Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinden sonra İletişim Başkanlığı’nın örnek gösterdiği ülkelerden biri olan Polonya’da, hükûmet ve Katolik Kilisesi’ne bağlı grupların sözleşmeden çekilmeye yönelik baskıları sürüyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine dayanan İstanbul Sözleşmesi’nin “aile değerlerini yıktığı” tezini savunanların Polonya Parlamentosu’na sunduğu yasa tasarısı, sözleşmeden çekilmek ve yerine “aileyi koruyan” bir yasa getirmeyi amaçlıyor.
Muhafazakâr çevrelerin uzun bir süredir İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek için bastırdığı, kadın aktivistlerin ise mücadeleyi sürdürdüğü Polonya’dan kadın hakları aktivisti, doktora adayı Joanna Sozanska, T24’e ülkesindeki kadın mücadelesini anlattı.
Polonya’da insan haklarına duyulan saygının kötüye gittiği dönemin başlangıcı olarak 2015 yılı genel seçimlerine işaret eden Sozanska, süreci şöyle anlattı: "2015 parlamento seçimlerinde Hukuk ve Adalet Partisi kazandı. 2015’ten bu yana hükûmet, Polonya’yı demokratik değerlerden uzaklaştırıyor ve maalesef otoriter bir sisteme doğru ilerliyor. 2019 yılında Hukuk ve Adalet Partisi seçimleri bir kez daha kazandı ve otoriter yol daha da belirginleşti. 2015 yılından bu yana Polonya’da yetkililer, nefret söylemine gözlerini kapadı. Başından bu yana mülteciler, doktorlar, öğretmenler, kadınlar ve şimdi de LGBTİ+’ye yönelik bir korku politikası uygulanıyor."
Polonya'da bir eylemde Joanna Sozanska. Elindeki poster, başka ülkelerde hakları için mücadele eden kadınlara destek mesajı veriyor. Posterde "Düşünüyorum, hissediyorum ve karar veriyorum" ifadeleri yer alıyor
Sozanska, Polonya’da kadınlara ve LGBTİ+’ye yönelik ayrımcılığın arkasında sağcı ve güçlü bir vakıf olan Ordo Juris Vakfı’nın olduğunu söyledi. Polonya’da İstanbul Sözleşmesi’nin şu an muhalefet partisi konumundaki Sivil Platform Partisi’nden olan Cumhurbaşkanı Bronislaw Komorowski döneminde imzalandığını hatırlatan Sozanska, ülkede kadın haklarının durumunun yeni hükûmetle birlikte kötüye gittiğini şu örnekle anlattı:
“Örneğin hükûmet, ev içi şiddet mağdurlarının acil servisi olarak hizmet veren “Mavi Hat” hizmetini finanse etmeyi bıraktı. Bu hizmet, 1995 yılından bu yana şiddet mağdurlarına yardım ediyordu. Şu an bu hizmet, futbolcu Jakub Blaszczykowski gibi hükûmet dışı aktörler tarafından finanse ediliyor. Polonya’da ev içi şiddet mağdurlarının yaklaşık yüzde 73.8’i kadın. Her yıl yaklaşık 500 kadın bu yüzden hayatını kaybediyor. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi çok önemli. Polonya’da İstanbul Sözleşmesi bir hukuki güvence hâline geldi ancak ev içi şiddet sorunu çözülmedi. Bu sorunun çözülebilmesi için hükûmette ve kamuoyu farkındalığında da değişim gerekiyor”
“İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıp aile haklarını öne çıkarmayı amaçlıyorlar”
“Polonya’da İstanbul Sözleşmesi’ni kimler, neden istemiyor?” sorusuna yanıt veren Sozanska, iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi’nin yanı sıra aşırı sağcı Ordo Juris Vakfı’na işaret etti. Bu vakfın LGBT+ karşıtı söylemleriyle bilindiğini vurgulayan Sozanska, “Bu gruplara göre İstanbul Sözleşmesi, bir kadın ve bir erkeğin oluşturduğu ‘geleneksel aile’ kavramına tehdit unsuru olarak görülüyor. Muhafazakârlar için İstanbul Sözleşmesi ’toplumsal cinsiyet kavramı aracılığıyla aileleri dağıtma’ tehdidi oluşturuyor. Hükûmet, İstanbul Sözleşmesi’nin Polonya Anayasası’na uymayacak bir şekilde ailelere çocuklarını nasıl yetiştireceklerini empoze ettiğini savunuyor. Bu açıkça doğru değil tabii ki. Muhafazakâr ve dindar gruplar İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılıp yerine ‘Aile Hakları Üzerine Uluslararası Anlaşma’ hazırlanması için imza kampanyası düzenledi.” dedi.
Sozanska, sözlerine şöyle devam etti: "Sağcı muhafazakâr partiler ve hükûmet politikalarında oldukça güçlü bir etkisi olan Katolik Kilisesi, yanlış bir şekilde, LGBTİ+nin İstanbul Sözleşmesi aracılığıyla topluma cinsiyet üzerine fikirlerini 'empoze edeceğini' söylüyor."
Sözleşmeden çekilme konusunda bugünlerde neler yaşandığını aktaran Sozanska, “Aileye evet, cinsiyete hayır’ isimli tasarı, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını ve aile hakları yasasının getirilmesini öngörüyor. Bu adımın arkasında aşırı sağcı Ordo Juris Vakfı bulunuyor. Aşırı sağcı partiler ve Katolik Kilisesi, Sözleşme’nin 'LGBTİ+ topluluğunun ideolojilerini topluma yayma çabası' olduğunu söylüyor. Bu tasarıyı getiren grup, geçen yıl 28 Aralık’ta parlamentoya sunduğunda, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin 185 milyon Polonya Zlotisi bütçe tasarrufu olacağını savundu.
10 Şubat’ta söz konusu yasa tasarısı parlamentonun alt kanadı olan Seim’de okundu. 30 Mart’ta ise bu tasarıyı reddetmek üzere bir teklif, Seim’de oylamaya sunuldu. Sivil Koalisyon’dan 127 vekil, Sol Parti’den 46 vekil, Polonya 2050’den 4 vekil ve Polonya Koalisyonu'ndan 8 vekil tasarının reddedilmesi yönünde oy verdi. Ancak parlamento, ikinci okuma sürecini başlatarak taslak üzerindeki çalışmaları hızlandırma teklifini reddetti. Yani, Parlamento İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı öngören yasa tasarısıyla ilgili sürece devam ediyor.”
Halkı İstanbul Sözleşmesi’nin içeriğine dair bilgilendirmek için kampanyalar düzenleniyor
Sozanska, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye karşı parlamentodaki sol partilerin (Birlikte Sol ve Yeni Sol) aktif bir şekilde çalıştığını söyledi ve bu partilerin toplumu, kadınları şiddete karşı koruyan sözleşmeyle ilgili bilgilendirmek için de kampanya yürüttüğünü söyledi. Parlamento'da bulunan muhalefet partilerinin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeye karşı olduğunu belirten Sozanksa, söz konusu yasa tasarısını engelleyecek çoğunluğa sahip olmadıklarını ekledi.
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi'nin tam metni
Kadın hakları savunucularının da uzun süredir protesto eylemleri düzenlediğini söyleyen Sozanska, en büyük problemin ise hükûmetle iletişim olduğunu vurguladı: “Hükûmetle iletişim kurulamıyor. Başbakan Morawieck, Sözleşme’den çekilme planlarını açıkladığında ülke genelinde protestolar başladı. Aktivistler ve Birlikte Sol partisi, toplumu bilgilendirmek için İstanbul Sözleşmesi okuma etkinlikleri düzenledi.”
Polonya'da bu yıl yürürlüğe giren katı kürtaj yasasına karşı bir eylemden. Posterde "Dişi aslanlar sizin için geliyor" yazıyor. (Fotoğraf: Joanna Sozanska)
TIKLAYIN - Polonya'da kürtaj yasağı yürürlüğe girdi, protestolar başladı
Muhafazakârlar Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararını kullandı
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararının Polonya medyasına yansıdığını söyleyen Sozanska “Muhafazakâr çevreler, Türkiye’nin çekilme kararını kendi argümanlarını savunmak ve toplumu yanlış bilgilendirmeyi sürdürmek için kullandı” dedi.
TIKLAYIN - Türkiye, ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi'nden Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ayrıldı!
Polonyalı kadınların “Katolik Kilisesi ile Hukuk ve Adalet Partisi etkisindeki ataerkil gelenek altında” yaşadığını söyleyen Sozanska, kadınların en büyük mücadelesinin özgürleşmek olduğunu söyledi ve ekledi: "Bunun gerçekleşebilmesi için biz kadınların siyasete, bilime, medyada fikir özgürlüğüne eşit bir şekilde erişebilmesi gerekiyor."
Sozanska, Polonya’nın İstanbul Sözleşmesi mücadelesiyle ilgili şunu vurguladı: Eğer Polonya İstanbul Sözleşmesi’nden çekilirse (Umarım bu yaşanmaz) umarım hükûmeti deviren kadınlar olur!