T24- Başbakan Erdoğan, Deniz Baykal’ın istifa etmesine neden olan görüntülerle ilgili olarak iktidarı suçlamamaları gerektiğini belirterek, CHP'nin sorumluyu kendi içlerinde araması gerektiğini söyleyen Erdoğan, "İçlerindeki Brütüslere baksınlar" dedi. Başbakan Erdoğan Zonguldak'da hayatını kaybeden işçilerle ilgili olarak kullandığı kaderleri bu ifadesini dün(20 Mayıs 2010) Aşiyan Mezarlığın'da hayatını kaybeden polisler içinde kullanarak, "Yahu bu mesleğin kaderi..." dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuştu. Erdoğan, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a ait iddia edilen görüntülerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“(Ulusal Kriminal Büro) Tanımıyorum, hatırlamıyorum. Devletin hiçbir resmi ilişkisinin ilgisinin olmadığı bir yer. Açıklama falan yaptılar. Bu ülkenin TÜBİTAK’ı, Adli Tıp’ı var. Yapılması gereken bir şey varsa buralar vasıtasıyla yapılmalıdır.
Özel meseleler, ailevi meseler siyasetin üzerindedir. Hatta siyasetin dışındadır. Aile kutsaldır, özel hayat kutsaldır. Bunun tanımını iyi yapmak lazımdır. Genel hayattan bahsetmiyorum. Kişilik hakları kutsaldır. AK Parti ortak değerleri muhafaza etmek için çaba göstermektedir.
Biz muhafazakar demokrat bir kimliğe sahibiz. Bazılarının partimize AK Parti diyememeleri de bundandır. Bundan rahatsızlar çünkü temiz siyaset onların işi değil.
Aile çökerse bu milletin çimentosu da erir, toplumsal yapı da çöker. Aile kurumunun yıpratılmasına göz yumamayız.
Aileyi her zaman siyasi tartışmaların dışında tuttuk. Zaman zaman mahremlerimiz üzerinden saldırdılar. Siyasi tartışma konusu yapmak isterdiler. Biz sabırla saldırıları göğüsledik. Biz asla onların özel hayatlarını mahremlerini siyasete alet etmedik.
Biz günlük düşünmüyoruz. Biz bugünü geleceği düşünerek yolumuza devam ediyoruz.
Yola çıkan bazıları bizim argümanları kullanmaya başladı. Bu yaşanır, konuşulmaz.
Ana muhalefet partisinde yaşanan gelişmeleri millet ibretle izliyor. Sükütumuz ikrardan değil, edebimizdendir. Önce CHP lideri, sonra arkadaşları ve yandaş medya karalamaya çalıştı.
Özel hayatla ilgili meseleri iktidarı yıpratma polemiğine dönüştürmeye çalıştılar. Her şeyin açığa çıkarılması istiyoruz.
'İktidar ortaya çıkarmalı'... Ben senin memurun muyum ya? Bu işi ortaya çıkaracak olan yargıdır.
Sorumlu arıyorlarsa AK Parti’ye değil, kendilerine baksınlar. Gitsinler avukatığını yaptıkları çetelerin içinde arasınlar.
Belden aşağı vurmanın bizim kitabımızda yeri yoktur. Mertçe çıkar siyasi alanda mücadele ederiz.
Timsahın gözyaşlarına dikkat etsinler. Şimdi nerede onlar? Şimdi yıkılanlar AK Partiye çamur atacaklarına önce kendi içlerindeki o Brütüslere baksınlar. Kendisine kazan kaldıranlara baksınlar."
Madencinin de polisin de kaderi...
''Daha önceki birçok vakada olduğu gibi Zonguldak'taki maden kazası sonrasında da acılar üzerinden siyaset üretildiğine, acılar üzerinden provokasyonlar çıkarılmak istendiğine, provokasyonlar yapıldığına ne yazık ki şahit olduk, hala da oluyoruz.
Şunu hatırlatmakta fayda görüyorum, grizu patlamaları ya da metan gazı maden ocaklarının maalesef tabii bir parçasıdır. Grizu patlamalarını yüzde 100 önlemek mümkün değildir. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde ABD'de, Rusya'da, Çin'de, Almanya'da, hiçbir yerde bugüne kadar 'bu yüzde yüz önlenmiştir' diyecek bir tek kişi yok. Diyemezler.Sadece Türkiye'de değil, dünyanın birçok yerinde bu ne yazık ki yine altını çizerek söylüyorum, bu işin kaderidir. Bunu sağa, sola çekmek isteyen bazı köşe yazarlarına da hatırlatmak istiyorum, çeşitli kurum ve kuruluşlara da söylüyorum, bu işin kaderidir diyorum. Bunu sağa, sola çekmeye de kimsenin ne fikri derinliği, ne düşünce derinliği bu tür adamların yetmez. Niye yetmez? Adam bunu alıyor, herhalde kaza, kader olayıyla ilişkili hale getirmek istiyor. Senin kazaya, kadere imanın yoksa o ayrı mesele zaten. Onu ben seninle tartışacak değilim. Onu git sen Diyanet İşleri Başkanı ile konuş, benimle konuşma. Benim söylediğim mesele başka. Yani bu olayın fıtratında bu var, kaderinde bu var.''
Aşiyan Mezarlığı'nda dün (20 Mayıs 2010) iki polis memurunun başına gelen olaya da değinen Erdoğan, ''Bir tinerci ile başlarına gelen olay... Nedir? Yahu bu mesleğin kaderi. Bu mesleğin fıtratında bu var. Polisin görevi bu.Şimdi bunun üzerinde de spekülasyon mu yapacaksın? 'Niye bu polisler Aşiyan Mezarlığı'na gönderildi' veya 'niçin bu tinercilerle uğraştı mı'' diyeceksin? Ama görüyorsunuz hemen bunu da speküle etmeye başlarlar'' dedi.
Erdoğan, daha önce Kozlu'da 243 işçinin grizu patlaması nedeniyle hayatını kaybettiğini kaydederek, bu patlamanın meydana geldiği dönemde taşeronun çalışmadığını, TTK'nın bu işi yaptığını hatırlattı. ''Bunu ne ile izah edeceksiniz? Böyle yanlış bir yaklaşım metodu olur mu'' diyen Erdoğan, artık bir çok işin hizmet alımı ve taşeron vasıtasıyla her alanda yapıldığını ifade etti.
Aldıkları önlemlerle son dönemde kömür ocaklarında üretimin arttığını ve kazaların azaldığını belirten Erdoğan, kaza anından itibaren tüm imkanlarla bölgeye ulaştıklarını dile getirdi.
Erdoğan, kendisinin de Zonguldak'a giderek, yetkililerle, ailelerle, madencilerle görüşmeler yaptığını anımsatarak, şunları kaydetti:
''Tabii oradaki acıyı istismar etmek, provoke etmek isteyenlerin, o kalabalığın içine girdiklerini dün bir kez daha gördük. Çok ağır, ağza alınmayacak küfür ve hakaretlerle halkı galeyana getirmek isteyen bir kişinin, Zonguldak ile hiçbir bağının, hiçbir bağlantısının olmadığını, aslen Sivas Şarkışla nüfusuna kayıtlı, Ankara doğumlu, illegal-legal malum örgütlerinin mensubu olduğunu istihbarat teşkilatımız tamamıyla çıkardı. Neticede yargı kendisiyle ilgili bir tutuklama kararı verdi ve tutuklandı. Tabii bu insanlar, ne yazık ki bunlar da bu toplumun kaderi. Onu da söyleyeyim."
'Referandum için 12 Eylül oldukça enteresan'
Referandum için belirlenen 12 Eylül tarihinin de ''oldukça enteresan'' olduğunu ifade eden Erdoğan, ''12 Eylül darbesinin 30. yıl dönümünde, 12 Eylül 2010'da bu millet darbe anayasası üzerindeki en büyük, en kapsamlı ve en demokratik değişimi oylayacak, bu önemli. Milletimiz 30 yıl aradan sonra demokratik siyaseti askıya alan müdahalenin izleriyle bu muhalefete rağmen hesaplaşacak, bu muhalefete rağmen'' diye konuştu.
Muhalefetin, Meclis sürecinde olduğu gibi referandum sürecinde de ''iftiraya, yalana, karalama kampanyalarına başvurabileceğini'' bildiren Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''İnanın anayasa değişikliğini konuşmayacaklar, aynen Meclis'te olduğu gibi. Onlar başka şey konuşacak, ama biz milletimize bu anayasa değişikliğinin neyi getireceğini, neyi kazandıracağını ama neyi de götüreceğini anlatmamız lazım. Onlar zihinleri bulandırmanın çabası içinde olacak, biz zihinleri aydınlatmanın gayreti içinde olacağız. Farkımız bu olacak."
TBMM'nin temmuz başında tatile gireceğini anımsatan ve temmuzla birlikte referandum çalışmalarının yoğunlaşacağını belirten Erdoğan, ''İşi asla hafife almayacağız'' dedi. Erdoğan, referandum sürecinin son ayının ramazana denk geldiğini belirten Erdoğan, Ramazan Bayramı ile referandum sonucunu birlikte kutlamayı diledi.