Gündem

'PKK'nın en büyük hedefi önümüzdeki sonbahardaki yerel seçimler'

İsmail Küçükkaya, devletin artan PKK saldırıları hakkında düzenlediği analizlere ulaştığını belirterek, hazırlanan bu analizleri yazdı

20 Eylül 2012 13:23

Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya güvenlik kurumlarıyla yaptığı görüşmeyi yazdı. Küçükkaya, “PKK'nın en büyük hedefi önümüzdeki sonbaharda yapılacak yerel seçimler” dedi.

İsmail Küçükkaya’nın “Bu kan seçim için akıyor” başlığıyla yayımlanan (20 Eylül 2012) yazısı şöyle:

 

Bu kan seçim için akıyor

 

Terörle mücadelede yeni bir döneme girdiğimiz gerçek.    

Bu sadece tırmanan saldırılar ve artan şehitlerimizin sayısıyla veya PKK'nın verdiği rekor zayiatla ilgili değil. 

Taraflar için yeni stratejiler ve hedefler söz konusu. 

Günlerdir 'ne oldu da terör böylesine tırmanmaya başladı?' sorusunun peşindeyiz. Olup biteni tek bir parametreyle açıklama kolaycılığına düşemeyiz. 

Son günlerde devletin güvenlik kurumlarıyla yaptığımız görüşmelerde bu konuda yazılan analizlere ulaştık.  

PKK'nın en büyük hedefi önümüzdeki sonbaharda yapılacak yerel seçimler. Ancak analizlerde çok çarpıcı tespit ve gelişmelere yer veriliyor. İşte bölücü terör örgütünün ve onunla mücadele eden devletin son durum raporu:

PKK önce Öcalan'ın ev hapsine çıkarılması, sonra anayasal değişiklikler yapılması ve ardından dört ülke Kürtlerini kapsayan bir konfederalizm hedefi belirledi. 

Öcalan'la avukatları arasındaki görüşmeler, buradan ortaya çıkan talimatlar ve onların uygulanması da bu 'üçlü planı' doğruluyordu. 

Görüşmeler, açılım sürecinde yaşananlar ve Habur kazası sonrasında devlet taktik değiştirdi. 
KCK operasyonlarının başlangıcı işte bu 'stratejik okuma'ya dayanıyor.

PKK, 1999-2005 arasındaki eylemsizlik sürecini bitirirken, bir yandan şehir örgütlenmelerine çalışıyordu. 'Sözde Türkiye Meclisi' oluşturdular. Hedefleri öncelikle belediyelerdi. Suriye, İran ve Irak'ta demokratik ortam bulunmadığı için örgütlenemediler, bütün ağırlıklarını Diyarbakır'dan başlayarak Türkiye'deki şehir örgütlenmelerine odakladılar.


Diyarbakır deşifre oldu, Hakkari’ye kaydılar
 

KCK'nın ilk ismi KKK idi. İsim değişikliği ile KCK'ya dönüştürdüler. Tüzüklerinde imkan olmamasına rağmen Murat Karayılan'ı ikinci kez 'yürütme' dedikleri Kandil'in başına getirdiler. Bu süreçte BDP'nin elindeki 59 belediyenin tamamına 'PKK komiseri' diye tanımladıkları ikinci başkanlar atadılar. 
Devletin KCK operasyonları örgüte ve bu plana ağır darbeler indirdi. 

Diyarbakır'da PKK'nın 'Türkiye Meclisi' adını verdiği ve tamamı bekar, lise mezunu ve kendini örgüte adamış ideologlardan oluşan 16 kişilik yapı tutuklandı, bunların tamamı cezaevine konuldu. İkinci 16 kişilik kurul da aynı şekilde tutuklandı. Örgüt bunun üzerine Diyarbakır'da tutunamayacağını anladı, yapıyı Van ve Hakkari'ye kaydırmaya karar verdi. Aynı zamanda Türkiye'yi beş bölge olarak planlayıp, hücre yapılanmalarına başladılar. 
 

Asker-polis de araziye çıktı


Artan terör olaylarına bu perspektiften bakmak gerekiyor. PKK, belediyeleri can damarı gibi görüyor. Toplumun en ince kılcal damarlarına kadar sızmak ve özerklik planını yürütmek amacında. Gelecek yıl yapılacak yerel seçimleri kırılma noktası gibi değerlendiriyor. Bu saldırılarla bölge halkı üzerindeki baskısını en üst noktaya taşımak istiyor. 

Saldırıların artmasındaki oy mekanizması şöyle işliyor: 'PKK saldırdıkça bölge halkı üzerindeki korku ve baskısını artırıyor. PKK oy maksimizasyonu peşinde. Özerklik için çıkış yolu gibi kullanmak istiyor.'
Devlet, ilk ve en etkili hamlesini ise KCK operasyonlarıyla gerçekleştirdi. Ardından operasyonel taktikler değiştirildi. TSK şu anda operasyon kabiliyeti ve tecrübesi olan bütün üst düzey subay ve generallerini Doğu ve Güneydoğu'da görevlendirdi. Polis teşkilatı da terör ve istihbarat uzmanı personelini Hakkari, Diyarbakır, Şırnak, Van, Siirt, Batman gibi hassas bölgelere gönderdi. 

Ortak operasyonlarla devlet uzun zaman sonra ilk kez 'sahaya' indi. Bu hamle, alan hakimiyetini sağlamaya dönük. Daha önce ağırlıklı olarak 'aktif savunma' denilen tarzda harekat planlaması yapılıyordu. 

PKK yönetimi, militanlarına 'vur kal-ölene kadar savaş' emrini vermeye başladı. Geri döneni de öldüreceği tehdidinde bulundu. 

TSK buna karşılık, arazide kalarak arama-tarama-temizlik ve en önemlisi saldırı manevrasına geçti. Taktik, örgütün kışın da kendini toparlamasına izin vermemek. Asker ve polisin PKK ile karşılaşma oranı arttığı için şehit sayısı da ister istemez artıyor. PKK'nın zayiatı yükseliyor. 

Gelinen noktada, yerel seçimler PKK sorununun en hassas bölümünü oluşturuyor. 
 

Oy hesabı


Terör örgütünün halen düşünce gücü Avrupa'da. Parayı da oradan topluyor. Sözde yasama organı Kongra-Gel'in başkanı Remzi Kartal yönetiminde Almanya-Belçika-Fransa ağırlıklı olarak faaliyet gösteriyor. Avrupa ülkeleri belki eskiden olduğu gibi açıktan destek veremiyor. Ama etkin mücadele de etmiyorlar. Hatta göz yumuyorlar. Yürütme Kandil'de, sözde yargı da İranlı bir savcının kontrolünde yine Kandil'de örgütlü. 

PKK aslında en zayıf günlerini yaşıyor. Saldırılarını karakollara ve yoldaki mayınlı tuzaklara dayandırması bundan. Devlet de belki ilk defa bir anlayış birliğine kavuştu. Topyekun mücadele dönemi. Özellikle kaymakam seçimleri olağanüstü özenle yapılıyor. Amaç, devletin yanında duran halkla sıcak ve samimi ilişki. Şimdiki sınav yerel seçimlerin güven içinde yapılmasını sağlamak, halkın üzerindeki PKK baskısını yok etmek ve milli iradenin özgürce şekillenmesini beklemek. Halk, devletin yanında. En önemlisi bu. 

Önümüzdeki kış dahil, 1 yıl boyunca çok çetin bir terörle mücadele takvimi ve stratejisi yürütülecek diyebiliriz.