Ekonomi

Saadet Partisi Genel Başkanı: Devlet, patates satmaya kalktı ise daha da ekonomi düzelmez

"Türkiye IMF'ye gitmedi ama yine de IMF politikalarını uyguluyor"

22 Haziran 2020 14:35

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, hükûmetin Türkiye Varlık Fonu aracılığıyla olmayan bir yerden paraya çıkarmaya çalıştığını söyledi. Karamollaoğlu, "Devlet, patates satmaya kalktı ise daha da ekonomi düzelmez" düşüncesini dile getirdi. 

Karamollaoğlu, Karar TV'de Elif Çakır ve İbrahim Kahveci'nin sorularını yanıtlıyor. 

Karamollaoğlu, "Türkiye'nin kaynak üretmeye ihtiyacı var. İsraf, yolsuzluk ve rüşvet durdurulmalı. Türkiye'nin insan potansiyeli var fakat bu insanlar doğru, düzgün bilgiye sahip değiller. Türkiye'de eğitim sistemini, vasıflı insanlar yetiştirecek şekilde düzenlemeliyiz. Bir de Türkiye'den giden iş adamları yeniden geri döndürmeliyiz" dedi. 

Karamollaoğlu, "Türkiye şu anda pilotsuz uçak yaptı, kim yaptı bunu Selçuk Bayraktar? Biz yıllarca Erbakan hoca ile bunları anlatmaya çalıştık. Nedense damat yapınca bu şeyler ihya oldu, önü açıldı.  Varlık Fonu aracılığı ile olmayan bir yerden paraya çıkarmaya çalışıyorlar. Bir numaralı iş ise Sayıştay güçlendirilecek ve tüm devlet kurumları gözetimden geçecek. Varlık Fonu kalksa da kalkmasa da. Bir iş plansız olmaz; bu arkadaşlar pilav ile planı karıştırdılar." diye konuştu. 

Karamollaoğlu, "Mutlaka yapılan yatırımların; nasıl mal edildiğinin bilinmesine ihtiyaç var. Ben inanıyorum ki; maliyetlerde şişirilmeler var. O yüzden sürekli fizibilite gerekli diye vurguluyorum. Faiz; Türkiye'nin dış politikadaki görünümünü de etkiliyor. Mutlaka milli gelirimizi; üretime endekli artırmalıyız. Birincisi; tarım çok önemli. İkincisi; ileri teknolojiyi yapay zeka dahil ilerleterek büyük bir hamle yapmalıyız. Bunun için yeterince insan kaynağımız var." ifadesini kullandı. 

Karamollaoğlu konuşmasında şu değerlendirmelerde bulundu: 

Çin'e şimdi kimse para yatmıyor. Çin, ucuz iş gücünden faydalanıyor. Çin hükümeti baskıcı ama yine de rasyonel. En azından işleri liyakate göre veriyorlar. Türkiye'nin şu an iki ciddi problemi var; birincisi teknoloji. Bunun nedeni de döviz sıkıntısıdır. Döviz sıkıntısının nedeni de kötü ekonomi politikalarıdır. Önce israf durdurulmalı, ancak güven telkini ile Türkiye'ye yatırım gelir.

Türkiye IMF'ye gitmedi ama yine de IMF politikalarını uyguluyor.

Türkiye'nin iç politikasına ve ekonomisine müdahale etmesidir. Her dediği yanlıştır; diyemeyiz ama her iç meseleye karışamaz. IMF'yi Türkiye'ye getiren Kemal Derviş; IMF politikalarını yere, göğe sığdıramadı Hiçbir zaman bu iktidar, liyakata önem vermedi. Kendi kafalarındaki normlara göre devleti yönetiyorlar. Yol yatırımlarına ağırlık verdiler; başta alınan kararlar yanlıştı. Yani hedef yanlıştı.

Bir defa liderler yol gösterir; hedef gösterir... Umut verir. Niye TÜİK'teki insanlar değişiyor? Merkez Bankası Başkanı neden görevden alınıyor? Şunu da söyleyim; Merkez Bankası da kafasına göre davranamaz. Burada bütün mesele; liyakatın yok olması. Yani; at binişine göre kişner. Her konu liyakata dayanır. Devlet, patates satmaya kalktı ise daha da ekonomi düzelmez.

Yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet düzen haline gelirse Allah sizden hesabını sorar.  Herkesi kandırırsınız ama Allah'ı kandıramazsınız! Bu hocalardan öbür dünyadan hesabını sorarım; şimdi soramıyorum çünkü devlet bu hocaları koruyor.

Yani bazı hocalarımız Allah selam versin ama... Bazı hocalarımız istinai konuları; öğrencileri ile konuştuğunu unutup fetva vermeye kalkıyor. Rüşvet vermek başka bir şey; almak başka bir şeydir diyor. İstisnaları kural haline getiriyorlar. Yolsuzluk, hırsızlık değildir öyle mi? Herkesi kandırırsınız ama Allah'ı kandıramazsınız!

Bugün dünyada faizler sıfırın altına girdi. Dünyada faiz iniyor fakat Türkiye'de yüzde 20 olan faizler bir başarı hikayesi olarak gösteriliyor. Türkiye'de bütün yatırımlar Sayıştay'ın denetiminden çıkartılıyor. Bunların arasında Varlık Fonu da var. Bunun tek açıklaması var; Siz, benim ne yaptığımı görmeyin.

Mesela Türkiye'nin şeker politikasını anlamıyorum; Türkiye'nin aslında dört başı mahmur bir ürün. Türkiye'ye her türlü karı getirecek şeker fabrikaları satılıyor ya da kapatılıyor. Dışardan gelen Türkiye'ye baksa; havalimanlarına, köprülere bakıp 'Türkiye'ye kalkınmış' der. Dışı sizi, içi bize yakar. Bu projelerin bir de maliyetlerine baksalar. Öyle yatırımlar yapılıyor ki; millet yıllarca bunu ödemek zorunda kalıyor. Ortada çılgınca rakamlar var.

Biz faizsiz ekonominin; sağlam ekonominin temeli olduğuna inanıyoruz. Faiz; paradan para üretmektir. Bu ne demektir; emeksiz para kazanmaktır. Emeksiz kazanca karşı çıkıyoruz.

Türkiye'de yapılması gereken ilk adım; kutuplaşmayı ortadan kaldırmaktır. Şu an Türkiye'de şeffaflık yok, adalet yok. Kutuplaşmayı kaldıralım ki; oturup konuşmaya başlayalım. Adalet, güven yoksa yatırımcı da ülkeye gelip yatırımlarda bulunmaz. İlk önce israftan kurtulmalıyız. Türkiye'ye tabii ki havalimanları, barajlar ve köprüler de lazım. Ama öncelikle; üretken üretim yapmalıyız.

İktidara geldiklerinden beri ekonomi kötüye gidiyor. Borç alarak ekonomiyi yönetme eğilimi var. Mesele dış kredi almak da değil; bu kredilerin nereye aktarıldıkları. Bu iktidar başlangıçtan itibaren çok ciddi birkaç hata yaptı. Birincisi; ekonomiyi üretime endekslenmekten vazgeçti. Cumhuriyet'in bütün kazanımlarının satıp yok ettiler. Kalanları da özel sektöre devrettiler.

(Erdoğan'ın Türkiye ilk 10'a girecek açıklaması) Ne güzel sevindiri bir haber... Söz başka, laf başka, icraat da başkadır. Vaziyet ne kadar bozuk olursa olsun hiçbir iktidar bunu itiraf etmez. Bu dünyanın her yerinde böyle. Kimse halimiz kötü demez. Hele bizim gibi ekonomilerde... Hatalarınıza, yanlışlarına zamanla inanırsınız. Gerçekler buna işaret etmiyor maalesef."