Rusya, NATO’nun doğu Avrupa’da faaliyetlerini yoğunlaştırmasına cevap olarak Kırım’daki askeri varlığını artırmaya hazırlanıyor. “NATO ülkeleri sınırlarımızda faaliyetlerini artırdıkları için doğal olarak biz de Kırım’daki güçlerimizin sayısını artırıyoruz” diyen Rusya’nın NATO özel elçisi Aleksandr Gruşko, atacakları bu adımın uluslararası anlaşmalarla çelişmediğini belirterek, Rusya'nın Kırım’a silah yerleştirmesini yasaklayan herhangi bir anlaşmanın yürürlükte olmadığını söyledi.
NATO Genel Sekreteri Jens Stolenberg, Antalya'da düzenlenen NATO zirvesinde, “NATO dünyanın en güçlü askeri ittifakıdır ve onun gücünü devam ettireceğiz” sözlerini kullandıktan sonra, ittifakın Avrupa’daki güçlerini iki katına çıkaracağını ve Litvanya, Letonya, Estonya, Polonya, Bulgaristan ve Romanya’da yeni birlikler konuşlandırmayı planladığını duyurmuştu.
Gruşko, Stolenberg’in açıklamalarına değinerek “NATO’nun işbirliği yönünde yeni yollar açmaya dönük herhangi bir isteği olmadığını görmekteyiz” dedi ve NATO’nun Rusya ile işbirliğinden saparak kendisine zarar vereceğinin altını çizdi.
Rusya’nın en çok üzerinde durduğu konuların başında gelen Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliği başvurularına değinen Gruşko, NATO’nun “mantıksızca genişleme” siyasetini bir kenara bırakıp söz konusu iki ülkenin üyeliğini sağ duyu çerçevesinde değerlendireceğini umduklarını ifade etti.
'ABD nükleer silahları kendi topraklarına geri çekmek durumunda'
Son olarak ABD’nin çeşitli Avrupa ülkelerinde konuşlandırdığı taktik nükleer silahlara değinen Gruşko, konunun 1968’de imzalanan Nükleer Silahların Azaltılması Anlaşması’ndan (NPT) bu yana gündemde olduğunu belirterek, bu silahların halen Belçika, Almanya, İtalya, Hollanda ve Türkiye gibi “nükleersiz” NATO ülkelerinde konuşlandırılmaya devam edildiğine dikkat çekti.
“Bu durum NPT’ye göre kesinlikle yasaktır. Anlaşmanın ilk maddesi nükleere sahip olan ülkelerin nükleer silahlarını diğer ülkelere doğrudan veya dolaylı olarak taşımalarını yasaklamıştır. ABD bu silahları kendi topraklarına geri çekmek durumunda. Bunu yaparsa Avrupa’nın stratejik istikrarı ve güvenliğine muazzam bir katkı yapmış olur.”
