniz gerekmez mi, tabi ki gerekir fakat bazı vatandaşlarımıza göre gidemezsiniz. Bazı vatandaşlarımız diyor ki sen benim istediğim bir şeyi yapamazsın, öyle her davete gidemezsin. Yoksa seni lekelerim, küfrederim demek istiyor ve yapıyor da. Ben demokratik, özgürlük, insana saygı anlamam diyor. Sen benim onayım olmadan hiçbir yere gidemezsin diyor. Bunu yalnız sadece sanatçılara söylüyor. Üstelik bu davete katılan STK'lara, işadamlarına, biliminsanlarına, gayrimüslim temsilcilerine, bu ülkenin vatandaşı olan dört beş bin insan var iken bunu yalnızca sanatçılara söylüyor. Neticede böyle bir duruma ne denir, bana göre tam anlamıyla mahalle baskısı denir, inanılmaz bir şey denir, sınıf farklılığı oluşturmak denir, ne yaptığını bilmezlik denir, ötekileştirmek denir. Ben buna benzer resmi 70 ile 80 arasında gördüm ülkemizde sağ sol olayları vardı, kardeş kardeşe düşürülmek istenmişti, günde onlarca kişi yaralanıp ölebiliyordu. Ben o ortama dayanamayarak Batsın Bu Dünya bestemi yapmıştım. Protest bir şarkıdır, bu olumsuzluğa tepki olarak yazmıştım. Buna benzettim biraz.Birileri bizim dışımızda olan birileri bizi rahatsız etmek, bizi bozmak istiyor, bana göre gücü yetmez. Birbirimizin sağduyusuna sığınarak bir bütünün parçalarıyız. Biz ötekileştirmeden birbirimizi anlamaya çalışırsak bize bir şey olmaz. Bu bir projenin parçası. Alevi -Sünni olayı, Kürt- Türk olayı, laik antilaik dediler, yetmişlerde ferdici- orhancı dediler, matrak da var, şarkıları türküleri sağcı solcu diye ayırdılar. Bunlara kapılmayalım. Bu muhteşem yer bizim vatanımız. Burası bizim doğduğumuz yer. Buraya sahip çıktığımız sürece bize kimse bir şey yapamaz. Daha da konuşmak istemiyorum."
Metin Arolat:
Twitter'daki kişisel sayfasına "Açıklama yapmam gerek sanırım.. Buyrun. Orada olma sebebim.." şeklinde tweet atan yönetmen ve şarkıcı Metin Arolat, toplantıya katılma nedeni olarak, kafasındakileri Başbakan Erdoğan'ın gözlerinin içine bakarak söylemek istediğini yazdı.
Arolat, yayınladığı uzun mesajda, Başbakan Erdoğan'a "Bizler, siz-biz diye ayrılmaya çalışıldıkça birbirimizi daha çok seviyoruz. Belki bilmiyorsunuzdur, belki yanınızdakiler size başka türlü aktarıyordur ama hala biz hala biziz. Siz dediklerinizde, biz dediklerinizde, başı açık olan da, kapalı olan da her zaman kopmadan biz olarak kalacağız" dediğini ve Başbakan'ın da gözlerine baktığını söyledi.
Ali Şan:
"Erdoğan’ın sadece bugün değil, cezaevindeyken de yanındaydım. Küfür dolu, beni aşağılayan, cahillikle ve hatta vatan hainliğiyle suçlayan yorumlar yazılıyor. 1999′da sadece bir şiir okudu diye cezaevine giren, sevdiğim ve değer verdiğim bir büyüğüm olduğu için kendisini ziyaret etmiştim. O zamanlar kendisi ne belediye başkanı, ne de milletvekiliydi. Bugüne kadar Başbakanımızdan bana maddi-manevi yarar sağlayacak bir şey istediysem, Ramazan günü Allah beni çarpsın! Ben politikadan anlamam; sadece ülkemize hizmet eden büyüklerime saygım sonsuz. Sayın Erdoğan’ı, semtimizin abisi olarak seviyorum. Türkiye’ye yaptığı hizmetlerden ve insanlığından dolayı seviyorum."
Berdan Mardini:
"O toplantıya gitmemdeki maksat; Başbakanımızın ülkemize ne kadar faydalı bir lider olduğunu görmemdir. 2002′den bu yana her alanda gerçekleşen değişiklikleri, ilerlemeleri görmezden gelemeyiz. Özellikle Kürt kökenli bir vatandaş olarak, barış sürecinde Kürtler’i ikinci sınıf ırk olmaktan koruduğu için gittim. Başbakan’ımıza, cumhurbaşkanlığı yolunda destek vermek için o toplantıya katıldım."
Berksan:
"Başbakanımızın nazik davetine sevgi ve saygıyla iştirak ettim. Yine davet edilirsem, yine aynı kararı veririm. Herhangi bir politik ideloji sahibi değilim. Hayat felsefem; iyi insan olmak ve sevgi. Her söylemin ve her eylemin hesabının sorulduğu bir yerde özgürlük yoktur."
İzzet Yıldızhan:
"Başbakanımızın ülkemizin geleceğine dair hedeflerini açıklamak için davet ettiği bir toplantıda, sanatçılar ve iş adamları olarak orada bulunmamız gayet doğal. Sanatçılara verilen tepkiler, demokrasi anlayışı ile bağdaşmamaktadır."
Hande Yener:
"Ülkemin bir vatandaşı ve sanatçısı olarak, cereyan eden her olayın yakın takipçisiyim. Başbakanımızın çıktığı yeni yolda yapacaklarını sunduğu davete onur duyarak katıldım. Ülkemin bugününü ve yarınını ilgilendiren bir sunum veya toplantıya davet edilirsem yine onur duyduğum hürriyetimle katılırım.
Şafak Sezer:
Benim cumhurbaşkanı adayım Recep Tayyip Erdoğan’dır. Kendisini ne ilah gibi, ne yüce, ne de ulaşılmaz görüyorum. O semtimizin abisidir. Ben yalaka değilim; yalaka olabilmem için bana hakaret eden profesyonel arkadaşlardan yalakalığı öğrenmem lazım. Ben bir tek ülkemin sevdalısıyım."
Ece Erken:
"Başbakan’ın davet ettiği bir yere gittim diye ‘Vatanı sattın, halkı sattın. Yalaka, sen nasıl Beşiktaşlı’sın? Atatürk’e ihanet ettin’ diyorlar. Şaka mısınız? Ben Gezi’de de yer aldım. Apo bayrakları açanların, halka zarar verenlerin, provokatörlerin değil; özgürlük hakkını savunanların yanındaydım. Başbakan’ın davet ettiği yere gitmem, bazılarına neden bu kadar dokundu? Kimse oraya giderek iş kovalamıyor. Ben apolitiğim; bana saçma sapan yorumlar yapanları avukatıma havale ediyorum."
Hülya Koçyiğit:
"Karşımızda son derece dinç, enerjik, kararlı, kendine güvenen, Türkiye sevdalısı, büyük Türkiye vizyonu olan bir cumhurbaşkanı adayı vardı. Türkiye’nin çözüm sürecine, değişim talebine, özgürlüklerine, statükodan arınmışlığına gönül vermiş bir cumhurbaşkanı adayı… Kendisi bu söylemiyle ve vizyonuyla bana büyük güven verdi."
Polat Yağcı:
"Eski Türkiye’nin tasfiyesi ve yeni Türkiye’nin inşası süreci, yakınen takip ettiğim bir süreç. Neden şirketime bağlı sanatçıların orada bulunduğunu soruyorlar. Davete icabet bizim geleneğimizde vardır. Torunlarımıza anlatacağımız kadar önemli günler yaşıyoruz. Kendimi bu hareketin bir parçası gibi görüyorum."