Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin başkanlık ettiği heyetler arası görüşmeden PKK ile mücadele konusunda Milliyet gazetesi köşeyazarı Fikret Bila, tam bir mutabakat içinde çıkıldığını yazıyor.
Bila'nın Davutoğlu-Barzani görüşmesine ilişkin değerlendirmeleri:
Davutoğlu’nun, “PKK tasfiye edilirse önümüzde parlak günler var, ama kardeşin kardeşi vurması devam ederse o zaman parlak günler olmaz” görüşüne Barzani de katılıyor.
‘Elimizden geleni yaparız’
Davutoğlu’nun, “PKK’nın Kuzey Irak’ta etkisiz kılınması konusunda sizin yardım etmeniz lazım” sözleri üzerine Barzani’nin verdiği karşılık şu oluyor:
“Sıkışık günlerimizde siz bize çok yardım ettiniz. Sizden bize hiçbir zarar gelmedi. Türk gençleri öldüğünde çok üzülüyorum. PKK konusunda, Kandil konusunda yapabileceğimiz ne varsa yaparız. PKK’yı İran’a gönderdik, geri geldiler.”
‘PKK değişmek zorunda’
Türkiye’nin açılım politikasını tam desteklediğini söyleyen Barzani, PKK ile ilgili olarak şu değerlendirmeyi de yapıyor:
“PKK artık değişmek zorunda. Ya kendileri değişir ya da Kürt halkının baskısıyla karşılaşırlar ve bunu kaldıramazlar.” Barzani yönetimi Türkiye ile uzlaşmış gözüküyor. Nitekim, Neçirvan Barzani de Davutoğlu’nu uğurlarken yaptığı açıklamada, Kuzey Irak’ın Türkiye’ye tehdit olmaktan çıkarılacağını söyledi. Türkiye’ye yapılmış tehdit bize yapılmış tehdittir diye konuştu.
‘PKK çizgisini benimsemiyoruz’
Mesud Barzani’nin Davutoğlu’na söylediği şu sözler de uzlaşmanın bir başka göstergesi: “PKK çizgisini benimsemiyoruz. Sizin bir senede yaptığınızı kimse üç senede yapamadı. Elimizden geleni yapacağız.”
‘Dağlıca savaş çıkaracaktı’
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Barzani heyetiyle yaptığı temaslarda Dağlıca baskınına işaret ettiği de belirtiliyor. Davutoğlu, Dağlıca saldırısını sıradan bir saldırı olarak görmüyor ve bunu Barzani tarafına şöyle yansıtıyor:
“Dağlıca baskınından sonra Türkiye bir yol ayrımına gelmişti. Ya savaşa yönelecekti ya da ortak akılla hareket edip barışa. Biz bu yolu seçtik, akıllı hareket edip temaslarımızı yoğunlaştırdık. Dağlıca belki bir Türk-Kürt savaşı çıkarmak için yapılmıştı. Bunu isteyenler vardı. Ancak biz bunu akıl yoluna giderek aştık.”
Habur girişine eleştiri
Bu temaslarda dikkati çeken bir başka yön de Barzani yönetiminin de PKK’lıların Habur’dan giriş tarzına eleştiri yöneltmeleri. PKK’lıların Habur’dan giriş tarzlarının yanlış olduğunu söyleyen Neçirvan Barzani, buna rağmen Türkiye’nin olgun davranarak büyük devlet olduğunu gösterdiğini de ifade ediyor.
‘Böyle giriş bir daha olmaz’
PKK’lıların Habur’dan giriş tarzlarının yarattığı tepki Ankara’nın girişleri ertelemesiyle sonuçlanmıştı. Erbil’de yapılan temaslardan anlıyoruz ki, bu erteleme, sürecin durdurulması anlamına gelmiyor. Her iki tarafın bu konudaki ortak kararı bundan sonra bu tarz bir girişin olmayacağı yolunda. Barzani yönetimi bundan sonraki girişlerin Habur gibi olmasına izin vermeyecek. Ayrıca Ankara da bu tür bir girişe izin vermemeye kararlı. Buradan çıkan sonuç bundan sonra yapılacak girişlerin sessiz sedasız yapılabileceği.
‘Nehirler geriye akmaz’
Sürecin durup durmayacağı konusunda Türk tarafındaki hava artık geri dönülemeyeceği şeklinde. Bu aşamadan sonra 34 PKK’lının girişinin yok sayılamayacağı, keza Kürtçe isim yasağının yeniden konulamayacağı, TRT 6’nın yayınının durdurulamayacağı, Kürtçe konuşma yasaklarının geri gelemeyeceği saptaması da yapılıyor.
Ayrıca, Davutoğlu’nun da bir sosyal bilimci olarak nehirlerin geri akıtılamayacağı değerlendirmesiyle bu yaklaşımı paylaştığı ifade ediliyor.
‘Gâvura kızıp oruç bozmak’
Habur’da yaşananların süreci durdurmaması gerektiği görüşü Türk heyetince şu benzetmeyle de değerlendirildi:
“Habur’dan bu tarz bir giriş yapıldı, bu istismar edildi diye süreci durdurmak doğru olmaz. Bu, gâvura kızıp oruç bozmaya benzer. Orucu bozduğunuzla kalırsınız, gâvurun da bundan haberi olmaz.”
‘Havuz problemi gibi’
Yine Davutoğlu’nun da paylaştığını söyleyebileceğimiz bir diğer değerlendirme şöyle:
“PKK sorunu bir havuza benziyor. Bir taraftan havuzu boşaltan bir borusu var, diğeri taraftan havuzu dolduran. Havuzun boşaltılması ancak TSK’nın yaptığı mücadele ve doğal ölümlerle oluyordu. Buna karşın, diğer borudan daha hızlı doluyordu. Problem, bu tersine çevrilerek çözülebilir. Bugün geldiğimiz noktada dağa çıkış mefhumu hemen hemen sıfırlandı. Böyle giderek havuzun tümünü boşaltmak lazım.”
Davutoğlu’nun vizyonu
Davutoğlu, Ortadoğu’nun yeniden inşa edilmesi gerektiğine inanıyor. Bölge ülkelerinin ortak sorunları çözerek barış ve huzur içinde yeni bir Ortadoğu inşa edebileceklerini düşünüyor. Ortadoğu’daki birçok sınırın suni olarak çizildiği görüşünde. Siyasal sınırlar korunarak ve yeni sınırlar yaratılmadan işbirliği yapılabileceğine inanıyor. Bölgede yaptığı temaslarda, “Avrupa Birliği’nde sınırlar nasıl anlamsızlaştıysa biz de buradaki sınırları anlamsızlaştırabiliriz, Fransa ve Almanya yüzyıllarca savaştılar ama şimdi birleştiler. Biz niye bunu yapmayalım?” görüşünü işliyor.