Gündem
BBC Türkçe

Referandum yolunda MHP

16 Nisan'da yapılacak referanduma bir aydan az süre kaldı. MHP tabanının tavrı, sonuçlara önemli oranda etki edecek görünüyor. BBC Türkçe'den Selin Girit, MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ile parti yönetimine bayrak açan Meral Akşener ve Sinan Oğan'la re

21 Mart 2017 10:50

16 Nisan'da yapılacak referanduma bir aydan az süre kaldı. Saflar keskinleşiyor. Gözler kararsız seçmenin üzerinde.

Kararsızlar açısından bakılınca, MHP tabanının tavrı da önemli görünüyor. Referandumun sonucunu bu kitle tayin edebilir.

MHP'de genel başkanlık için ismi geçen, aylarca seçimli kurultay toplamaya çalışan, Eylül 2016'da partiden ihraç edilen ve şimdi referandumdan 'Hayır' sonucu çıkması için kampanya faaliyetleri yürüten muhalif isimlerden Meral Akşener'le BBC Türkçe özel mülakatı için evinde buluşuyoruz.

Gündemde hâlâ yoğun şekilde Hollanda-Türkiye krizi var. Akşener, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Rotterdam'da gördüğü muamelenin kabul edilemez olduğunu söylüyor ve bu krizde 'devletinin yanında' durduğunun altını çiziyor.

Ancak bu krizin büyük oranda milliyetçi kararsız seçmeni etkilemek amacıyla karşılıklı olarak tırmandırıldığını da savunuyor:

"Hollanda'nın seçimi, Türkiye'nin referandum gerilimi... Bu krizin iki taraf için de bir kayıkçı kavgası olduğuna dair bir algı var. Özellikle de milliyetçi tabanda.

"Taksim'de cami yapmaya kalkışıldı. Beklendi ki seçmen ayaklansın. 'Hay hay, buyurun yapın' denildi. Temelinin atıldığını duydunuz mu? Orduda başörtüsü serbest bırakıldı. Beklendi ki seçmen ayağa kalksın. Onda da bir şey olmadı.

"Türkiye'de buna benzer gerilim hatlarını germek için uğraşıldı, ama taraftar bulunamadı. Sonra önce Almanya, ardından da Hollanda'da bir gerilim söz konusu oldu."

AKP'nin İzmir milletvekili Hüseyin Kocabıyık, bu iki ülkeyle yaşanan sorunların 'Evet' oylarını olumlu etkilediğini savunmuş, "Almanya'ya Hollanda'ya hep kızmayalım. Belki azıcık teşekkür de etmeliyiz. 'Evet' oylarına en az iki puan katkı yaptılar" demişti.

Akşener ise böyle bir kayma olmayacağı kanaatinde:

"Her kabadayılığın sonucunda, her gerilimin sonucunda Türk devleti kepaze oluyor, Türk milleti rencide oluyor. Dış politika aklınıza gelen her bir sözün söylendiği alan değildir. Dış politika iç politikanın öznesi katiyetle yapılamaz.

"Dış politikayı bu manada iç politikanın malzemesi haline getirirseniz ülkemiz her manada kaybediyor. Vatandaş bunu gördü, Türk milleti bunu gördü. İddia ediyorum bu gerilimlerin 'Evet'e bir puan kazandırdığını zannetmiyorum. Göreceksiniz tam tersine 'Hayır'a kaymalar olacaktır."

Referandumun kapısını açan da zaten bizzat MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ydi.

Bahçeli, 11 Ekim 2016'da TBMM'deki MHP grup toplantısında şöyle diyordu:

"AKP, hazırda tuttuğu veya üzerinde çalıştığı bir anayasa hazırlığı varsa, mutabık kalınan daha önceki maddeleri de ihtiva etmek kaydıyla TBMM'ye getirmelidir. (…) Bu anayasa değişiklik teklifi TBMM Genel Kurulunda ya 367 sınırını aşarak kanunlaşacaktır ya da 330 eşiğinin üstünde kalarak referandum yoluyla milletin kararına sunulacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin vereceği her karara saygılı ve bağlıdır."

Başbakan Binali Yıldırım, Bahçeli'nin bu sözlerini 'cesaret verici' olarak niteleyip teşekkür etti. "Biz Bahçeli'nin çağrısını aynen kabul ediyoruz. Kısa sürede yeni anayasa çalışmamızı Meclis'e getireceğiz," diye konuştu.

TBMM Genel Kurulu'nda kavgalı gürültülü geçen anayasa değişiklik görüşmelerinin sonucunda, MHP yönetiminin ve milletvekillerinin çoğunun AKP'ye verdiği destek sayesinde 18 maddelik anayasa değişikliği teklifi 339 oyla Meclis'te kabul edildi. Referandum süreci böylece başlamış oldu.

MHP'den ihraç edilen muhalif isimlerden Sinan Oğan, partinin referandumda kilit bir konuma geldiğini söylüyor.

Oğan, "Genel Merkez'in ne dediği çok önemli değil burada. MHP'nin tabanı, ülkücü irade 'Evet' derse referandumun sonucu evet olacak. Ülkücü taban 'Hayır' derse referandumun sonucu hayır olacak. Bu kadar net," diyor.

MHP tabanının ne diyeceği sadece referandum sonucunu değil, muhtemelen referandum sonrası MHP'yi ve Türkiye'deki siyasal iklimi de tayin etme açısından belirleyici olabilir.

MHP tabanının tercihinin ne yönde olacağına dair ise çelişkili açıklamalar söz konusu.

Muhaliflere göre, tabanda yüzde 80'in üzerinde 'Hayır' eğilimi söz konusu. 1980 sonrasında Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapan 10 isim de geçtiğimiz günlerde referandumda 'Hayır' diyeceklerini açıkladı.

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçayise parti tabanında 'Hayır' diyeceklerin çok küçük bir azınlık olduğunu savunuyor.

Akçay, "Bizim öngörümüz 16 Nisan'da kesinlikle 'Evet' çıkacağı yönünde. Somut veriler bilgiler var. 21 Ekim 2007'de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi oylamasında yüzde 69 'Evet' çıktı. Bu yeni anayasa değişikliği de onun bir uzantısı ve devamıdır, tamamlayıcısıdır. Halkımız bu tercihi inanıyorum ki devam ettirecektir ve 'Evet' diyecektir," diye konuşuyor.

Erkan Akçay, sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Davul başkasının elinde tokmak başkasının elinde. Fiili durum budur. Erdoğan 'Beni halk seçti, anayasadaki tüm yetkilerimi sonuna kadar kullanacağım,' dedi. Hükümeti de halk seçti. İki başlı yönetimi bu anayasa değişikliğiyle ortadan kaldırıyoruz.

"Büyük bir iddiada bulunuyoruz. 16 Nisan'da 'Evet' ile birlikte bu değişiklik kabul edilip uygulanmaya başlanırsa, 10-15 yıl sonra bu modelin başarısını gören Avrupa ülkeleri dahi bu modele geçmek isteyeceklerdir iddiasındayız."

MHP'den ihraç edilen muhalif isimlerden Meral Akşener'e göre, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin neden tutum değiştirdiğinin ve referandum kapısının açtığının net bir açıklaması yok.

Akşener, "Benim kişisel kanaatim Sayın Bahçeli'nin şahsi bekasının, koltuğunun bekasının tehlikede olduğudur. Onun için de başkanlık sistemi tartışmasıyla zaman kazanmaya çalıştığını düşünüyorum," diyor.

Sinan Oğan da partinin seçim beyannamesinde dahi başkanlık sistemine geçişe karşı çıkıldığını, Bahçeli'nin neden karar değiştirdiğinin gerek kendileri için gerekse parti tabanındaki muhalifler için bir muamma olduğunu söylüyor.

Oğan, "Eğer Sayın Bahçeli bir sabah uyanıp hiç kimseye danışmadan başkanlık sisteminin kapısını açacak sözleri sarf etmemiş olsaydı bugün Türkiye'nin gündemi referandum olmayacaktı. Türkiye'nin gündemine referandumu sokan Sayın Devlet Bahçeli'dir," diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Tek adam rejimine 'Hayır' diyoruz. Parlamenter sistemin devamı için 'Hayır' diyoruz. İki partili sistemde kendi partimizin yok olmaması için 'Hayır' diyoruz."

Meral Akşener de neden 'Hayır' dediği sorusuna şu yanıtı veriyor:

"Hep Sayın Erdoğan üzerinden konuşuluyor. Varsayalım ben cumhurbaşkanı seçildim. Sabah il başkanlarımızla toplantı yapacağım, öğleden sonra rektör tayin edeceğim, HSYK üyesi, bakan, genel müdür tayin edeceğim, Anayasa Mahkemesi üyelerini, yargıçları, savcıları tayin edeceğim. Böyle bir şey olabilir mi? 1947'de terk ettik biz bunu. Çağdışı! Ucube!

"Parlamenter sistemin bir kontrol denge sistemi mevcuttur. Burada öyle bir şey yok. Çıldırır o kişi. Ben olsam çıldırırım. Siz olsanız çıldırırsınız. İnsan üstü bir tanrısal varlık haline getirirler, siz de buna inanırsınız."

Referandumda aslında bir anlamda MHP tabanı Genel Başkan Bahçeli ve kadrosunu da oyluyor olacak.

Sonucun 'Evet' çıkması halinde Bahçeli, parti liderliğinde elini güçlendirecek. 'Hayır' sonucu ise muhaliflerin sesinin daha da gür çıkması anlamına gelebilir.

Ancak mevcut koşullarda MHP'de açıkça 'Hayır' demek kolay değil...

Muhalif isimlerden Sinan Oğan, kürsüde konuşma yaptığı sırada "Hareketin lideri Devlet Bahçeli" diyen biri tarafından saldırıya uğradı.

Ümit Özdağ'ın katıldığı bir etkinlik yine aynı sloganı atan yüzü aşkın kişi tarafından protesto edildi.

Meral Akşener'in Mersin mitingi de protestolara sahne oldu.

MHP lideri Devlet Bahçeli, Sinan Oğan'a yönelik saldırının ardından "Ülkücü işini yarım bırakmaz" demiş, Twitter hesabından "Uyarıyorum, sabırları zorlamanın sonu iyi değildir," ifadelerini kullanmıştı.

Sinan Oğan, hal böyleyken kendilerini tehdit altında hissettiklerini söylüyor:

"Her türlü baskı altındayız Türkiye'de. Bir taraftan bir kesimin fiziki baskısı altındayız. Diğer taraftan da iktidarın bize her türlü salon vermeme, bizi konuşturmama baskısı altındayız. Televizyonlardan bize hakaretler edildiğinde dahi söz hakkı kullandırmıyorlar bize. Dolayısıyla baskı sadece fiziki şiddet değil."

Muhalif isimlerden Meral Akşener de bu görüşleri paylaşıyor. Zaten kendisiyle mülakatımızın başlamasının az öncesinde eşi yeni aldıkları bir haberi iletiyor: "Valilik Niğde'deki toplantımızı iptal etmiş."

Meral Akşener, 'Hayır' cephesinde oldukları için karşı karşıya oldukları durumu şöyle özetliyor:

"Bizatihi Sayın Cumhurbaşkanı'nın ağzından, Sayın Başbakan'ın ağzından referandumda hayır tercihinde bulunacak insanların terörist, hain, FETÖ terör örgütü mensubu, PKK'lı gibi akla hayale sığmayacak isnat ve iftiralar, baskılarla karşılaşması söz konusu.

"Biraz evvel bir telefon geldi, gördünüz. Niğde'de 21 Mart Salı günü benim programımın bizatihi Vali tarafından yasaklandığını söyledi arkadaşlarımız. Siz de buna şahit oldunuz. Yalova'da programım iptal edildi, sonra yapıldı. Çanakkale'ye gittim, konuşmamam için elektrikler kesildi.

"Devlet gücünün sert bir yumruk gibi tepemize indiği bir süreç bu. Demokrasinin asgari şartları ortadan kalkmış durumda. Çünkü korkuyorlar. Çok bağladılar kendilerini. Referandum bir halk oylaması olmaktan çıktı, sanki iktidar partisinin ve Sayın Cumhurbaşkanı için yolun sonuymuş gibi bir hal aldı."

Meral Akşener, ertesi gün yaptığı açıklamada yasağa rağmen Niğde'ye gideceğini belirtmiş ve "Dükkan gezmeye mani olabilecek mi? Kapı zili çalmaya mani olunabilir mi? Niğde'de oturup bir kahvede kahve içmeye, çay içmeye mani olunabilir mi? Hayır," diye konuşmuştu.

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ise gerek Akşener, gerek Oğan, gerekse diğer isimleri "MHP'li muhalif değil de MHP'ye muhalif" olarak tanımlamak gerektiğini söylüyor.

Akçay, "Bu arkadaşların bizim tabanımızla bir alakası kalmamıştır. Bunların derdi anayasa, memleket meselesi falan değil. Bunların derdi MHP'de genel başkan olmak veya kendilerince MHP yönetimini değiştirmek. Bu gayretlere artık tabanımız itibar etmiyor. 15 Temmuz'dan sonra çok şeyler değişti," diye konuşuyor.

Akçay, muhaliflerin neden olağanüstü kurultay için MHP Genel Merkezi'nin belirlediği 18 Mart 2018 tarihinde değil de darbe girişimi öncesi bir tarihte ısrar ettiğini sorgulamak gerektiğine de işaret ediyor.

MHP'de Meral Akşener'in muhalif bir isim olarak öne çıkmasının ardından kendisinin Fethullah Gülen cemaatine yakın olduğu iddiaları ortaya atılmıştı.

Akşener, BBC Türkçe'ye verdiği özel mülakatta, İçişleri Bakanı olduğu dönemde bugün MHP Genel Başkan Yardımcısı, dönemin DYP İl Başkanı olan Celal Adan tarafından İstanbul Valisi, Emniyet Müdürü'nün de bulunduğu bir tanıştırma faslıyla Fethullah Gülen'le görüştüğünü, onun dışında kendisiyle hiçbir iletişimi olmadığını belirtiyor. Akşener sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Gülen cemaatiyle hiçbir ilişkim yok. Türkiye'deki dini gruplar, tarikatlar ve cemaatler asla bir kadınla el sıkışmazlar. Çünkü inançlarına göre kadından imam olmaz. Kadından imam olmadığı için devlet başkanı da olmaz.

"Benim ailemden beşinci kuşağa kadar baktım. FETO'culuk başta olmak üzere hiçbir gruba dahil olmuş, irtibatta bulunan, görevden alınmış, hapse girmiş, işinden gitmiş, açığa alınmış bir kişi yok. Bunu söyleyebilen başka bir politikacı da yok.

"15 Temmuz gecesi saat 23:30'dan itibaren bir el beni bu darbenin başbakanı ilan etti. Onun peşindeyim hala. O el kimi örtmek için benim ismimi kullandı? Onu henüz bulabilmiş değilim.

"Ama Sayın Bahçeli'nin Cumhurbaşkanı'ndan hiç değilse 15 gün şu hanımı gözaltına alın dediğini, bizatihi Ak Parti yöneticileri üzerinden duyumunu aldım.

"İddialı bir şey söyleyeyim. Siyasette bu gruplarla hep merhabalaşılır. Ama merhabası en minimum düzeyde olan kişi benim. Bir taraftan da cinsiyetimden kaynaklanan bir durum bu."

MHP tabanı Bahçeli ve kadrosunu dinleyip 'Evet' mi diyecek? Bahçeli, referandumdan güçlenerek mi çıkacak?

Partinin Grup Başkanvekili Erkan Akçay'a göre sonuç net: "Referandumdan sonra MHP kesinlikle TBMM'de ve büyük ihtimalle de hükümette olacak. Liderimiz görevinin başındadır ve devam edecek. 18 Mart'taki kongremizde de inşallah liderliğini devam ettirecek."

Ancak taban Bahçeli'nin aksine oy kullanır ve 'Hayır' oylarında bir patlama görülürse MHP'de liderlik değişimi kaçınılmaz olabilir.

Bu noktada görüştüğümüz Meral Akşener de Sinan Oğan da MHP liderliğine aday olduklarını söylüyorlar.

Peki ya hukuken seçimli kurultaya gidilemezse? Merkez sağda yeni bir partinin kurulması söz konusu olabilir mi?

Her iki isim de bunu ihtimal dışı bırakmıyor. Akşener, yola beraber çıktığı arkadaşlarını kesinlikle yarı yolda bırakmayacağını söylüyor.

Öte yandan ya referandum sonucu 'Evet' olursa? Meral Akşener o zaman 2019 cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı aday olmayı düşünür mü?

Akşener, şu anda bu ihtimali değerlendirmek istemediğini söylüyor:

"Önemli olan 'Hayır'ı çıkarmaktır. Ben bu masanın üzerine her şeyimi koydum. Ben hayırcıyım. Bana neye mal olursa olsun ben 'Hayır' için çalışıyorum. Benim için 'Evet' üzerinde yorum yapılabilir bir sonuç değil şu anda.

"Ajandamda ne bir parti kurmak var ne de MHP genel başkanlığı için taş döşemek. Benim ajandamın tümü ve her şeyim şurada, tamamı 'Hayır' için."

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir