‘Yandaş medya’nın her dönemde iktidar desteğiyle varlığını sürdürdüğünü söyleyen gazeteci Rıdvan Akar, “12 Eylül askerî cuntasının ‘şu haber şöyle girecek veya bu habere değinmeyeceksiniz’ şeklindeki tamimleriyle bu dönemdeki muamele arasında fark olmadığı kanaatindeyim” dedi.
Gazeteci Rıdvan Akar, gündemdeki tartışmalı konuları Cihan Medya Haber Dergisi’ne değerlendirdi.
Türkiye’ye artık iyice yerleşen ‘yandaş medya’ kavramıyla ilgili, “Yandaşlık bu döneme özgü değil” diyen Akar, “Hemen hemen Türkiye’de Bab-ı Âli dediğimiz o kavramın oluşmasından itibaren her zaman iktidarlardan beslenen ya da iktidarın dolaylı kaynaklarından beslenen ve onlarla yakın ilişkiler kuran ya da onların siyasi çizgilerini yayın politikasına dönüştürmüş olan medya var oldu” görüşünü dile getirdi.
Akar’ın ‘yandaş medya’ yaklaşımı şöyle: “Erbakan ötekileştirdiklerine ‘bir kısım medya’ derdi. Yani kendisini destekleyenlere değil. Hakikaten o dönemlerde medya, iktidarları biçimlendiren, yönlendiren hatta kimi zaman hangi lideri seçeceklerine bile karar veren bir güç vehmederdi kendisinde. Müdahale biçimlerinin hangisinin daha meşru olduğu konusunda herhangi bir yarıştırma yapamayız diye düşünüyorum. Yani 12 Eylül askerî cuntasının subaylar aracılığı ile yolladığı tamimler, ‘şu haber şöyle girecek veya bu habere değinmeyeceksiniz’ şeklinde tamimlerle bu dönemde en yetkililerin medyaya yaptıkları muamele arasında çok büyük fark olmadığı kanaatindeyim.”
Güven bunalımı bugünün sorunu değil
Medyaya güvenin giderek azaldığını ifade eden Akar, “Türkiye’de medyaya yönelik güven bunalımı bugünün sorunu değil. 1991’de TÜSİAD tarafından toplumsal güvenle ilgili bir araştırmada medyaya güven siyasetçilerle birlikte yüzde 41’lik oranla en düşük sektörlerden biri çıkmıştı. Yakın bir tarihte yapılan araştırmalarda bunun yüzde 29’lara indiği gözüküyor. Anlaşılan o ki; toplumun medyaya olan inancı ve güveni her geçen yıl aşınıyor ve azalıyor” şeklinde konuştu. “Bunu durdurmak sadece bir gazetecinin tek başına ya da bir yayın kuruluşunun kolektif olarak gerçekleştirebileceği bir şey değil” diyen Akar, şöyle konuştu: “Bir sektörden söz ediyoruz. O sektörün farklı değişkenleri var. Televizyonları, gazeteleri, internet siteleri, radyoları var. İçinde bulunduğumuz açmaz ve çıkmaz gazetecilerin inandırıcılığının çok azaldığı bir dönem, bu da gerek siyasetle gerekse ekonomik çıkarlarla kurulan ilişkilerden kaynaklanıyor. Bunu önlemenin yolu meslekî ontolojinin yaratılması ama daha önemlisi bu ontolojinin meslek örgütleri aracılığı ile titizlikle takip edilerek farklı davrananları da meslek dışına getirmekle mümkün. Söylediğim şey bir ütopya!”