Diyarbakır’da bir gösteri sırasında açılan ateşle hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Aydın Erdem'i andıkları ve anadilde eğitim hakkı için eylem yaptıkları gerekçesiyle yargılanan üniversite öğrencilerine ceza yağdı. Üç yıldır tutuklu yargılanan 5 üniversite öğrencisine 7 ile 17 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi.
Taraf gazetesinden Bahar Kılıçgedik'in haberine göre, Aydın Erdem'i öldürdüğü iddia edilen şüpheli polisler hakkında ise takipsizlik kararı çıktı. İçişleri Bakanlığı, Erdem ailesinin açtığı tazminat davasına gönderdiği savunmada da Erdem'in "ağır kusurlu" olduğunu iddia etti.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde önceki gün görülen karar duruşmasında, 2008-2009 yıllarında Dicle Üniversitesi’nde çeşitli eylemlere katıldıkları gerekçesiyle yaklaşık üç yıldır tutuklu olan Nilgün Özkaran, Derya Moray, Cuma Karakuş, Ramazan Durmaz ve Eray Ölçen hazır bulundu.
Anma gösterisi suç
Beş öğrenci öncelikle Erdem’i anmak için düzenlenen eyleme katılmakla suçlandı. Öğrencilerin katıldığı, askerî operasyonları protesto için 5 Şubat 2009 tarihinde DTP tarafından düzenlenen “Operasyonlara karşı durmak ve demokratik çözüm için Şırnak’a yürüyoruz” ve “Anadilde eğitim” eylemleri de yasadışı sayıldı. İddianamede öğrencilerin bu etkinliklere katılması ve alkış ile tempo tutması “aktif şekilde katılarak etkinliği zamanla örgüt propagandası haline dönüştürme” olarak yorumlandı ve örgütsel suç olarak nitelendi.
Duruşmada son savunmalarını yapmak isteyen öğrencilerin Kürtçe konuşmalarına da izin verilmedi. Söz alan savunma avukatları öğrencilerin yasadışı herhangi bir etkinliğe katılmadığını, gizli tanık beyanlarının ise gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
54 yıl 4 ay 6 gün hapis
Verilen kısa aranın ardından mahkeme kararını açıkladı. Mahkeme "Örgüt propagandası yapmak," "Eğitim ve öğrenimin engellenmesi", "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet", "Görevi yaptırmamak için direnmek," "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" gerekçeleri ile tutuklu sanık Nilgün Özkaran’ın 8 yıl 4 ay 18 gün, Derya Moray’ın 12 yıl 6 ay 22 gün, Cuma Karakuş’un 7 yıl 11 ay 18 gün, Eray Ölçen’ın 7 yıl 11 ay 18 gün ve Ramazan Durmaz’ın ise 17 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verdi. Üniversite öğrencilerine ceza yağmasına neden olan olayların fitili 6 Aralık 2009’da ateşlendi.
Tek kurşun olayları ateşledi
Diyarbakır’da DTP’nin kapatılmasını protesto için düzenlenen yürüyüşe katılan Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü 3. sınıf öğrencisi Aydın Erdem, açılan ateşle öldürüldü. Olay sonrası Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Polis Evi’nde görevli temizlikçi, Polis Evi tuvaletinde altı mermi kovanı buldu. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda olay yerinde ve Polis Evi’nin tuvaletinde bulunan kovanların TEM Şubesi’nde görevli polisler S.B, H.İ, V.Ö, ve T.M’nin silahından çıktığı tesbit edildi.
Ailesi olayı AİHM’e taşıdı
Buna rağmen soruşturmada şüpheli polisler hakkında takipsizlik kararı verildi. Kararda, polislerin havaya ateş ettiği iddia edildi.
Takipsizlik kararına itiraz eden Erdem ailesinin avukatları, soruşturmanın eksik yürütüldüğü gerekçesi ile Malatya Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu. Reddedilince aile davayı AİHM’e taşıdı ve tazminat davası açtı.
Öldürülen kusurlu bulundu
Bu davaya savunma gönderen İçişleri Bakanlığı, Erdem’in "ağır kusurlu" olduğunu iddia etti. Bakanlık, "Şahıs hukuka aykırı bir eylemde polise taşlı sopalı saldırıda bulunmuş, yasadışı bir eylemin içinde fiilen bulunmuştur. Dolayısı ile ölenin kusurlu davranışı idarenin eylemi ile zarar arasındaki illiyet bağını kesmiştir" dedi.
'Takdir hakkının kötüye kullanılmasının şahikasıdır'
Öğrencilere ceza verilmesine çeşitli kesimlerden tepki geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu tepkisini, "Kamu görevlilerine hoşgörüyle yaklaşılıyor. Son 10 yılda bu durum iyice arttı. Aydın Erdem davası da bunlardan birirdir. Bunun adı demokrasi değildir. Yargıya takdir hakkı bırakılan düzenlemelerin nasıl kötüye kullanıldığının şahikasıdır" sözleriyle dile getirdi. Öğrencilerin bırakılması için yoğun çaba harcayan Dicle Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr Vahap Coşkun ise şu değerlendirmede bulundu: “Hem örgüt üyeliği hem de örgüt propagandası yapma konusunda verilen cezalarda mahkemeler çok rahat davranıyorlar. Kişilerin herhangi bir eyleme, demokratik bir eylem bile olsa katılmalarını çok rahatlıkla bir örgüt faaliyeti ya da örgüt mensubu olarak değerlendirebiliyorlar. Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu konuda verdiği kararlar var."