Sabah yazarı Salih Tuna, sosyal medyada dolaşan bir videoda, "Asansöre bir kadınla erkeğin yalnız binmesi uygun değildir. Bu ikisi eğer yüksek bir kata çıkıyorlarsa, asansör yolculuğu birkaç dakika sürebilir. Bu süre içinde birtakım yakınlaşmalar olabilir" diyen Nurettin Yıldız'a tepki gösterdi. Tuna, "Eskiden 'kutuplarda namaz nasıl kılınır' sorulurdu, şimdi asansörde halvet mi soruluyor? Nedir bu 'fetva fantezisi?'
Şayet soruluyorsa, 'Evladım senin asansöre binmen caiz değildir' neden denmez?" dedi.
Tuna'nın "Asansöre binmek caiz mi hocam?" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Bu hızla devam ederse, maazallah, toplum olarak şaşırmamaya başlayacağız.
Gerçi, Dostoyevski, "olgunlaşmak hiçbir şeye şaşırmamaktır" demiştir ama bu öylesi bir olgunluk değil.
Nasıl ki zamanla yalancıya ve müfteriye karşı şaşırmamaya başladık, buna benzer bir durum.
Oysa iftira kime atılırsa atılsın (ister dostuna ister düşmanına) karşı çıkmak, tavır almak zorundasın.
"Bana ne, bana iftira atılmıyor ki" demek asla adamlık değil.
Son zamanlarda Allah'tan korkmaz, kuldan utanmaz kimi operasyon çocukları, FETÖ tarzı algı faaliyeti yürütecek, sen susacaksın!
Bak söyleyeyim...
Maslahat gereği şimdi susayım dersen, kritik eşiklerden geçiyoruz sırası değil dersen, bünye çürür de haberin olmaz.
En büyük çürüme de alışmak, yani şaşırmamaktır.
Her daim hayret edecek, şaşıracaksın. Hayret damarların tıkanmışsa, derin bir uykuya dalmışsın demektir.
Varlığın bilincine varmak için bile ontolojik hayrete mecbursun.
***
Alışmak hiç kuşkusuz onaylamak veya kabul etmek anlamına gelmez ama bir şekilde "tepkisizlik" doğurur.
"Türkiye'de her şey olabilirsiniz ama rezil olamazsınız" haline sebep, işte bu tepkisizliktir.
Son günlerde kimi "hocaların" acayip "fetvaları" da olağan karşılanmaya başlandı galiba.
Yoksa gündüz gözüyle bu kadar kaptırıp gidemezlerdi.
"Asansörde bir - iki dakika kadın erkek baş başa kalırsa halvet hasıl olur" nedir Allah aşkınıza?!
Kozalağın biri gelip, "Hocam asansör üst katta arıza yaptı diyelim, yanımda da cillop gibi bir hatun; kimsecikler yok, baş başayız, hükmü nedir..." diye mi sormuş?
Mevzu nedir?
Eskiden "kutuplarda namaz nasıl kılınır" sorulurdu, şimdi asansörde halvet mi soruluyor?
Nedir bu "fetva fantezisi?"
Şayet soruluyorsa, "Evladım senin asansöre binmen caiz değildir" neden denmez?!
***
Asansör bitti, geçen gün muttali oldum ki, sırayı yorgan ve yastığın cinsel ayartıcılığına karşı uyarmaya getirmişler.
Durmuyorlar, durduramıyoruz.
Efendim yatağa girip şappadak uyumazsan yorgan yastık içini gıdıklar, cinsel dürtüleri harekete geçirirmiş.
"Dan" diye uyuyacaksın. Uykusuzluk sorunu çekiyorsan, kuvvetle muhtemel, durumun sakat...
Hayret etmek nedir ki, küçük dilimizi yutsak yeridir.
Nasıl bir bağlamı vardır acaba bu konuşmanın? "Hocam yatağa giriyorum ama yastık ve yorgandan etkileniyorum, ne yapmalıyım?.." diye soran bir kozalak mı var?
Eh be kardeşim...
Vaktiyle "damacanaya tecavüz davasına" konu olan o kozalağın suçu fetva sormamak mıydı?
Sorular mı kozalak, kimi hocalar mı fantastik, nedir?
Yoksa...
Sokaklarda yatan onca gariban varken, bizim sıcak odalarımızda yorgan yastık yatmamızın hükmü nedir diye soran mı kalmadı?