Gündem

PKK'lılar emekli paşaları taciz ediyor

Ergenekon'dan tahliye olan gazeteci Yenerer, cezaevinde PKK'lıların emekli generalleri sürekli taciz ettiğini söyledi

03 Şubat 2009 02:00

Ergenekon soruşturması kapsamında 2008 yılı şubat ayında tutuklanarak cezaevine konulan ve geçtiğimiz hafta serbest bırakılan Gazeteci Yazar Vedat Yenerer yaşadıklarını anlattı.

Show Tv’de yayınlanan Haber Özel Programına katılan Gazeteci Yazar Vedat Yenerer’in çarpıcı açıklamalarından bazı bölümler:

Boş Kovanlar Suç Sayıldı

Ben yıllarca savaş muhabirliği yaptım. Yıllarca Çeçenistan, Afganistan, Bosna ve onlarca ülkede uluslararası bir çok ajansta gazetecilik görevlerinde bulundum. Hatıra olarak çeşitli ülkelerden getirdiğim ve ofisimde bulunan boş kovanlar suç delili olarak karşıma çıkarıldı. Her savaş muhabirinin masasında mutlaka rastlarsınız içi boşaltılmış bir el bombasına. Kalemlik olarak kullanırlar çoğu. TSK’ya bu kovanlarla ilgili yazı yazıldı. Yazıya gelen cevap: “Bunlar kesinlikle silah yada patlayıcı değiller” oldu. Ama ben yine de tutuklanarak cezaevine konuldum.

4 gün gözaltı, 2 saat sorgu

Emniyet’te dört gün kaldım. Bu dört gün boyunca benle sadece 2 saat konuşuldu. O da sorgu değil muhabbet edercesine. Bana medya dünyasındaki dedikodular soruldu. Şubat ayında gözaltına alındım, Emniyet hücresi soğuktu defalarca klimanın açılması için görevlilere rica ettik.

Battaniye vermediler, bir tas çorba için yalvarttılar 

Kandıra cezaevi soğuktu, ilk gün 1’er kişilik hücrelerde kaldık. Daha sonra 3’er kişilik hücrelere alındık. 2 battaniyem vardı ama üşüyordum. Defalarca istekte bulunmama rağmen battaniye vermediler. Kurallar gereği “1 kişiye 2 taneden fazla battaniye veremiyoruz” dediler. Kantinden alalım dedim. Kantinde yok dediler. Depoda battaniye var ama anahtarı yok dediler. Anahtar olan görevli Kandıra'ya gitmiş. Ne yapalım" dediler. Küçücük bir delikten 1 tas çorba veriyorlardı. Çorba yetmiyordu fazladan istiyorduk adeta yalvarttırıyorlardı. En sonunda cebizimden para verelim mercimek alın, çorba yapıp herkese dağıtın dedik.

Emekli generallere sürekli tacizde bulunuluyor

Cezaevi F tipi olduğu için avlular birbiriyle yan yana. Konuşmalar diğer hücrelerden rahatlıkla duyuluyor. Bir avludan diğer avluya elinize geçen herhangi bir şeyi rahatlıkla atabilirsiniz. Oradakiler insan öldürmüş kişiler. Her gün eylem yapıp bir şeyleri protesto ediyorlar. Askere kurşun sıkmış teröristler var içlerinde. Emekli generaller sürekli protesto ediliyor. Sürekli ana avrat küfür ediyorlar.

Cezaevinde şarap yapılıyor

Kandıra cezaevinde şahit olduğum olaylar var. Bunlardan biri şarap yapımı. Eroinden uyuşturucudan girmiş kişiler şarap yapıyor. Bir avludan diğer avluya pet şişelerde yapılan şaraplar atılıyor. Silivri cezaevinde de inanılmaz olaylara şahit oldum. Bunlardan biri yine Ergenekon sanıklarından ismini vermek istemiyorum. Dışarıya doktor kontrolüne gönderilen biri. Doktorların kendisine çok sert davrandığını ve bu durumun ağırına gittiğini dile getirdi. Daha sonra bunun sebebini araştırmaya başlamış. Bir gün tesadüfen farkına varmış ki: Sevk kağıdında suçu El Kaideci olarak yazılı. Diğer doktor kontrolüne gönderilenlerinde aynı şekilde sevk kağıdında suçu; uyuşturucu, terör olarak yazılıyor. Doktorlar yeminli kişiler her kişiye aynı davranırlar ancak bu şekilde bir önyargı oluşuyor haliyle.

Tolon Paşa ile ilgili açıklamam yanlış anlaşıldı 

Emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Emekli Tuğgeneral Veli Küçük yanımızdaki hücrede kalıyorlardı. Bir gün birkaç gardiyan yanında Hurşit Paşa ile koridorda karşılaştık. Paşa 25 kilo zayıflamış. Devlet hastanesindeki doktor bir şey bulamadığını söyleyip geri gönderiyor. Doktor haber yollamış “bir gün gelsin dalağını kontrol edeyim” diye. Bende Paşa ile sohbet ederken şakalaştık. Çıkınca beraber kontrole gideriz diye.

Yaşadıklarımı kitap haline getiriyorum


Dava sürecinde yaşadıklarımı kitap haline getiriyorum. İnanılmaz şeyler var. Çok ilginç şeylere tanık oldum. Çok şaşılacak şeyler var. Bunları insanlarla paylaşmak istiyorum.