DW Türkçe
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Federal Meclis üyelerine hitaben yaptığı konuşmada orta menzilli nükleer kuvvetler anlaşmasını fesheden ABD'ye rest çekti ve Avrupa'da Amerikan nükleer füzeleri üslendirildiği takdirde bu duruma asimetrik adımlarla karşılık vereceklerini söyledi. Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) Putin'in konuşmasını şöyle değerlendiriyor:
"Vladimir Putin kendini güçlü, iş bitirici ve problem çözücü lider olarak göstermeye çalışıyor ama 20 yıllık iktidarının kusurlarının sorumluluğunu üstlenmeye yanaşmıyor. Bu kusurlardan bazıları onun tesis ettiği iktidar piramidinin temel parçalarını oluşturuyor. Devlet gücünün şirketler üzerindeki keyfi uygulamaları buna örnek gösterilebilir. Putin yıllardır devam eden saldırgan dış politikasıyla Rusya'nın iç sorunlarını çözmese de üzerlerine ciddi bir şekilde bile gitmeyen rejiminin beceriksizliğini örtbas etmeye çalışıyor. Bu endişe verici bir durumdur.”
Süddeutsche Zeitung Putin'in ulusun durumuna ilişkin konuşmasına şu satırları ayırmış:
"Putin uzun zamandır huzursuzluk yaratan ve anket değerlerinin düşmesine yol açan konuları sıraladı. Bu açıdan başarılı bir strateji izlediği söylenebilir. Kendini halkın sorunlarına eğilen bir hükümdar gibi gösteriyor. Sorumluluğun faturasını da açıkça ifade etmeksizin idari bölgelerle bakanlıklardaki politikacılara kesiyor. Konuşmasında ‘hükümetten rica ediyorum' ve ‘Duma'nın dikkatini bu konuya çekmek isterim' gibi sözler sarf etti. Bahane istemediğini söyledi. Bu tarzıyla kendine büyük vaatlerde bulunma imkânı yarattı. Örneğin 2021 yılına kadar ekonomik büyüme hızını yüzde 3'e çıkaracaklarını ya da yurt dışında çok tutulan organik Rus ürünleri etiketi yaratacaklarını söyledi. Durumun düzeleceğini de Putin'e verilen desteğin artacağını da kimse garanti edemez.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung Britanya'nın iki büyük siyasi partisindeki toplu istifaların Brexit anlaşmazlığından kaynaklanan krizi daha da tırmandıracağını yazıyor:
"Avam Kamarası'ndaki bağımsızlar grubu sayıca liberal demokratlarla eşit duruma geldi. Amma bu Muhafazakâr ve İşçi partilerinden ayrılanların yeni bir merkez partisi kuracakları anlamına gelmez. Kurdukları takdirde ise seçim yasalarına takılıp, muhtemel bir seçimde iki haneli oranda oy kazansalar bile tek bir milletvekili dahi çıkaramamaları mümkündür. Dolayısıyla istifalar daha çok iki büyük partinin içinde bulunduğu duruma isyan bayrağının açılması olarak değerlendirilmelidir. Ancak milletvekillerinin istifası her iki partinin de uyanmasına yaramışa benzemiyor. Bağımsızlar grubu önümüzdeki günlerde sayıca güçlense de durumun değişeceği sanılmıyor. Britanya sorumsuzca büyük siyasi risk altına girenlerce rehin alındı. Ülkeyi bu durumdan kurtaracak siyasi bir güç ufukta görünmüyor.”
Lüneburg'da yayımlanan Landeszeitung gazetesi Britanya'daki istifaları konu alan yorumunda şu görüşlere yer veriyor:
"Brexit sürecinde Hegel'in ‘aklın kurnazlığından' medet ummak boşuna olacağa benziyor. Ancak yine de Muhafazakâr ve İşçi partilerindeki istifalar aklın sorumluların isteğine karşı kemikleşmiş dogmaları kurnazca yıkma coşkusunun kaybolmadığını gösteriyor. İşçi Partisi'nde sosyal devrimcilik romantizmi ile Maoculuk karışımı bir tutum, Muhafazakâr Parti'de ise komplo teorilerinin Brexit'in mucize yaratacağına olan inancın iç içe girdiği bir manzara göze çarpıyor. Aklın yolundan gidenlerin belirleyici olması henüz zor görünüyor. Britanya'nın siyasi partiler sistemi kurulurken ‘aklın kurnazlığı' tatile çıkmış olmalı. Yine de istifalar Brexit'in siyasi sistemdeki mayalanmanın nasıl hızlandığına örnek oluşturuyor.”