Diyarbakr'a hakkında önce polis aracına molotof attığına dair haberler çıkan, ardından polis aracı atrafından azildiği ortaya çıkan 19 yaşındaki Şahin Öner davasında savcılık iki tanığa ulaştı. Tanıklar Öner’in geriye dönüp ellerini havaya kaldırdığı halde zırlı aracın çarpıp yaralıyı sürüklediğini ve durmayıp devam ettiğini söyledi.
Olayla ilgili olarak polislerin ‘şüpheli’ olmaları gerekirken ‘tanık’ olarak dinlendikleri ortaya çıktı. Polislerin ifadesinden, Öner’in önce hastaneye değil karakola götürüldüğü ve o halde üzerinin arandığı anlaşılıyor.
Radikal gazetesinden İsmail Saymaz ve İdris Emen'in haberine göre, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, Şahin Öner’in ölümü sonrası polislerin tanık sıfatıyla ifadesini aldı. Öner’e çarptığı iddia edilen ‘Shortland 75’ kodlu zırhlı araçta ekif şefi olarak bulunan polis, kovalamaca sırasında 26. Sokak’a girdiklerini, dumandan ötürü sokağın sisle kaplı olduğunu, araca molotofkokteyli atıldığını ve alev aldığını savundu. Sokaktan hızla çıktıklarını kaydeden polis, “Biz aşağıya devam ederken, oturduğum yerin sağ tarafındaki camdan, dizleri kendine doğru çekilmiş vaziyette yatan birisini gördüm. Yüzünde bir şey vardı. Ya bezle kaplıydı. Ya da yaralanma nedeniyle bana öyle geldi. Telsizle haber merkezini bilgilendirdim. Biz önümüzde ya da yolda herhangi bir kimseyi kesinlikle görmedik. Görüş açısı son derece sınırlıydı” dedi. Araçta bulunan diğer iki polis de aynı yönde ifade verdi.
Yaralı halde üzeri aranmış
Aracın hemen arkasında bulunan ‘Shortland 45’ kodlu zırhlı araçta görevli polis de Öner’in önlerinde yattığını görünce araçtan inip yanına gittiklerini anlatarak, şöyle devam etti:
“Yerde yatan kişi hareketsiz duruyordu. Silah veya patlayıcı olup olmadığını kontrol etmek istedik. Bu sırada yerden kalkmaya çalıştı. Bize ‘Bırakın, gideceğim’ dedi. Biz ambulans istemiştik. Birkaç dakika geçmesine rağmen gelmemişti. Ambulansın gelmesinin tehlikeli olabileceğini düşünüp yaralı şahsın kollarına girerek aracın arka kısmına bindirdik. Polis merkezine hareket ettik. Haber merkezine ambulansın polis merkezine gelmesini söyledik. Yaralı şahsın durumu çok ağır görünmüyordu. Kendisini bırakmamızı söylüyordu. Elinde inşaat eldiveni vardı. Eldivenler ıslaktı ve yakıt kokuyordu. Ceplerinde el feneri, bantla birbirine bağlanmış şekilde patlayıcı fitil ve bataryası ayrı olarak cep telefonu çıktı. Sedye ile ambulansa bindirdiler. Durumu yolda birden ağırlaştı. Gözleri kaymaya başladı. Hemşire hastanın ağırlaştığını, ex olmak (ölmek) üzere olduğunu söyledi. Hastaneye geldikten 20 dakika sonra kalp masajı uygulandı, kurtarılamadı.” Araçta görevli üç polis de Öner’e öndeki zırlı aracıp çarpıp çarpmadığına dair bir görgü ya da bilgilerinin olmadığını söyledi. Fakat Diyarbakır Emniyeti Elektronik Şube Müdürlüğü’nde Telsiz Operatörü 275376 sicil no’lu polis, 75 no’lu aracın 26. Sokak’a girdiğinde “bir şahsın bir şeyin altında kaldığı” yönünde anons geçtiğini kaydetti.
Tanıklar: Çarpıp sürükledi
Bu arada Levent Çartay ve Yılmaz Dağ adlı iki de tanık dinlendi. Çartay, 26. Sokak’taki bir binanın altıncı katında oturduğunu vurgulayarak, Öner’e zırhlı aracın çarptığını iddia etti. Çartay, “Çocuk araç kendisine üç metre mesafe kalınca geriye döndü. Ellerini kaldırdı, akrep durmadı. Tam önü ile Şahin’e çarptı. Sürükleyerek 15-20 metre aşağıya götürdü. Araç yoluna devam etti” dedi. Arkadaki araçtan inenlerden birinin silahı Öner’e doğrultarak, “A... k... çocuğu sen daha ölmedin mi?” dediğini savunan Çartay, vatandaşların “Bakacağınıza hastaneye götürün” şeklindeki itirazına “Konuşacağına gel sen götür” diye karşılık verdiklerini iddia etti. Aynı sokakta manav işleten Yılmaz Dağ da çarpmanın üç metre önünde gerçekleştiğini, Öner’in 15 metre sürüklendikten sonra aracın sol arka tarafından kanlar içinde çıktığını savundu. Polisler Öner’e küfretme iddiasını yalanladı. Öte yandan Diyarbakır İnsan Hakları Derneği , şüphelilerin tanık olarak dinlenmesine itiraz edeceklerini, bu uygulamanın hukuk dışı olduğunu ifade etti.