Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, tutuklu eski Zaman gazetesi yazarları Şahin Alpay ve Ali Bulaç’ı Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti. Darbe girişimi sonrası Gülen cemaatine yönelik olarak başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan ve müebbetle yargılanan gazeteci Şahin Alpay, "Ben kaç yıl daha yaşayacağımı bilmiyorum. Hayatımın son demlerini benden çalıyorlar. 3 kez ağırlaştırılmış müebbet istiyorlar. Neyim kalmış ki müebbetlik oluyorum" diye konuştu.
TIKLAYIN- Şahin Alpay'dan: İktidara muhalif yazılar yazdığım için hapisteyim!
Pınar Türenç'in Hürriyet'te yer alan yazısı şöyle:
Açık görüş salonuna ‘mevcutlu’ getirilen Şahin Alpay’ı 18 ay sonra ilk kez görüyordum. Yorgundu...
Omuzları çökmüştü. Merhaba dediğimde, sesimi iyi duyamadığını fark edince, masanın karşı tarafından daha yüksek sesle yineledim: “Nasılsınız?”
"Ne iyi oldu geldiniz"
Ben devamını getiremeden anlatmaya başladı köşe yazarı Şahin Alpay:
“Ah Pınar Hanım, ne iyi oldu geldiniz. Bizler buralarda kaldık işte. 18 ay oldu, tutukluyum. Zaman gazetesinde değil de başka gazetede yazsaydım başıma bu işler gelmeyecekti.”
Karşılıklı konuşurken, kulağının da artık iyi duymadığını söyledi ve eliyle kulağını tutarak yanıt verdi:
“Darbe diyorlar. Benim darbeyle ne işim olabilirdi ki? Sadece muhalif bir duruşum var. Daha önce Milliyet’te yazıyordum. Oradan çıkınca Zaman’dan teklif geldi, yazdım. Ben yazmak istiyordum, orada imkân buldum. Yazılarım yıllarca ortada. 2013-2014 arasındaki yazılarımdan 7 tanesinin başlığı delil gösterildi. Böyle bir şey olabilir mi? Terör ve darbeye böyle mi karışır insan?”
Hatalıkla uğraşıyor
75 yaşındaydı. Yüksek tansiyon, şeker, bel fıtığı, uyku apnesi, kulak, tiroid hastalıkları ile 1.5 yıldır beton duvarlar arkasında boğuştuğunu anlatıyordu.
Saçları beyazlaşmıştı. Çökmüş ruhunu her haliyle yansıtıyordu: “Ben kaç yıl daha yaşayacağımı bilmiyorum. Hayatımın son demlerini benden çalıyorlar. 3 kez ağırlaştırılmış müebbet istiyorlar. Neyim kalmış ki müebbetlik oluyorum. Yazık. Eşim de benim gibi. Artık el ele vereceğimiz yıllarımı, beton duvarlar arasında gökyüzüne hasret geçiriyorum.”
Zaman ve Rota Haber’den 2 tutukluyla günlerini geçiriyordu koğuşunda:
“Ben dindar değilim. Onlarsa oruç ve namazlarındalar. Onların dualarının arasında küçük koğuşumuzda yaşıyoruz.”
"İyi niyetimin sonucu"
“Ya FETÖ olayı? Onu ne zaman fark ettiniz?”
“FETÖ cemaatini ben şahsen göremedim. Yoksa darbe yanlısı örgüt içinde niye durayım ki? Şuna inanın, iyi niyetimin ve demokrasi aşkımın sonucu buralardayım. Yıllar önce İsveç’te katıldığım sol anlayış çizgisinde yıllarca sosyal demokrasi için yazdım. Doktoram var bu konuda. Bahçeşehir Üniversitesi’nde hocalık yaptım. Zaman’da yazdım. Tüm bu yaptıklarım çerçevesinde, en son darbeye destek verecek kişi ben olurum herhalde. Vicdansızlık bu. AB merkezini savundum. Kürt meselesine bakışım ortada. TV programındaki sözlerimle suçlanamam. Türkiye’deki en özgürlükçü programdı.”
Görüş günü anjiyo
Tutukluluğunun 9’uncu ayında ancak iddianamesi hazırlanıp mahkemeye çıkarıldığını da söyleyen Şahin Alpay, “Artık tutuksuz yargılanmak istiyorum. Açık görüş günüme anjiyo koydular, tabii eşimle görüşmeyi tercih ettim, şimdi hâlâ anjiyo günü bekliyorum. İnanabiliyor musunuz... Hapisten çok ama çok yoruldum.”
"Tüm umudum AYM-AİHM"
Koğuştaki sıkıntılarını da anlatırken zorlandı:“Tuvaletler alaturkaydı. Bel fıtığım var, eğilemiyordum. Neyse yeni yapıldı. Prostat kanseri şüphesi de var. 80 yaşına giderken bunları nasıl çekeyim?”
Umudunu yitirmek de istemiyordu Şahin Alpay: “Tüm umudum Anayasa Mahkemesi (AYM) ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM). AİHM bizi ilk görüşülecek sıraya koydu. AİHM’ye kaldı umutlar.”
"AİHM kararını bekliyoruz"
550 gündür parmaklıklar arkasında tutuklu olan gazeteci Ali Bulaç “Delil yok, yazı var. AİHM’ye gittik. Bekliyoruz” diye söze girdi. Şahin Alpay’ın çaresiz ruh halinden henüz kurtulmamıştım ki karşıma şık yün kazağıyla gülümseyerek oturan Ali Bulaç, daha umutlu konuşuyordu:
“Aylar sonra mahkemeye çıkarılıyorsunuz. Darbe ve terörle ilgili kanıt istiyorsunuz, yok. AİHM Türkiye’den yanıt istiyor, cevap verilemiyor. AİHM, Türkiye’ye yazı gönderdi, maddi ve manevi hasarın belirlenmesi istendi. Cevap veremediler. Kitaplarımız satılmıyor. Hesap yapılmış. Ayda 20 bin Euro kaybımız var. AİHM 10 tutuklunun başvurusunu öncelikli ele aldı. Her güne 1000 Euro kaybı yapıldı. Altanlar, Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay, Atilla Taş, Deniz Yücel, Murat Aksoy, ben, hepimiz AİHM kararını bekliyoruz. 18 ay, çarpı 20 bin Euro.”
“Zengin oldunuz' diye gülüştük"
“Maddi kaybımız çok tabii. Ama ülkenin itibarı daha önemliydi. Şimdi emsalin sirayeti de olacak ve diğer gazetecilere yansıyacak bu karar.”
“Ya FETÖ?” der demez, Bulaç şöyle konuştu: “Lanet olsun FETÖ’ye. Algı oluşturmaya çalışıyorlar.”