Gündem

Perihan Mağden: Erdoğan dünyasında mühim olan liyakat değil, ölümüne sadakat

"Yetkinliğini boş ver; Reis'te uyandırdığın hisler önemli"

22 Şubat 2016 13:52

Perihan Mağden*

Bu Topraklar hiçbir zaman aklın, mantığın, izanın, rasyonalitenin toprakları olmadı.

Olamadı!

Ama tüm bu değerlerin bu denli yok sayıldığı bir başka zaman dilimi de-

Ankara'da, özellikle Hava Kuvvetleri'ne gözdağı amacıyla DA patlatıldığı söylenen son bombadan sonra, düşünüyorum; milyarlarca dolarlık bütçesiyle Devlet İçinde 1 Devlet gibi yapılandırılmış bulunan MİT uyuyor mu; n'apıyor acaba?

MİT Müsteşarı Hakan Fidan AKP'den milletvekili olmaya teşebbüs edince Büyük Reis Erdoğan fena bozuldu, hatırlarsınız.

''Sır küpüm!'' diye nitelendirdiği Fidan'ın milletvekili olma ihtimalini bünyesi kabul etmedi.

Yahu adam SAVAK'a müracaat etmiyor!

Senin Sonsuz Başkanı olduğun partiden milletvekili, Allah ve sen izin verirsen, bakan filan olmak niyeti!

Fidan'ın milletvekili adaylığından vazgeçirilmesi enteresandı doğrusu.

Erdoğan hepimizin önünde, olanca şiddeti, gemsiz ısrarcılığıyla bastırdı.

Fidan adaylığını geri çekip işinin başına, MİT'e dönüverdi.

Ankara'daki son saldırıdan sonra, 'bilanço' yayınlandı: Fidan'ın MİT'in başında görev yaptığı sürede 227 ölü, 724 yaralı!

Erdoğan Rejiminde liyakat değil, sadakat mühim olan- bu bir.

Yetkinliğini boş ver; Reiste uyandırdığın hisler önemli- bu iki.

Sadakat de sadakat; ölümüne Sadakat!

Büyük Reiste her daim bu hissi, tazelemelisin.

Ayrıca Reisin sır küpüysen, e insan küpünü tamm yakınında tutmak ister; değil mi?

Özellikle tıka basa dolu ve hayati derecede önemliyse sırlarından küpü.

Geçenlerde Yiğit Bulut çıkmış yine TRT ekranında üfürüyor: ''Vazgeçmemi istiyorsanız, beni öldürün!''

Reisin Ulubatlı Hasanlarının mutad aralıklarla sadakat yemini etmeleri, hatta sadakat şovu sergilemeleri gerekiyor.

Kamunun önünde.

Ki, Reisin yangın yerine dönmüş içine sular serpilsin.

Ekonomi Yiğit Bulut'a, Başkanlık Anayasası Mehmet Uçum'a, MİT Hakan Fidan'a, enerji Damat'a emanet.

Erdoğan Dünyasında liyakat değil mühim olan, sadakat ve yakın alakalar kesinkes.

Ekonomiyi, Etyen Mahçupyan'ın onca hassas ruhi dengelerini altüst edebilecek sınırsız sorumsuzlukta Yiğit Bulut'a emanet etme arzusuyla yanıp kavrulan bir Rejimin-

E bunca ısrarla MİT'in başında tuttuğu Hakan Fidan'ın liyakatını da sorgular herkes.

Memleket katliam sahasına döndü. Döndürüldü.

Hele Emniyet İstihbaratı FETÖcü oldukları gerekçesiyle çökertip-

Bütün (istihbari) sermayeyi Hakan Fidan'ın MİT'ine yüklemişsen!

Cinayet romanlarında adet olduğu üzre, İkinci Ankara Katliamından kimin nasiplenebileceğine bakalım, bir de.

Birinci Ankara Katliamının AKP'nin oylarını en az yüzde 3 oranında arttırdığı biliniyor.

Zira Türkler kaosu sevmiyor!

Kargaşa istemiyor Türkler!

Çok çok korkuyorlar özellikle (ekonomik) dirlik ve düzenlerinin bozulmasından!

İkinci Ankara Katliamının akabinde, ekranlarda soluğu aldığı gibi Davutoğlu, YPG'yi sorumlu tutuyor. Çok çok eminmiş; cevap hakkı mahfuzmuş; şuymuş da buymuş.

Yetkin bir isim olan Murat Yetkin ise; katliamı gerçekleştirdiği ŞIP diye tespit edilen Salih Neccar'ın Baas rejiminin askeri istihbaratıyla bağlantılı biri olduğu bilgisine ulaşıyor.

Başkanın (son zamanlardaki) 2 Büyük Düşmanının: YPG'nin ve Esad Rejiminin şüphelisi olduğu / görüldüğü / gösterildiği bir katliam söz konusu yani.

Üstelik direkt kimi hedef alıyor?

Türk Ordusunu!

Bu kez siviller değil, Askeriye hedefte yani.

E, şimdi Suriye'ye kara harekatı başlatmamakta direnen, Rus uçağının düşürülmesinin akabinde, artık ''kanlımız'' olan Rusya o topraklarda fink atıp fındık kırarken, YPG bize Minniğ Havaalanından Nanik! yaparken; hala elimiz böğrümüzde beklememizi tercih eden-

Türk Ordusu! Türk Ordusu! Durumdan vazife, yani komşu ülke topraklarında bir savaş çıkartmayacak mısın yani?

Bak, katliamı gerçekleştiren mülteci hem kimliğini bıraktı olay yerinde, hem de 158 parçaya ayrılan bedeninden kopan parmak sayesinde KİM olduğu, çabucak tespit edildi.

YPG ya da Esad Rejimi! ''Bu yabancı örgütler Matruşkalar gibidirler'' (son dönemlerin klişe askeri stratejist ağızları)

2 malum düşman / olağan şüphelimiz, işbirliği yapmış olamaz mı yani?

Anayasa Komisyonu da dağıldı!

1982 Anayasasını dahi mumla arar hale geldiğimiz, baskıcı / şaşırtıcı /delirtici mevzuatlarla yönetildiğimiz ŞU KARA GÜNLERDE Başkanlık Anayasasını referanduma götürmenin tam zamanı değil mi sahi?

Çabuk! Çabuk! Çabuk!

Tammm 1 Devlet Adamı olan Devlet Bahçeli de aportta beklerken hazır, Meclis'ten referanduma gitme oyunu koparttığımız gibi, Başkanlık Yoluna girelim sahi.

Bu ortamda mühim olan liyakat değil, ölümüne sadakat.

Başkanın Bütün Adamları onu dokunulmaz TEK ADAM kılmak için, ölmeye dahi hazırlar!

E, öldürmek icap ediyorsa, o da sadakatin ''fıtratında'' var!


Bu yazı Nokta Dergisi'nde yayımlanmıştır.

İlgili Haberler