Gündem

Prof. Dr. Hikmet Sami Türk: Uluslarası örgütler İdlib'i acil olarak ele aldığı halde TBMM'nin son görüşen organ olması açıklanabilecek bir durum değil

01 Mart 2020 15:06

Eski Milli Savunma ve Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, İdlib'de 34 askerin şehit olmasının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'nin olağanüstü toplanmamasını eleştiren bir yazı kaleme aldı. Türk "Türkiye'nin üye olduğu uluslararası örgütlerde İdlib'deki durum acil olarak ele alındığı hâlde; konunun doğrudan ilgilisi olan TBMM'nin ana muhalefet Partisi CHP'nin istemi doğrultusunda 29 Şubat 2020 günü olağanüstü toplantıya çağrılmayıp İdlib ve Suriye'deki gelişmeleri en son görüşen organ durumunda bırakılması, makul bir gerekçe ile açıklanabilecek bir durum değildir" dedi.

Hikmet Sami TürkCumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı İzmir Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve üç grup başkanvekilinin imzalarıyla 28 Şubat günü TBMM Başkanlığına verilen bir dilekçe ile İdlib'de yaşanan gelişmeleri görüşmek üzere Meclis'in 29 Şubat Cumartesi günü olağanüstü toplantıya çağrılmasını istemesi üzerine, Meclis Başkanı Mustafa Şentop'un dün yaptığı bir açıklama ile "Yarın  verimli bir sonuç alınamayacağı için Genel Kurulu toplantıya çağırmayacağım. Salı günü Meclisi daha çok tatmin edecek bir görüşmenin yapılabileceği kanaatim var" sözleri hakkında yazılı bir değerlendirme yaptı.

"Yurt savunması ve ülke güvenliği ile ilgili konuların görüşülmesi için her gün uygundur"

Türk'ün değerlendirmesi şöyle:

"27 Şubat 2020 günü İdlib'de 33 askerimizin şehit edilmesinin ertesi günü  NATO Konseyi ve BM Güvenlik Konseyi İdlib gündemiyle toplandığı hâlde; konunun doğrudan ilgilisi olan TBMM'nin olağanüstü toplantıya çağrılmayıp İdlib ve Suriye'deki gelişmeleri en son görüşen organ durumunda bırakılması, makul bir gerekçe ile açıklanabilecek bir durum değildir. Bu gecikmeye rağmen Meclis'in 3 Mart Salı günkü olağan toplantısında yapacağı kapalı oturumda Türkiye'nin İdlib ve Suriye'de karşı karşıya bulunduğu durumun başlangıcından itibaren bütün yönleriyle konuşulması, tartışılması, değerlendirilmesi ve gereken kararların alınması, halkımızın beklentisidir. 

Anayasa'mızın 93. maddesi uyarınca 'Meclis, … ara verme veya tatil sırasında Cumhurbaşkanınca toplantıya çağrılır. Meclis Başkanı da doğrudan doğruya veya üyelerinin beşte birinin yazılı istemi üzerine, Meclisi toplantıya çağırır.'

Ana muhalefet Partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve üç Grup Başkanvekilinin imzalarıyla İdlib'de yaşanan gelişmeleri görüşmek üzere Meclis'in olağanüstü toplantıya çağrılması istemiyle TBMM Başkanlığına sunulan önerge, CHP Meclis Grubu adına verilmiştir. Hâlen TBMM'nin 589 üyesi, CHP'nin 139 milletvekili var. Anayasa'nın 93. maddesinde milletvekillerinin olağanüstü toplantı istemi için öngörülen beşte bir oranında üye sayısı 118'dir. CHP'nin  olağanüstü toplantı istemi için bu sayıda veya tüm  milletvekillerinin imzalarını taşıyan bir  önerge yerine Meclis Grubu adına 4 imzalı böyle bir önerge vermesi, milletvekillerinin hafta sonunda seçim çevrelerine dağılmış olmaları nedeniyle imzalarının toplanmasındaki güçlük ve konunun acil olması ile açıklanabilir. Önergenin Meclis Grubu adına verilmesi yeterli görülmüştür. Zaten Meclis Başkanı Şentop'un bu konuda bir itirazı yoktur. Meclis Başkanının olağanüstü toplantı  çağrısında bulunmayışı, 'Yarın (1 Mart 2020 Pazar) verimli bir sonuç alınamayacağı', 'Salı günü (3 Mart 2020) Meclisi daha çok tatmin edecek bir görüşmenin yapılabileceği' kanaatine dayanmaktadır. Bu arada AKP Meclis Grup Başkanvekili Naci Bostancı da 'Acil bir durum yok.' demiştir.  Meclis Başkanı Şentop'un da böyle düşündüğü anlaşılıyor.

 27 Şubat 2020 günü Suriye'de Esad rejimi ve müttefiki Rusya'nın yaptıkları hava saldırısı sonucunda  İdlib'de 33 kahraman askerimiz şehit olmuş, daha sonra yaralı bir askerimizin de kaybıyla bu sayı 34'e çıkmıştır. Türkiye, Suriye ile ilân edilmemiş bir savaş içindedir. Orada bulunan askerlerimiz, TBMM'nin Anayasa'nın 92. maddesi gereğince son olarak 8.10.2019 tarih ve 1231 sayılı kararıyla verdiği bir yıllık izinle 'PKK/PYD-YPG ve DEAŞ başta olmak üzere Suriye'de mevcudiyetini sürdüren terör örgütlerinin ülkemize yönelik eylemlerini', bu arada İdlib'deki  terör eylemlerini sonlandırmak, huzur, barış ve güvenliği sağlamak amacıyla, Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, … gerektiği takdirde sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere' gönderilmişlerdir. Görevleri için çizilen sınır da budur.

Anayasa'nın 117. maddesi gereğince 'Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanınca temsil olunur. Millî güvenliğin sağlanmasından ve Silâhlı kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı, Cumhurbaşkanı sorumludur.'

Bu nedenlerle Türk Silâhlı Kuvvetlerinin İdlib'de ve genel olarak Suriye'de savaş boyutuna ulaşan mücadelesi hakkında Cumhurbaşkanı veya Millî Savunma Bakanının  kapalı bir oturumda Meclis'e bilgi vermesi, Meclis'in de gelişmeleri bütün yönleriyle görüşmek ve  değerlendirmek üzere bir gün dahi gecikmeksizin en kısa zamanda toplanması kadar doğal bir şey olamaz. Bunun için uygun gün aranmaz. Yurt savunması ve ülke güvenliği ile ilgili konuların görüşülmesi için her gün uygundur.  

27 Şubat 2020 günü İdlib'de Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin saldırıya uğraması, Türkiye'nin çağrısı üzerine NATO Konseyi'nin  NATO Antlaşması'nın 4. maddesi uyarınca 28 Şubat 2020 günü yaptığı istişare amaçlı olağanüstü toplantıda ele alınmıştır. Bu, Antlaşma'nın 5. maddesi gereğince NATO ülkelerinin, bir saldırıya uğraması durumunda Türkiye'nin yanında yer almaları yükümlülükleri bakımından işleyecek sürecin başlangıcı da olabilir. İdlib'deki durum, aynı gün BM Güvenlik Konseyi'nde de görüşülmüştür.

Böylece Türkiye'nin üye olduğu  uluslararası örgütlerde İdlib'deki durum acil olarak ele alındığı  hâlde; konunun doğrudan ilgilisi olan TBMM'nin ana muhalefet Partisi CHP'nin istemi doğrultusunda 29 Şubat 2020 günü olağanüstü toplantıya çağrılmayıp İdlib ve Suriye'deki gelişmeleri en son görüşen organ durumunda bırakılması, makul bir gerekçe ile açıklanabilecek bir durum değildir. Bu gecikmeye rağmen Meclis'in Salı günkü olağan toplantısında yapacağı kapalı oturumda Türkiye'nin İdlib ve Suriye'de karşı karşıya bulunduğu durumun, başlangıcından itibaren bütün yönleriyle konuşulması, tartışılması, değerlendirilmesi ve gereken kararların alınması, halkımızın beklentisidir."