Gündem

Prof. Dr. İşcan: Toplu katliamlarda adli arkeolojiden yararlanılmalı

Üniversitesi Adlı Tıp Enstitüsü’nden Mehmet Yaşar İşçan, gömünün yerleştiriliş pozisyonu adli vakaların belirlenmesinde önemli bir referans noktasıdır

19 Eylül 2013 20:27

Müjgan Halis

Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri ‘kayıplar’. Geçtiğimiz günlerde Hrant Dink Ödülü alan Cumartesi İnsanları’yla bir kez daha gündeme gelen kayıplar ve Kürt coğrafyasının çeşitli noktalarında sık sık bulunan toplu mezarlar, en son 13 yaşındaki Seyhan Doğan’ın cesedinin bulunmasıyla uzunca bir süre ülkenin gündeminde olacağa benziyor.

Peki bizim ülkemizde kayıplar nasıl aranıyor? Bunu dünyanın en ünlü adli antropologlarından Prof. Dr. Mehmet Yaşar İşcan’la konuştum. Üniversiteden sonraki akademik hayatının 30 yılını Amerika'nın çeşitli üniversitelerinde geçirdikten sonra, 1999'da İstanbul'a dönen ve halen İstanbul Üniversitesi Adlı Tıp Enstitüsü’nde görev yapan Prof. Dr. Mehmet Yaşar İşçan, faili meçhul kazılarını değerlendirdi. Kazıların İngilizce 'sloopy' yani 'pasaklı, kirli, dağınık' bir şekilde yapıldığını söyleyen İşcan; inşaat makinaları ve dozerlerle insan cesetleri aranamayacağını söylüyor. Başta Şili, Arjantin olmak üzere birçok toplu mezarda bilirkişi olarak görev yapan, Oklahoma davasında görüşlerine başvurulan uzmanlardan biri olan Prof. Dr. İşcan; Türkiye'de adli arkeolojiye gereken önemin verilmediğini söylüyor. Emniyet'in her biriminde mutlaka birkaç arkeoloğun görev yapması gerektiğini savunan İşcan, Emniyet görevlilerinin de arkeoloji kurslarına gönderilmesi gerektiği görüşünde. Adli arkeolojinin gelişmesiyle delillerin daha kolay toplanacağını ve böylece gerçek suçlulara da aynı rahatlıkla ulaşılacağını, birçok masum insanın sadece ifadeleriyle yargılanmayacağını anlatan Prof. Dr. İşcan; ABD'de bilirkişi olarak girdiği birçok davada, sanıkları elektrikli sandalyeden kurtarmış biri aynı zamanda.


Arkelojinin, adli olaylara ne tür katkıları vardır?

Arkeoloji günümüzde adli vakaların çözümünde sıklıkla kullanılıyor. Bir cesedin ve bununla ilgili delillerin ortaya çıkarılması, toplanması ve belgelenmesi, arkeolojik kazı yöntemleri kullanılarak sağlıklı bir şekilde yapılabilir. Kazı alanından toplanan bulgular, ölüm nedeni, ölüm zamanı ve olayın failleri hakkında önemli bilgiler saklar. Örneğin Bosna, Kosova gibi ülkelerde meydana gelen toplu katliamlarda arkeolojik çalışmalarla önemli sonuçlar elde edildi.


Adli arkeoloji de artık bir bilim dalı değil mi?

Evet, çünkü örneğin bir mezarın gerçekten şüpheli kişiye ait olup olmadığını anlamak için kazılması gerekebilir. Adli arkeoloji standart arkeolojik bilgilere başvurur ve buna ilave olarak iskeletin ya da gömülü insanın bulunduğu yerde, olay yeri araştırma tekniklerini uygular. Kişilerin ölüm nedenleri, hastalıkları, akrabalık ilişkileri birçok arkeolojik sorunun çözümünde önemlidir.


Türkiye’de faili meçhul cinayetlere kurban gidenleri bulmak amacıyla yapılan kazıları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kazıbilim kurallarına bakılmadan inşaat makineleri ve küreklerle çalışılıyor ve yüzey buluntuların toplanmasında gerekli özen gösterilmiyor. Bu yöntemle vakaların çözümüne yönelik birçok delil ortadan kaybolur adli olaylarda bilimsel kazıların yürütülebilmesi, temel bazı bilgilerin öğrenilmesini gerektirir ve polis birimlerinin eğitim programlarında artık arkeoloji kurslarına yer verilmelidir.


Adli arkeoloji benzer vakalarda kayıp kişileri bulmak için ne tür yöntemler uygular?

Adli vakalarda çoğu gömü bilinçli bir şekilde saklandığından, yerini tespit etmek oldukça güçtür. Bir mezar kimi zaman tesadüfen ya da bir inşaat kazısı sırasında keşfedilebilir. Bunun yanında görgü tanığı ya da muhbir ifadesi de polisi insan gömüsünün olduğu yere yöneltebilir. Gömünün yatış, yerleştiriliş pozisyonu adli vakaların belirlenmesi ve çözümü için önemli bir referans noktasıdır. Adli vakalarda genellikle aykırı bir yatış pozisyonu vardır. Dışarıdan algılanmaları oldukça zordur ve olağan gömü alanlarının dışında rastlanabilirler. Çoğu zaman aceleyle, olay esnasındaki kıyafet ve takıları ile gömüldükleri için normal gömülerden, oldukça farklı bir buluntu durum arz ederler. Gömülü vücutları bulmak için, basit bir gözlemden karmaşık aletler kullanmayı gerektirenlere kadar çeşitli yöntemler kullanılabilir. Örneğin şüpheli alan gravite, manyetik, elektromanyetik, sismik ve radar gibi jeofizik tarama teknikleri ile taranabilir.


Olay yerine ilişkin ne tür önlemler alınır?

Gömülü bir cesedin ortaya çıkarılması önceden planlanmış metodolojik bir yaklaşım gerektirir. İlk önce yapılması gereken, olay yerinde gerekli güvenlik ve koruma önlemlerin almaktır. Kanıtların bozulmasını önlemek için uygun koşullar sağlanmalıdır. Öncelikle şüpheli alanın çevresi bir şerit çekerek belirlenmeli ve ilgili kişiler dışında alana giriş önlenmelidir. Kazma işlemine başlamadan önce bölge çeşitli açılardan mutlaka fotoğraflanmalıdır. Alan hakkında (hava durumu, bitki örtüsü, gün ışığı miktarı, topografyası ve jeolojik) notlar alınmalı, kanatlı böcekler ve diğerleri toplanmalı, nerelerde bulundukları kaydedilmelidir. Alandaki bitkilerden örnekler alınmalı, daha sonra kanıtlar yok edilmeden temizlenmelidir. Eğer yüzeyde ayak izi, vücut izi, tekerlek izi vs. gibi izler varsa bunlar ölçülmeli, çizilmeli, fotoğrafı çekilmeli ve kalıbı çıkarılmalıdır.


Kazı başladıktan sonra nelere dikkat edilir?

Öncelikle yüzey bulgularından ve varsa tanık ifadelerinden yola çıkılarak şüpheli bölge köşe noktaları kazıklarla belirtilmeli, kare veya dikdörtgen bir alan içine alınmalıdır. Daha sonra yapılacak kayıt işlemleri için alanın daha dar aralıklı karelere bölünmesi oldukça yararlı olur. Kazı sırasında toprak yapısındaki ve rengindeki değişimler dikkatli bir biçimde izlenmelidir. Eğer kazılan toprak içinde o anda görülemeyen örneğin insan dişi gibi delillerden şüphe ediliyorsa, çıkarılan toprak elenmek için başka bir alana toplanmalıdır.


İskeletlere ulaştıktan sonra izlenen yol nedir?

Basit toprak gömülerde iskeletle ne zaman, hangi derinlikte karşılaşılacağı belli değildir. Bu nedenle kazının her aşamasında dikkatli olmakta yarar vardır. Eğer gömü normal şartlarda belli bir özen ile yapılmışsa, kazı sırasında karşılaşılacak ilk kemik kafatası olacaktır. Kafatasının pozisyonuna göre diğer kemiklerin konumu tespit edilebilir. Tekli gömülerin veya bazı özel durumlarda çoklu gömülerin yapıldığı mezarlarda, gömü durumu hakkında en fazla bilgiyi alabilmek için çapraz açma yönteminin kullanılmasında yarar vardır. Bu teknikte şüpheli alan kare veya dikdörtgen bir hat içine alınır ve dört eşit parçaya ayrılır. Öncelikle birbirlerine çapraz bağlantı kuran parçalar kazılır, böylelikle mezarın tümü kazılmadan her iki yönde de ön veriler alınmış olur. Gömü çıkarılırken maruz kalacağı ısı farklılığından kaynaklanacak bozulmaları ve kırılmaları önlemek çok önemlidir. Bulunduğu derinlikle orantılı olarak belli bir nem altında kalan kemikler, gün ışığına çıkarıldıklarında ani nem kaybından kaynaklanan kırılmalar ve bozulmalara uğrayabilir. Kaldırılma işleminde gömünün performansı belirleyicidir; tamamıyla ayrışmamış veya bozulmamış gömülerin kaldırılması görece daha kolaydır. Bozulmuş gömülerin kaldırılmasında belli kuralları izlemek gerekir.


Adli arkeolojinin kurallarına göre yapılan kazıların sonuçları nelerdir?

Adli arkeolojide kazı aşaması uzman kişilerce yapılmalıdır. Kazının en önemli amacı, polisin kurbanı tespit etmesine yarayacak yönde yol gösterici olmasıdır. Kazı aynı zamanda yargılamada şahit gibi kullanılabilir. Hiçbir mahkemede iskelet kalıntılarını inceleyen bir adli tabip, iskelet üzerine ihtisaslaşmış olan bir antropolog ve arkeolog kadar etkili olmaz, hatta bu yüzden dava bile kaybedilebilir. Yani düzensiz bir olay yeri incelemesi, bilinçsiz veri toplanması, hatalı not alınması, olay yerinin konumunun saptanamaması, o vakanın tamamen kaybedilmesine ve suçlunun serbest bir şekilde tekrar yeni mağdurlar aramasına sebep olur.