Renault’nun Clio IV modelinin Bursa’da üretilme olasılığının ortaya çıkması Fransız politikacıları ve sendikacılarını ayaklandırdı. Fransızlar “Vatandaşların vergileriyle ayakta tutulan otomotiv üretiminin ağırlığının başka ülkeye kayması kabul edilemez” diyor.
Ekonomi ağırlıklı Fransız gazetesi “La Tribune”ün, Renault’nun, dördüncü nesil Clio modelini 2011’den itibaren sadece Bursa’da üreteceğini yazması, Fransa’yı ayağa kaldırdı. Renault’nun Fransa’daki sözcüsü haberi şimdilik doğrulamasa da, hükümet kanadından “Böyle bir durum kabul edilemez” tepkisi geldi.
La Tribune’ün haberinde, Renault’nun bir sonraki nesil Clio modelinin üretimini maliyet nedenleriyle tamamen Oyak-Renault’nun Bursa’daki fabrikasına kaydıracağı öne sürüldü. Haberde, Renault’nun Paris’in kuzeybatısında Flins tesislerindeki Clio üretimini sonlandıracağına dikkat çekilirken, “Renault, ağırlıklı olarak Batı Avrupa pazarı için üreteceği yeni Clio IV’ü, rekabet yönünden en elverişli merkezlerinden biri olan Bursa’ya taşımaya hazırlanıyor” denildi.
‘Ciddi işsizlik sorunu doğurur’
Haberde Flins fabrikasında elektrikli araç üretimine ağırlık verileceği kaydedilirken, Clio üretiminin tamamen Türkiye’ye taşınmasının istihdam açısından Fransa’da ciddi boşluk yaratabileceğine işaret edildi. 2009’un ilk yarısında Flins fabrikalarında 64 bin 700 adet Clio III üretildiği belirtiliyor.
Renault’nun daha önce de popüler küçük otomobili Twingo’nun üretimini Flins’ten alarak Slovenya’ya aktardığı hatırlatılan haberde, elektrikli “Zoe” modelinin üretime alınacağı bildirildi. Gazete, bu modelin Flins’in kapasitesini tamamen doldurmaması halinde, Clio IV’ün üretiminin bir kısmının geçici olarak yeniden buraya alınabileceğine de dikkat çekti.
Fransa’daki Renault sözcüsü, haberleri doğrulamazken, “Clio modellerinin üretimi şu an Flins ve Bursa’da yapılmakta. Yeni nesil Clio piyasaya çıkacağı zaman da aynı formül uygulanmaya devam edecek” dedi.
Türk tarafı: Görüşme sürüyor
Renault’nun maliyetleri azaltmak için yeni nesil Clio modelinin üretim merkezi olarak sadece Bursa’yı seçtiği yönündeki haberi değerlendiren OYAK Otomotiv ve Çimento Grubu Başkanı Celal Çağlar, görüşmelerin halen devam ettiğini söyledi. Çağlar, Reuters ajansına verdiği yanıtta, “Bunlar stratejik konular, görüşmeler devam ediyor” diye konuştu.
Oyak Renault yetkilileri de, ortada alınmış kesin bir karar bulunmadığını tekrarlarken, “Genelde Renault, bundan iki yıl sonra piyasaya çıkacak bir aracın nerede üretileceğine ilişkin bugünden bir karar açıklamaz” ifadesini kullandı. Güncel Clio’nun şu an popüler Renault modelleri arasında bulunduğu söyleyen yetkililer, 360 bin adetlik fabrika kapasitesinin de mevcut modellerle dolu olduğunu vurguladılar. Clio IV’ün, yılda 240 bin adet üretileceği yolunda tahminler yapılıyor.
İspanyollar da Bursa’ya tepkili
İspanya’nın yüksek tirajlı gazetelerinden “El Mundo” da, yaklaşık iki ay önce Renault’nun Türkiye’deki fabrikasının İspanyollar için aşılması gereken önemli rakip olduğunu yazmıştı.
El Mundo, Bursa’daki fabrikayla İspanya’nın Palencia, Valladolid ve Sevilla kentlerindeki Renault fabrikalarının benzer araçlar ürettiğini, ancak Türkiye’de işçi ücretlerinin İspanya’dakilere oranla yüzde 30 daha az ve lojistik masraflarının daha uygun olduğunu savunmuştu.
Sarkozy’nin partisinin sözcüsü: Engelleriz!
Fransız gazetesinde çıkan haber, iktidardaki sağcı UMP partisi tarafından da sert bir dille eleştirildi.
Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’nin Partisi UMP’nin Sözcüsü Frederic Lefebvre, üretimin tamamen Türkiye’ye kaydırılmasının kendileri için “kabul edilemez” olduğunu savunurken, bunun engellenebileceğini ima etti. Krizde hükümetin otomotiv üreticilerine yönelik desteklerin, üretimi ve istihdamı Fransa içinde korumaları şartıyla verildiğini hatırlatan Lefebvre, “Otomotiv endüstrisi ülkemiz içinde korunmalı. Çünkü güçlü bir devlet desteği verilmekte” ifadesini kullandı.
‘Fransız halkının vergileri’
Renault bünyesindeki en güçlü sendikal kuruluş olan ve Komünist Partiye yakınlığıyla bilinen Genel İsçi Konfederasyonu’nun (CGT) otomobil işkolundaki şubesi, yaptığı açıklamada, “Bursa’daki Renault fabrikasının halen tam kapasiteyle çalıştığını ve Clio IV’e ev sahipliği yapmasının imkânsız olduğunu” savundu.
Sendika, açıklamasında devleti duruma müdahale etmeye çağırarak “Clio üretiminin Fransa sınırları dışına taşınacağı doğrulanırsa, hükümetin buna seyirci kalması mümkün olamaz. Zira Fransız otomobil üreticilerinin istihdamı korumak için devletten aldıkları destekler, halkın vergilerinden sağlanan kaynaklarla verilmişti” dedi. CGT, şirketin, bu konuyu üretimin Fransa’da kalması için devletten ek destek almak amacıyla kullanmış olabileceğini de iddia etti.
Bursa, Renault’nun kalite referansı
Yıllık 360 bin kapasiteye sahip Oyak Renault’nun Bursa tesisleri, Renault dünyası içinde kalite açısından referans alınıyor. Halen Fluence, Symbol, Clio HB ve bu modelin station versiyonu olan Grand Tour modellerinin üretimini yapan Oyak Renault Bursa fabrikaları, Fluence’ın elektrikli versiyonunun üretimini de gerçekleştirecek. Halen sadece İspanya’da üretimi süren yeni Megane HB modelinin üretiminin bir bölümü de Bursa’ya kaydırıldı. Bu modelin üretimi 2010 yılı içinde başlayacak.
Renault’nun tüm dünyadaki tesisleri arasında ayrıcalıklı bir yere sahip olan ve kalite konusunda “referans” olarak gösterilen Bursa tesileri, aynı zamanda yurt dışındaki pek çok fabrikanın personeli tarafından her yıl ziyaret ediliyor. Motar üretimi de yapan Oyak Renault, 2006 yılında üretimine başladığı Clio’nun 500 binincisini bantlardan indirmişti.
1991’de piyasaya çıkan Renault’nun küçük sınıftaki temsilcisi Clio, bugüne kadar markanın ve Avrupa’nın en çok satan modelleri arasında yer almaya devam ediyor. 3. nesil Clio, 2006’da “Yılın Otomobili” seçilmişti.
Fransa ekonomik milliyetçi olarak tanınıyor
Fransa, sembol markalarını ve stratejik sektörlerini korumaya büyük önem veriyor. Fransız hükümeti ve toplumu ünlü markalarının yabancılara satılmasına ve enerji gibi stratejik sektörlerin yabancıların eline geçme olasılığına karşı her zaman büyük tepki gösteriyor. Bu tutum ‘ekonomik milliyetçilik’ olarak da adlandırılıyor.
2005 yılı ortalarında ABD’li Pepsi’nin Fransız Danone’yi satın almaya hazırlandığı söylentileri üzerine harekete geçen Fransız hükümeti ‘stratejik’ kabul ettiği firmaları korunmak için bir kanun çıkardı.
‘Danone Kanunu’ olarak bilinen yasa, şirket yöneticilerine satın alma girişimlerine karşı hissedarlara danışmadan karar hakkı tanıyor.
2006 yılında ise devlet şirketi Gaz de France, yine bir Fransız enerji firması olan Suez’i İtalyan Enel almasın diye apar topar satın almak için harekete geçmişti. 2008 yılında Suez’i alan Gaz de France’ın bu girişiminin enerji güvenliğini yabancılara kaptırmamak isteğinden kaynaklandığı belirtilmişti.
Yine 2006 yılında Hintli Mittal Arcelor’u almak için harekete geçince de Fransız hükümeti büyük tepki göstermişti. Tepkinin büyüklüğü üzerine İngiliz, ABD ve Hint kamuoyu çifte standart ve ekonomik milliyetçilik uyguladığı gerekçesiyle Fransa’ya sert çıkmıştı. Fransa, Arcelor’da hissesi bulunmasa da 30 bin Fransız’ın çelik devinde çalışmasını konuya olan ilgisine gerekçe göstermişti.