Dünya

Rusya dünyayı tehdit etti

Gürcistan lideri Saakaşvili, Washington Post'taki makalesinde, "Rusya bu savaşla sadece Tiflis’i değil, dünyayı da tehdit etti" dedi.

15 Ağustos 2008 03:00

Gürcistan’ın Rusya’yla yaşanan krizdeki tek hatası bağımsız, özgür ve demokratik bir ülke olma isteğiydi. Batılı ülkeler aynı arzudan dolayı cezalandırılsalar ne yaparlardı? Rusya bu savaşla sadece Tiflis’i değil, dünya çapında özgürlüğü ve güvenliği tehdit ettiğini gösterdi.

Rusya’nın Gürcistan saldırısı, Batı değerlerini ve 21. yüzyıl güvenlik sistemimizi tam kalbinden vuruyor. Uluslararası toplum, Rusya’nın bizim demokratik, bağımsız devletimizi ezmesine izin verirse, bu, her yerdeki otoriter yönetimlere açık çek vermek olacaktır. Rusya sadece bir ülkeyi değil, bir düşünceyi yok etmek niyetinde.

Çok uzun zamandır Moskova’daki rejimin acımasızlığını hafife aldık. Dün ise bu rejimin ikiyüzlülüğüne dair daha fazla kanıtı ortaya serdi: Rusya’nın ateşkesi kabul ettiği 24 saat içinde, Rus askerleri azılı haydutlar misali Gori’nin dört bir yanında dolaşıyor, Poti limanını kapatıyor, Gürcü teknelerini batırıyor ve hepsinden kötüsü Güney Osetya’daki Gürcü köylerini vahşice boşaltıyor, kadınlara tecavüz ediyor ve erkekleri infaz ediyordu.

2003’ten beri baskıyı artırdı

Rusya liderliğine itimat edilemez ve bu acı gerçek, Batı’nın tepkisine rehberlik etmeli. Sadece Batılı barışgücü askerleri savaşa son verebilir. Rusya ayrıca ekonomimizi yok etme peşinde ve fabrikaları, limanları ve diğer hayati bölgeleri bombalıyor. Bu nedenle Berlin Hava Köprüsünün modern bir versiyonunu kurmaya ihtiyacımız var. BM, ABD, Kanada ve diğerlerinin bu yönde çaba sarf ediyor olmasından dolayı son derece minnettarız.

Bundan sonraki adımımızı düşünürken, kritik nokta, Rusya’nın amaçlarını anlamak. Moskova, emperyalist tutkularını tatmin etmeyi, civarındaki az sayıdaki demokratik hukuk devletlerinden birini haritadan silmeyi ve hepsinden önemlisi Avrupa’daki Soğuk Savaş sonrası uluslararası ilişkiler sistemini yıkmayı amaçlıyor.

Tarihsel paralellikler ortada: Rusya’nın Gürcistan’daki savaşı 1939’da Finlandiya’da, 1956’da Macaristan’da ve 1968’de Çekoslovakya’da yaşanan olayları hatırlatıyor. Belki de bu, neden Sovyet işgalinden çekmiş çok sayıda Doğu Avrupa ülkesinin bize destek verdiğini açıklar. Rusya’nın otoriter liderleri bizi bir tehdit olarak görüyor, zira Gürcistan, halkı Avro-Atlantik’e katılmayı tercih etmiş özgür bir ülke. Rus liderler, ülkelerine, hatta sınırlarına dahi demokratik düşüncelerin bulaşmasını istemiyorlar.

Demokratik hükümetimiz 2003’teki Gül Devrimi’nin ardından iktidara geldiğinden beri, Rusya bizi tecrit etmek amacıyla ekonomik ambargoları kullandı ve sınırlarını kapattı. Yanı sıra Rusya’daki binlerce Gürcü’yü yasadışı bir biçimde sınır dışı etti. Suçlu oligarkların yardımıyla bizi siyasi olarak istikrarsızlaştırmaya çalıştı. Hayati önemdeki boru hatlarını patlatıp kışın ortasında bizi dondurarak itaate zorlamaya çalıştı. Gürcistan halkını sarsma yönündeki her girişim başarısız olduğunda, saldırıya geçti. Geçen hafta Rusya ayrılıkçı vekillerini kullanarak Güney Osetya’daki Gürcistan kontrolünde bulunan birkaç barışçıl köye saldırdı, masum sivilleri öldürdü ve altyapıya zarar verdi.

6 Ağustos’ta, üst düzey bir Gürcü yetkilinin müzakere girişiminde bulunmak üzere Güney Osetya’ya gitmesinden sadece saatler sonra, Gürcü yerleşimlerine yönelik büyük bir saldırı başlatıldı. Saldırı altındayken bile, gerginliğin daha da artmasından kaçınmak umuduyla tek taraflı ateşkes ilan ettim ve ayrılıkçılarla herhangi bir biçimde konuşma yönündeki irademizi duyurdum. Ancak ayrılıkçılar ve onların Rus akıl hocaları, barış çağrılarımıza kulak asmadı. Hükümetimiz o zaman sıra sıra Rus tanklarının ve askerlerinin Gürcistan’ın egemen sınırlarını geçmiş olduğunu öğrendi. Binlerce asker, tank ve topçu sınıfının sınırımıza yığılması, Rusya’nın ne kadar uzun zamandan beri bu saldırıyı planladığının kanıtıdır.

Rus gücünün bizim küçük ülkemize üstün gelebileceği doğrudur, yine de Moskova’nın tepkisinin bu denli gaddar ve ağır olacağını tahmin etmemiştik. Ama en azından halkımızı işgal kuvvetlerinden korumak zorundaydık. Demokratik her ülke aynı şeyi yapardı.

Görüşme talebimiz reddedildi

Ancak şiddeti Gürcistan’ı darmaduman eden bu vahşi işgal ordusunun karşısında hükümetimiz Güney Osetya’dan çekilme, ateşkes ilan etme ve müzakere yolunu arama kararı verdi. Ancak Moskova barış teklifimizi görmezden geldi.

Üst düzey Rus liderlerle temasa geçme yönünde sayısız girişimimiz geri çevrildi. Rus Dışişleri Bakanlığı, resmen -ve çok alenen- iletilmiş olmasından saatler sonra bile ateşkes ilanımızı kabul etmeyi reddetti. Bu, dünyayı kandırmak ve daha fazla saldırıyı haklı gösterme yönündeki çok sayıdaki küçümseyici dalavereden biriydi.

Hat şimdi çizilmeli Bu savaş yalnızca Gürcistan’ı değil, dünya çapında güvenliği ve özgürlüğü tehdit ediyor. Uluslararası toplum kararlı bir duruş sergilemekte başarısız olursa, dört bir yana özgürlük ve demokrasinin yayılması düşüncesi üzerinde ölüm çanlarının çalması anlamına gelecektir.

Gürcistan’ın bu krizdeki tek hatası bağımsız, özgür ve demokratik bir ülke olma isteğidir. Batılı ülkeler aynı arzudan dolayı cezalandırılsalar ne yaparlardı? Ülkemin kaderini Batı’nın demokrasi ve özgürlük söylemi yolunda tayin ettim. Gürcüler saldırı altındayken şu soruyu sormak zorundayız: Batı bizimle birlikte değilse, kim bizimle? Eğer hat şimdi çizilmezse ne zaman çizilecek? Gürcistan’ın Moskova’nın hayal ettiği yeni bir dünya düzeninin ilk kurbanı olmasına izin veremeyiz.

Yazan: Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili
Çeviri: Radikal gazetesi