Gündem

'Rabbim Boing dedi'

Wikileaks'te dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın 2,9 milyar dolar tutarındaki "Boing pazarlıkları" yer aldı.

21 Nisan 2011 03:00

T24 - Wikileaks'te yer alan Türkiye konulu belgeleri yayımlayan Taraf gazetesi, 12 Mayıs 2004 tarihinde ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Başmüsteşarı Robert Deutsch’un kaleme aldığı kriptoya yer verdi. Kriptoda dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın 2,9 milyar dolar tutarındaki "Boing pazarlıkları" yer aldı.

Taraf gazetesinde "Rabbim Boing dedi" başlığıyla yayımlanan (21 Nisan 2011) birebir Wikileaks tercümesi şöyle:


Rabbim Boing dedi

ABD’li diplomatlar, bir dönemin kudretli bakanlarından olan ve eşinin “Rabbim Cleveland dedi” sözüyle hatırlanan Unakıtan’ın 2.9 milyar dolarlık Boeing pazarlıklarını da not etmiş.


Airliner Wars... “Havayolları Savaşları” anlamına gelen bu İngilizce terim, ilk anda sanıldığı gibi, uluslararası hava yolu şirketlerinin daha çok yolcu taşımaya, daha çok güzergâhta hizmet vermeye ve son tahlilde daha çok para kazanmaya dönük rekabetini değil, sivil uçak üreticileri Airbus ile Boeing arasındaki kıyasıya yarışı anlatıyor. A380 mi daha güvenli, Boeing 747 mi? A330-200 mü sipariş etsek, Boeing 767-300ER mi? Dünyanın bütün büyük havayolu şirketleri son on yılda, bu tür sorulara cevap aradılar; benzer kıyaslamalar yaptılar.

Yönetim ve üretim merkezi Fransa’nın Toulousse kenti yakınlarında olan Airbus, Avrupa Havacılık ve Uzay Kurumu’nun (EADS) bir alt kuruluşu ve özellikle Almanya ile Fransa’nın devlet desteğiyle, bugün dünyada kullanılan sivil taşımacılık jetlerinin yarısını üretiyor. Boeing ise, 1916 yılında Seattle şehrinde kurulmuş eski bir Amerikan şirketi ama 1997’de McDonnell Douglas’la da birleşmesi sonrasında, bugün artık Chicago merkezli, çokuluslu ve hem sivil hem askerî nitelikli bir uzay ve havacılık devi olarak faaliyet gösteriyor. Amerikan devletiyle organik bir ilişkisi olmayan Boeing, ABD’nin en büyük ihracatçı şirketi olma özelliğini koruyor.

Sivil havacılık sektöründe gerek ürünlerin, yani uçakların yüksek fiyatlı olması, gerekse güvenliğin, dolayısıyla da teknoloji ve bakım hizmetlerinin birinci derecede önem taşıması nedeniyle, bir Boeing ya da Airbus satışı hiçbir zaman sadece bir Boeing ya da Airbus satışı olarak gerçekleşmiyor. Devletler kulis yapıyor; fiyat pazarlıkları uzun sürüyor; satışlarda yalnız uçaklar değil, birçok yan hizmet, teknik destek vaadi, ticari imtiyaz vs. de el değiştirebiliyor.

Bugün “WikiLeaks Türkiye Belgeleri”nde sunduğumuz iki Boeing kriptosu da, satırlarında —ve satır aralarında— işte bütün bunları ve daha fazlasını anlatıyor.

 

Bu adamı işe alın, işinize yarayacaktır

12 Mayıs 2004 tarihinde ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Başmüsteşarı Robert Deutsch’un kaleme aldığı “GİZLİ” ibareli telgrafın başlığı “Boeing Türk Piyasasında Baskı Hissediyor.” Büyükelçi Eric Edelman’ın onayıyla Washington’a gönderilen telgraf, daha önce Türkiye’de sansürlenmiş haliyle haberleştirilmişti. Telgrafın sansürsüz tam metni şöyle:

(1) ÖZET: Boeing temsilcileri, AKP kabinesinden üst düzey bir yetkilinin, bir tanıdığının Boeing’in Türkiye temsilcisi olarak işe alınması için şirkete baskı yapma girişimlerinden endişelenmeyi sürdürüyor. Boeing, hâlihazırda, Türk Hava Yolları’nın (THY) filosunu genişletmek için 19 adet dar ve geniş gövdeli uçağın potansiyel satışı için EADS-Airbus ile yarışıyor. 19 uçağın alımına ve sekiz B737-400 uçağı için lease opsiyonlarının (kira sürelerinin) uzatılmasına ek olarak, THY, gelecekteki talebi karşılayabilmek için 35 ilâve uçağa ihtiyaç duyacağını öngörüyor.

(2) Bu hafta içinde, Boeing temsilcileri, Türk piyasasında Boeing’i kaygılandıran meseleleri konuşmak için Büyükelçilik yetkilileriyle buluştular. Boeing, AKP kabinesinden üst düzey bir yetkilinin, bir tanıdığını Boeing’in Türkiye temsilcisi olarak işe aldırmak için Boeing’e baskı yapma girişimlerinden endişe duyuyor. Türkiye’nin en büyük hava taşımacısı olan, devlete ait THY, filosunu genişletmek için 19 uçak alımıyla ilgileniyor. THY, filosunu genişletmenin yanı sıra, aynı zamanda, sekiz Boeing 737-400 uçağı üzerinde 2006’da biten kira süresini de uzatmaya bakıyor. THY, gelecekteki uçuş talebini karşılamak üzere 35 ilave uçağa ihtiyacı olacağını tahmin ediyor. 2.9 milyar dolardan fazla bir değeri olan bu proje (ABD ihracat kalemlerinin yaklaşık yüzde 85’ine karşılık geliyor), Türkiye’nin son yıllardaki en büyük projelerinden biri. Alman Şansölyesi ve Fransız Cumhurbaşkanı, Başbakan Erdoğan’la yaptıkları görüşmelerde THY’nın yaklaşan alımları konusunu, Airbus lehine konuşarak gündeme getirdiler.

(3) Boeing’de irtibatta olduğumuz kişilere göre, İsrail vatandaşı ve El Al’ın (İsrail Hava Yolları) eski genel müdürlerinden olan Rafi Harlev, 2004 martında Boeing’e geldi ve ERKAN Şirketler Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı olan Türk işadamı Mehmet Emin Erkan ile ExaGlobal Ortaklık’ın Yönetici Ortağı olan Ramiz Aydaşgil adındaki İsrailli bir işadamını onlara tanıştırdı. Bay Erkan, Boeing’e, Türk Maliye Bakanı’nın (Kemal Unakıtan kastediliyor) THY alımlarını konuşmak üzere Boeing’le görüşmek istediğini söyledi ve Maliye Bakanı ile bu buluşmayı ayarlamayı teklif etti. (Yorum: THY’nın üst düzey yönetimi Maliye Bakanı’na bağlı çalışıyor. )

(4) Boeing’in Maliye Bakanı’yla görüşmesi esnasında, Bakan, Boeing’e, Erkan’ın havacılık işinden iyi anladığını ve THY’nın ihtiyaçlarının tamamen farkında olduğunda söyledi. Maliye Bakanı’yla toplantının hemen ardından, Bay Erkan Boeing’in bu piyasadaki başarısını garantilemek için, kendisini Türkiye’de danışman olarak tutmalarını Boeing’den istedi. Boeing, Erkan’ın talebini reddetti.

(5) YORUM:

Temsilcilik (Büyükelçilik kastediliyor), üst düzey AB yetkililerinin ve Almanya ve Fransa’nın devlet başkanlarının Airbus lehine yoğun lobi yapmasından endişe duymaya devam etmektedir. Maliye Bakanı’nın (Kemal Unakıtan kastediliyor) bu hafta Paris’te Airbus’la görüşme yapması planlanıyor. Temsilcilik, Washington’daki kuruluşların ellerindeki bütün fırsatları Türk hükümetindeki muhataplarını, THY’nın alımlarına verdiğimiz önem konusunda etkilemek için kullanmalarını tavsiye etmektedir. Temsilcilik, Boeing adına aktif destek girişimlerini sürdürecektir. EDELMAN.

 

Yörüngeye bir Türk yerleştiremesek de...

Şimdi altı yıl ileriye gidiyoruz. “Büyükelçi, Boeing Satışını Ulaştırma Bakanıyla Görüşüyor” başlıklı 19 Ocak 2010 telgrafını, ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, kaleme almış. “KİŞİYE ÖZEL” telgrafın tam metni şöyle:

(1) ÖZET

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türk Hava Yolları’nın (THY) Boeing uçakları alımında şimdiki tıkanma noktasının fiyat olduğunu Büyükelçi Jeffrey’ye teyit etti. Ancak Yıldırım, fiyatın tek unsur olmadığını ve THY’nın, uzun dönemli ortaklığın ve taahhüdün kanıtı olabilecek başka ilgili (muğlak) koşullara da baktığını vurguladı. Türk hükümetinin FAA(Amerikan Federal Havacılık İdaresi) ile daha ileri bir düzeyde sivil havacılık işbirliği yapmayı umduğunu ve bu cephede bir gelişme sağlanmasının Boeing açısından da ortamı iyileştireceğini sözlerine ekledi. Son olarak, Cumhurbaşkanı Gül’ün Başkan Obama’ya yaptığı, bir Türk astronotunun uzaya gönderilmesi talebini yineledi ve Türkiye’nin ticarî işleriyle ilgili değerlendirmelerinin bununla da ilintili olduğunun işaretini verdi. Büyükelçi, Boeing’in Türkiye’de uzun bir işbirliği ve yatırım geçmişi olduğuna, bunun da sadece yerel şirketlerle kurulan ortaklıklar üzerinden değil, aynı zamanda şirketin sosyal sorumluluk programları kapsamında yaptığı toplumsal yatırımlarla gerçekleştiğine dikkat çekti. Büyükelçi ayrıca, FAA ile işbirliği olanaklarını tartışma ve NASA’nın Türk uzay programını kolaylaştırmaya yardımcı olup olamayacağını araştırma sözü verdi.

(2) Büyükelçi Jeffrey, Ticarî Ataşe ve İktisadî Müsteşarla birlikte, THY filosu için yeni uçak alımında Boeing’e destek vermek üzere, 14 ocakta Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’la görüştü. THY kısa bir süre önce, 20 adet tek koridorlu Airbus uçağını, 10 uçak daha alma opsiyonuyla satın alacağını açıkladı. Boeing’le benzer sayıda 737 üzerine pazarlıklar ise devam ediyor (Referens verilen telgrafa bakınız-Bu telgraf metinde yer almıyor). Bu satışın değeri yaklaşık 3.4 milyar dolar.

(3) Büyükelçi, Başkan Obama ile Başbakan Erdoğan arasındaki tartışmalara atıfta bulunarak, kendi anlayışına göre, şu anda müzakerelerdeki tıkanma noktasının fiyat gibi göründüğünü kaydetti (Referanstaki telgrafta, THY Yönetim Kurulu Başkanı’nın da Başkonsolos Wiener’a söylediği gibi). Yıldırım, çözüm bekleyen en önemli sorunun fiyat olduğunu teyit etti ve fiyat üzerinde sıkı bir pazarlık yürütmenin her iş müzakeresinin normal bir parçası olduğunu aktardı. Ancak fiyatın, üzerinde durulan tek unsur olmadığını da ekledi ve THY ile Türk hükümetinin teklife, satış sonrası hizmet ve uzun dönemli ortaklık perspektifiyle, dikkatle baktıklarını anlattı. Büyükelçi Jeffrey, Boeing’in Türkiye’yle olan uzun süreli bağlantısını, yerel üreticilerle işbirliğine dayalı üretim geçmişini, şirketin dünya çapındaki sosyal sorumluluk programlarını ve ürünlerinin üstün kalitesini öne çıkaran bir konuşma yaptı.

(4) Yıldırım, Türk hükümetinin Boeing’in teklifini, bir bütün olarak Türkiye’nin ABD’yle sivil havacılık alanındaki işbirliği bağlamında, özellikle de Bakanlık (Ulaştırma Bakanlığı kastediliyor) ile FAA arasındaki işbirliği açısından değerlendirdiğini de ekledi. Türkiye’nin, havacılık hizmetlerine artan talebi karşılamak için hem teknik altyapısını hem de insan kapasitesini güçlendirmeye ihtiyaç duyduğunu kaydetti ve FAA’in bu alanlarda destek sağlayabileceği umudunu dile getirdi. Nasıl bir desteğin gerektiği konusunda spesifik bir şey söylemeksizin, “Bu alanda işbirliği ticarî anlaşmalar için de uygun ortamı oluşturacaktır,” dedi. Hayalkırıklığına uğramış haldeki Büyükelçi, FAA’in Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ile sağlam bir işbirliği geçmişi olduğunu söyledi ve ABD hükümetinin nasıl en iyi şekilde destek verebileceğini araştırmaya söz verdi.

(5) Yıldırım, FAA desteğine ek olarak, dolaylı biçimde, Türkiye’nin uzaya bir astronot gönderme arzusunun da –bu arzu Cumhurbaşkanı Gül’ün Başkan Obama’ya yazdığı mektupta dile getirilmişti– ticarî anlaşmaları ilgilendirdiğini ima etti ve NASA’nın Türkiye’nin yeni oluşmaya başlayan uzay programının ayaklarının üzerinde durmaya başlamasına yardımcı olmasının olumlu karşılanacağını belirtti. Büyükelçi Jeffrey, önümüzdeki görevlerden (uzay seyahati kastediliyor) birinde bir Türk astronotunun da yer almasını takvime bağlamanın olağanüstü zor olacağını ifade etti ama NASA’nın Türkiye’nin bir uzay programı kurmasına destek vermesi mümkün olabilirdi.

 (6) YORUM

Yıldırım’ın, ABD hükümetiyle Türk hükümeti arasındaki alışverişlerle, görünürde özel şirketler arasındaki ticarî bir satış işini birbirine karıştırması, siyasî nüfuzun, bu işte(Boeing uçaklarının alımı kastediliyor) hoş karşılanmayabilecek ama şaşırtıcı da olmayan bir derecede etkili olduğunu gösteriyor. Yıldırım’ın sözleri, ayrıca Başbakan Erdoğan’ın Başkan’la buluştuğunda, kafa karıştıran bir şekilde, dengeleyici unsurlardan (Burada dengeleyici unsurlar anlamında, Başbakan’ın da bizzat kullandığı imasıyla “offsets” ifadesi geçiyor; bir ticarî anlaşmada fiyatın yanı sıra işin bedelini karşılamaya dönük ek avantajlar anlamına da gelen bu terim, Türkiye’nin Boeing alımını teşvik edici ilâve beklentilerine işaret ediyor) bahsetmiş olmasını da açıklayabilir –eğer Türk hükümeti, bu satışı gerçekten Boeing’in bir teklifi değil de, ABD’nin bir teklifi gibi değerlendiriyorsa, o zaman arzulanan “offsetlerin” Boeing’den değil ABD hükümetinden bekleniyor olması muhtemel. Bu satışla, Türkiye’nin havacılık ve uzay kurumlarının geliştirilmesine FAA/NASA desteği sağlanması arasında bir bağlantı kurulmaması gerekiyor, ancak kendi içinde böyle bir destek, karşılıklı olarak yarar getirebilir ve konu daha fazla incelenmeyi hakediyor. Muhtemelen bir Türk astronotunu yörüngeye yerleştiremeyiz ama Türkiye’nin bu alandaki kapasitesini güçlendirmek için, bizim bölgedeki havacılık güvenliğini arttırma hedefini de karşılayacak şekilde gerçekleştirebileceğimiz programlar var. Her hâlükârda, eğer bu satışın gerçekleşmesi şansını azami kılmak istiyorsak, Bakan’ın muğlak taleplerine bir karşılık vermeliyiz/meliyiz. (Büyükelçi Jeffrey, “meliyiz” –must– ifadesini, buradaki fiil çekiminin menfi değil müspet olduğunu vurgulayıp, bir yanlış anlamamaya imkân vermemek için aynen bu şekilde iki kez yazmış.). JEFFREY.

 

Başbakan’ın kırk yıllık arkadaşıyım

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Başmüsteşarı Robert Deutsch’un 12 Mayıs 2004 tarihli kriptosunda adı geçen işadamı Mehmet Emin Erkan, kamuoyunda tanınan bir isim. İsrailli işadamları ile dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın Boeing’e “tavsiye” ettiği Erkan’ın, Boeing yetkililerini Unakıtan’la buluşturduğu ve sonrasında, “Beni danışman yapın, bu piyasada işinizi kolaylaştırayım” türü bir teklifte bulunduğu ama bu teklifin Amerikalılarca reddedildiği telgraftan anlaşılıyor.

Erkan’ın ismi daha önce, 2006’da Zeytinburnu Yat Limanı ihalesinin Rönesans-Koçhan ortaklığına verilmesi sonrasında tartışılmıştı. Erkan İnşaat’ın, Koçhan Danışmanlık’ın büyük ortağı olması, Mehmet Emin Erkan’ın ise Başbakan Erdoğan’la yakınlığı, ihalede siyasî nüfuz şüphelerini beslemişti.

Erdoğan gibi Rizeli olan Mehmet Emin Erkan, o günlerdeVatan gazetesinin, “Başbakan’la tanışıklığınız var mı” sorusuna şu yanıtı verdi:

“İmam Hatip Lisesi’nde Recep Tayyip Erdoğan ile ortaokula kadar birlikte okuduk. Ortaokulda okulu bıraktım ve ticaret hayatına atıldım. Kırk yıllık arkadaşım; daha sık görüşürdük ama Başbakan olduktan sonra yılda birkaç defa görüşür olduk. Ancak kendi işim için kapısını hiç çalmadım.”

Yine o dönemde Mehmet Emin Erkan’ın adı, “Kemal Unakıtan’ın oğlu Abdullah Unakıtan’ın komşusu ve evinin müteahhidi” olarak da geçti. Zeytinburnu ihalesine son onayı veren kişi Kemal Unakıtan iken, Erkan İnşaat ile Abdullah Unakıtan’ın işyerlerinin yanyana olması dikkat çekmişti. Ayrıca Erkan İnşaat’ın yaptığı Çamlıca Evleri’nde Abdullah Unakıtan’ın da bir villası vardı. Mehmet Emin Erkan ise, Unakıtan ailesiyle yakınlığına ilişkin olarak, yine Vatan’ın sorusuna “Benim ve kardeşlerimin ortak olduğu aile şirketimiz Erkan İnşaat Çamlıca evlerini yaptı. Kendisi burada oturuyor. Cuma namazında karşılaşıyoruz ve bazen selamlaşıyoruz. O villayı ben satmadım. Abdullah Unakıtan villayı benim Erkan Madencilik’te ortağım olan Esin İffet Atlı’dan 2004’te aldı. Bizim Atlı’yla ortaklığımız 1997’de bitti” yanıtını vermekle yetinmişti.