Gündem

Poyrazköy davasında Kardak itirafı Feyyaz Öğütçü'yü ağlattı

Beşikaş'taki "Poyrazköy" davasında 11'i tutuklu 69 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.

14 Temmuz 2010 03:00

T24 - İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen "Kafes Eylem Planı" ve "Amirallere suikast" davaları ile birleştirilen "Poyrazköy" davası duruşması tutuksuz sanıkların ifadelerinin alınması ile başlarken, tutuksuz sanık Albay Ali Türkşen'in "Buradakilere baktığınızda terör örgütü şüphelisi olarak görebilirsiniz ama ben Ercan Kireçtepe'ye bakınca Kardak'a gidecek botun benzini olmadığı için kredi kartıyla benzin alan kişiyi görüyorum. O bayrak oradan gidecek diye 3 saat içinde benzini alıp ekmek arası peynir yaparak oraya gittik. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya'yı arıyor. O da bizi aradı. Ben nasıl 'Komutanım benzin yok' diyeyim. Şimdi ise burada terör örgütü üyeliğinden yargılanıyoruz" sözlerini üzerine emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü gözyaşlarına hâkim olamadı. Bu arada Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmata ilişkin, soruşturma sırasında, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nün savcılığa gönderdiği yazıda, bazı mühimmatın kullanıma elverişli olmadığını bildirerek, bu nedenle imhasını istediği ortaya çıktı. Davanın tutuksuz sanıklarından Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Sağdıç ile Tuğamiral İlğar, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in katledilmesine ilişikin görülen davaya müdahil olma talebinde bulundu.

Beşikaş'taki İstanbul Adliyesi'nde görülen, "Amirallere suikast" ve "Kafes Eylem Planı" davaları ile birleştirilen "Poyrazköy" davasında 11’i tutuklu 69 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.


Tutuklu sanıklar ile 25 tutuksuz sanık katıldı


Doğan Haber Ajansı'nın haberine göre İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar emekli Binbaşı Levent Bektaş, Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe, Deniz Binbaşı Erme Onat, Deniz Binbaşı Eren Günay ve emekli SAT komandosu Ergin Geldikkaya, teğmenler Faruk Akın, Sinan Efe Noyan, Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy, Tarık Ayabakan cezaevinden getirildi. Emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü ile Tuğamiral Levent Görgeç’in de aralarında olduğu 25 tutuksuz sanığın katıldığı duruşmada müdahil Agos gazetesi adına da avukatlar hazır bulundu.


'Önce benim mütalam alınırsa daha iyi anlaşılır'


Duruşma Poyrazköy davasının tutuksuz sanıklarının savunmasının alınmasıyla başladı. Mahkeme Başkanı’nın, Yarbay Mustafa Turhan Ecevit’in adını söylemesi üzerine söz alan emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü, 2007-2009 yılları arasında Kuzey Saha Deniz Komutanı olarak görev yaptığını belirtti. Bu olayların komutanlığı bünyesindeki SAT Grup Komutanlığı’nda cereyan ettiğini hatırlatan Öğütçü, “Bir takım önlemler almaya çalışmıştım. Sanıkların savunmalarından önce benim mütalaam alınırsa daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum" dedi. Mahkeme Başkanı Kuban ise öncelikle savunmaların alınacağını söyledi.


Yarbay Ecevit: Dava siyasi dediler, siyasi görüşün adamı değiliz


Bunun ardından tutuksuz sanık Yarbay Mustafa Turhan Ecevit savunmasına başladı. Hiçbir zaman kanun ve hukuk dışına çıkmadığını ifade eden Yarbay Mustafa Turhan Ecevit, suçlamaları kabul etmedi. Hukuk sisteminin ön yargıların ötesine geçemediğine şahit olduğunu anlatan Ecevit, “Yapılan zulme anlam vermekte zorlandım. Bu dava siyasi dediler. Biz askeriz. Hiçbir siyasi görüşün adamı değiliz" dedi.


İftiralarla tasfiye...


Savunmasına, iddianamedeki ihbar mektuplarını açıklayarak devam eden Ecevit, “Bizim içimizdeki birkaç arkadaşımız iftiralarla tasfiye etmeye karar vermiş ya da verdirilmiştir. Bizim üzerimizde başlayan iftiralar Deniz Kuvvetleri içinde tasfiye yolu haline gelmiştir" dedi.


Albay Türkşen: Bağlı olduğum tek örgüt TSK


Ecevit’ın ardından tutuksuz sanık Albay Ali Türkşen savunmasına Namık Kemal’in “Düşmek üzere yıldırım ekser mualla tak arar, herkese gelmez bela erbabı istihkak arar" dizeleriyle başladı. Bağlı olduğu tek örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu kaydeden Türkşen, “Bu davada ‘TSK’nın içinde hainler, emniyette işbirlikçiler vardır ve bunun yargıya ne kadar işlediğini ise yapılacak yargılamanın sonunda göreceğiz’ der hale geldik" dedi.


'Kardak krizinde TİM komutanıydım'


1990-1997 yılları arasında SAT Grup Komutanı olarak görev yaptığı sırada iki önemli görevde yer aldığını söyleyen Türkşen “Bu görevlerde yer almakla iyi mi yaptım, kötü mü yaptım bilmiyorum. Ancak bugün buraya getirdiler. Hayatta bazı şeyleri eksik yapsaydık, bugün burada olmazdık. Burada olmaktan hiç üzülmüyorum. İnanıyorum ki, bu davanın sonunda beraat edeceğiz. Sadece ailelerimiz yıprandı. Yer aldığım ilk görev 1993 yılında 14.5 ton uyuşturucu yüklü gemi Lucky-S’e el konulmasıdır. İkinci olarak ise, Kardak krizinde adaya çıkan timin komutanıydım. Her iki olayda da tek bir mermi kullanılmadı" dedi. Dönemin komutanı Özden Örnek’in verdiği emir doğrultusunda Kardak çıkarmasına ilişkin hazırladığı hatıratı mahkemede gösteren Türkşen, hatırattan bir bölüm okudu.


'Kardak'a gidecek botun benzinini kredi kartı ile aldık'


Türkşen şunları söyledi:

“Buradakilere baktığınızda terör örgütü şüphelisi olarak görebilirsiniz ama ben Ercan Kireçtepe’ye bakınca Kardak’a gidecek botun benzini olmadığı için kredi kartıyla benzin alan kişiyi görüyorum. O bayrak oradan gidecek diye 3 saat içinde benzini alıp ekmek arası peynir yaparak oraya gittik. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’yı arıyor. O da bizi aradı. Ben nasıl ‘Komutanım benzin yok’ diyeyim. Şimdi ise burada terör örgütü üyeliğinden yargılanıyoruz."

Türkşen mahkeme heyetine Kireçtepe’nin kullandığı kredi kartının 1996 yılına ait 16 lira 73 kuruşluk fişini gösterdi.


Öğütçü gözyaşlarına hâkim olamadı


Mahkemede sanıkların savunma yaparken çok ağır laflar ettiğini belirten Türkşen’in sözleri Öğütçü’nün ağlamasına neden oldu. Türkşen savunmasında şunları kaydetti;

“Ancak Levent Bektaş öyle bir laf söyledi ki, bana göre o laftan sonra hükümet üniversite hocaları cumhurbaşkanı, başbakan, herkes işini bırakıp bu sözü tartışmalıydı. Bektaş ‘Benim askerlikle sorunum yok. Ben dünyaya yeniden gelsem, yine asker olurdum, yine SAT olurdum. Ama bu ülkenin ordusunda değil’ demişti. Bektaş’a bu sözü ettirenleri asla affetmeyeceğim" dedi. Bu sözler üzerine salondaki tutuklu tutuksuz sanıklar, izleyiciler ağladı. En çok dikkat çeken ise Feyyaz Öğütçü oldu. Öğütçü, gözyaşlarına hakim olamayınca gözlüğünü çıkarıp güneş gözlüğünü taktı. Ancak gözyaşlarını durduramayan Öğütçü, cebinden çıkardığı mendiller yaşlarını sildi. Bu duygusal anlar üzerine Mahkeme Başkanı Oktay Kuban, duruşmaya 1 saat ara verdi.


'Mühimmat kullanıma elverişli değil'


Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmata ilişkin, soruşturma sırasında, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nün savcılığa gönderdiği yazıda, bazı mühimmatın kullanıma elverişli olmadığını bildirerek, bu nedenle imhasını istediği ortaya çıktı.

İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Tufan Ergüder imzasını taşıyan ve 16 Temmuz 2009 tarihinde savcılığa gönderilen ''imha kararı alınması''na yönelik 2 ayrı yazıda, Poyrazköy'de ele geçirildikleri bildirilen bazı mühimmatın, kimya ve balistik incelemelerle belirlenen niteliklerine yer verildi.  

Terör ve organize suç örgütlerinden elde edilen bu tür patlayıcı maddelerin, Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğünün sorumluluğunda saklanabileceği ve muhafaza edilebileceği uygun depo bulunmadığından, geçmiş yıllarda bunların infilak etmesi sonucunda, görevlilerin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verdiği hatırlatılan yazılarda, şöyle denildi: 

''Buna benzer istenmeyen müessir olayların önüne geçmek için kullanıma elverişsiz oldukları değerlendirilen yazılı maddeler halinde sıralı patlayıcı maddelerin adli emanet ve benzeri depolarda bulundurulması ve saklanması sakıncalı olduğundan imha edilmeleri yönünde karar veya teslim edilecek yerin tarafımıza bildirilmesi gerekmektedir. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Başsavcılığımızdan yukarıda sayılı maddeler halinde sıralı materyallerin imha kararının veya teslim edilecek yerin tarafımıza yazı ile bildirilmesi hususunu rica ederim.''


'Kafes'te Din davasına müdahillik talebi


''Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat'' davasının tutuksuz sanıklarından Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Kadir Sağdıç ile Tuğamiral Mehmet Fatih İlğar, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin görülen davaya müdahil olma talebinde bulundu.

Sağdıç ile İlğar'ın avukatı Murat Ergün, 2 sayfadan oluşan ve davaya müdahil olma taleplerini içeren dilekçeyi İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine sundu. Dilekçede, şöyle denildi:

''Müvekkillerim, halen yargılaması devam eden İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada, merhum Hrant Dink'in öldürülmesi ile ilişkilendirilmeye çalışılmakta ve dolaylı olarak mahkemenizde yargılaması devam eden suçun başkaca mağdurları olmaktadır. Hrant Dink'in öldürülmesi olayında, cinayeti planlayan gerçek azmettiriciler maktulün katledilmesi şeklinde cereyan eden asıl eylem yanında, planlarının bir parçası olarak kendilerini gizlemek ve maskelemek için müvekkillerimi de suç şüphesi altında bırakmakta ve bu şekilde müvekkillerimin mağduriyetine sebebiyet vermektedir. Müvekkillerim de her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi davanızda devam eden yargılama ile dava konusu suçun gerçek planlayıcı ve azmettiricilerinin açığa çıkartılmasını istemekte ve aynı zamanda bu suçun mağdurlarından olmaları nedeniyle davaya özellikle katılmak ve katılan sıfatıyla yargısal faaliyete katkıda bulunmak istemektedirler.'' 

Dilekçede, müvekkillerin davaya, ''kamu davasına katılan'' olarak kabulüne karar verilmesi talep edildi.