Gündem

Rapor ‘yeni soruşturma’ diyor

Teftiş Kurulu Dink raporunu yazdı, faturayı kesti. McDonald’s olayı çözülseydi Dink cinayeti önlenirdi. Rapor soruşturmanın yenilenmesi ve sorumluların yargılanması talebini gün

13 Kasım 2008 02:00

Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun Dink raporunda polis ve jandarma arasında koordinasyonsuzluğa ve görevlilerin açık ihmaline yer verilmesi, idari soruşturmanın yenilenmesi ve sorumluların yargılanması talebini gündeme getirdi.

Meclis’te Hrant Dink cinayetini araştırmak üzere kurulan alt komisyon başkanı Mehmet Ocaktan hem kendi komisyon raporlarının, hem de Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu’nun devlet görevlilerinin ağır ihmalini ortaya koyduğunu söyledi. Ocaktan “Bundan sonraki süreç artık yargının görevi. Ama idari anlamda bundan sonra yapılacak soruşturmalar, adli anlamda da sürecin önünü açacaktır” dedi.

İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın da son raporun Dink cinayetinde ihmali bulunan devlet görevlileri hakkında ayrı bir soruşturmayı gerektirdiğini belirterek “Rapordaki istihbarat zafiyetinde kimlerin sorumluluğu varsa; yargılaması yapılacak ve haklarında idari soruşturma yapılacak kişiler de bunlardır” dedi.

Meclis’te Hrant Dink cinayetini araştırmak üzere kurulan alt komisyon başkanı Mehmet Ocaktan NTV’nin Haber Merkezi programında Oğuz Haksever’in Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun Dink raporuyla ilgili sorularını yanıtladı.

Ocaktan şunları söyledi:

“Bizim raporumuzda olmayıp da burada olan Yasin Hayal’in farklı bir telefondan yurtdışında değişik telefon numaralarıyla konuşmuş olması. Bizimki idari anlamda bir araştırma olduğu için daha çok görevlilerle ilgili bir inceleme yapmıştık. Ne Samast’la ne de Yasin Hayal’le ilgili bir şey yapmadık. Bizim başından beri böyle bir çalışmamız yoktu ama kurulun çalışması bu bakımdan ilginç. Koordinasyonsuzluk bizim de en önemli tespitlerimizden biriydi. O bakımdan onlarda da aynı tespit var.

Koordinasyonsuzluk ortada

Bu önemli çünkü jandarma ile emniyet istihbaratı arasında bir koordinasyonsuzluğun olduğu açık ve net bir şekilde ortada. Oysa illerdeki valinin denetiminde yapılan il koordinasyon toplantılarında bunların konuşuluyor olması lazım. Ama anlaşılan o ki; bütün bu toplantılarda çok sağlıklı bir şekilde yapılmamış ve belli bilgiler paylaşılmamış. Bunu açıkça görüyoruz. Bu her iki raporun da ortak bir tespitidir.

Mc Donald’s bombalaması açığa çıksaydı

Bizden önce İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin raporları vardı. Bu raporlar da aşağı yukarı bu doğrultudaydı zaten. Yani onlar da emniyette ve jandarmadaki bir takım ihmalleri ve kusurları ortaya koymuştu. Hem Başbakanlık Teftiş Kurulunun raporu hem de İçişleri Bakanlığı’nın raporuyla aslında örtüşen tespitlerdir. Tabii bizim bir yaptırım gücümüz yok. Sonuç itibariyle biz çalışmaları yapıyoruz ve İnsan Hakları Komisyonu’nda bunu tartışıp karar bağlıyoruz. Ama her üç çalışmada da ortaya çıkan gerçek şu. Eğer Yasin Hayal’in Mc Donald’s bombalaması üzerine gidilebilseymiş bugün belki de böyle bir cinayetle karşılaşmayacaktık. Bu ihmallerin var olması böyle bir sonucu da doğurmuştur.

Bize engelleme olmadı

Komisyonda herhangi bir sorunla karşılaştınız mı?


Hayır. Bizim belki de en rahat söyleyebileceğimiz şey bu çalışmalar süresince hem emniyette hem de jandarmada yeterince bir çalışma sürecini gerçekleştirdik ve bu anlamda da bir engelle karşılaşmadık. Ama tabii sadece jandarma çerçevesinde baktığımızda jandarmanın başta biraz pek de isteyerek gelmediğini söyleyebiliriz. Ama sonuç itibariyle Ali Öz komisyonumuza geldi. Bu konuda konuşmak istemediğini söyledi. Sadece parlamentoya saygısından dolayı geldiğini ama bilgiyi ancak mahkemede ifade verdikten sonra verebileceğini söylemişti. Ama açıkçası herhangi bir engellemeyle karşılaşmadık.

Sorumluluğun ötesinde, insan olan koruma verir

Kurumlararası irtibat sorunundan bahsettiniz sizce bir zihniyet sorunu yok mu?


Tabii çok utanç verici bir şeydi. Bizim incelememiz kapsamında değildi ama o dönem de yazdığım yazılarda da bu tabi mesela en önemli araştırma safhasında gördüğümüz bir şey vardı. Mesela koruma talebinde bulunmuyor Dink ve ailesi. Bizim yaptığımız bütün görüşmelerde ‘Koruma istemedi, dolayısıyla koruma vermedik’ denildi. Ama mesela 301 davalarının konuşulduğu, davaların sürdüğü sürece baktığınızda Türkiye için çok da hoş olmayan görüntüler vardı; tehditler vardı. Şimdi bütün bunları gören bir göz, yani bir istihbaratçı olmak, bir yetkili olmak, sorumlu olmanın ötesinde, insan gözüyle baktığınızda buradan bir koruma verilir diye düşünüyorsunuz.

Nitekim Orhan Pamuk’la ilgili olayda yine Orhan Pamuk da koruma istememesine rağmen devlet koruma verdi. Çünkü olayı görmüştü. Yani bu cinayetten sonra artık istese de istemese de vermek zorundaydı. Şimdi bu hassasiyetler Dink olayında da aynı şekilde olmalıydı. Çünkü Yasin Hayal hakkında Trabzon Emniyeti bir takım bilgiler veriyor İstanbul’a. Diyor ki; bu Ermenilere karşı büyük öfke duyuyor ve ses getirici bir eylem yapacak.

Devlette bir takım refleksler işlemiyor

Tüm bunlar gösteriyor ki aslında bir tehdit var. Buna baktığınızda artık bir koruma verilir. Ama demek ki devlette bir takım refleksler aynı şekilde işlemiyor sonuç olarak onu görüyoruz. Bu süreçlerin bu kadar uzaması, adaletin yerini bulması anlamında toplum zihninde soruları ortaya çıkartıyor. O bakımdan aslolan tabii ki sürecin hızla işleyip adaletin yerine gelmesidir. Ama Türkiye’de maalesef bu süreçler bu kadar düşündüğümüz gibi olmuyor. O bakımdan belki bu raporların olması o anlamda iyi. Bundan sonraki süreç artık yargının görevi. Ama idari anlamda bundan sonra yapılacak soruşturmalar, adli anlamda hukuk anlamında da sürecin önünü açacaktır.

İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın

İhmal konusu bir an önce soruşturulmalı


İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın da Başbakanlık Teftiş Kurulu’nin Dink raporunun, olayda polis ve jandarmadaki görevlilerin ihmali konusunun artık hızla soruşturulması gerektiği gerçeğini bir kez daha gösterdiğini belirtti.

Muammer Aydın şöyle konuştu:

“Yargılama faaliyeti devam ediyor. Yargılama açısından bunun çok da hukuki sonucu olacağını zannetmiyorum. Ancak hukuki sonuç belki şuradan çıkabilir. Türkiye’de bazı şeylerin ‘mış gibi’ yapılmış olmasından kaynaklanan sıkıntılar var. Yani bazı bilgiler önceden gelmiş, istihbaratlar gelmiş, bu rapordan anlaşılan bu. Artık netleşti. Gözüken o ki daha evveliyatından bu suikastın düzenleneceği bilgisi emniyete gelmiş. Emniyet bu bilgiyi jandarmayla paylaşmamış, görüş alışverişinde bulunmamışlar. Zaten Sayın Ocaktan’ın açıklamalarından da anladığımız kadarıyla bu konuda yapılan soruşturma sadece bir idari soruşturma.

Artık sorumlular hakkında işlem yapılmalı

‘Bu olayın olmasında görevi ihmali olan insanlar var mıdır yok mudur?’ sorusunun ayrı bir soruşturma konusu olacağını düşünüyorum. Bu bilgileri alan istihbarat birimlerinin bunları birbiriyle paylaşmaması ve zamanında gerekli önlemlerin alınmaması ve hatta en önemlisi de madem ki böyle bir bilgi geldi, gerekli korumanın verilmesi gerekiyordu diye düşünüyorum. Bunun yapılmamış olması ki rapor bize bunu söylüyor. Artık ilgililer hakkında işlem yapılması gerekiyor.

Yargılamayla ilgili bir kovuşturma açılabilir

İdari soruşturma yapılacaktır rapor üzerine. İdari soruşturma ayrı bir neticeye varır. Ama onun dışında da eğer işin içinde ihmalleri olan kişiler varsa onlar hakkında da yargılamayla ilgili bir kovuşturma açılabilir. İdari soruşturma sonucunda yasal anlamda işlem yapılmasına gerek olduğu kararı çıkarsa, (idari soruşturma ayrı devam ederken) yargıya da suç duyurusunda bulunup bir soruşturma başlatılacak. O soruşturma sonucunda kovuşturmaya gerek olduğu kararı verilirse iddianame tanzim edilerek bu kişilerle ilgili olarak dava açılabilir.

Raporda bahsi geçen Trabzon İl Jandarma Alay Komutanlığı’na bildirildiği ve bunun hem emniyetçe hem jandarmaca bilindiği halde birbirleriyle paylaşılmadığı görünüyor. Koordinasyon sağlansaydı belki daha önceden alınacak tedbirler olabilirdi. Bu zafiyette kimlerin sorumluluğu varsa; yargılaması yapılacak ve haklarında idari soruşturma yapılacak kişiler de bunlardır.

Hızlı hareket edilmeli

Gereken yapıldı mı bugüne kadar bu ihmaller karşısında?


Olayın üstünden geçen bunca zamanı düşünürseniz Türkiye’de bu işlemlerin bu kadar uzun süreç almaması gerekiyor. Olayın üstüne hemen gidip sorumluları varsa tespit edilip yoksa da kimse zan altında bırakılmamalı. Olayları bu kadar geriden takip etmek mümkün değil. Bir olay bu kadar basına yansımışsa, bir olay bu kadar vahimse, bu olayı hiç dikkate almadan gerçekleşmesine katkı vermişseniz bunlarla ilgili olarak birilerinin dahili var mıdır yok mudur, sorumluluğu var mıdır yok mudur, bunların kısa sürede soruşturma yapılıp sonuçlanması gerekir. Hızlanmalıyız. Bana göre asıl önemli olan bu konulardaki duyarlılığımızı artırıp hızlı hareket etmek.