Beşiktaş'ın dünyaca ünlü Portekizli savunmacısı Pepe, Real Madrid'le çok sıkı bağları olduğunu ve kariyerini Beşiktaş'ta tamamlayacak olmanın kendisine mutluluk verdiğini söyledi.
FourFourTwo'ya konuşan Beşiktaş'ın yıldız savunmacısı, takımın genç yeteneği Anderson Talisca'nın saha dışında da profesyonel tavrını sürdürmesi ve camia tarafından desteklenmesi halinde çok büyük bir çıkış yakalayacağını savundu.
Pepe'nin FourFourTwo'ya verdiği röportajın bir kısmı şöyle:
Çocukken futbolcu olma hayali kurar mıydın? Seni futbol oynamaya teşvik eden biri oldu mu?
Her zaman futbolcu olmak istedim. Semtte arkadaşlarla beraber oynuyordum. Hatta babam bazı zamanlar kendimden büyük çocuklarla futbol oynadığımdan benim için endişeleniyordu. Kendimden yaşça çok büyüklerle oynuyordum. Eve her geldiğimde bana kızıyordu. “Büyüklerle futbol oynarsan sakatlanabilirsin” diyordu. Ben yine de büyüklerle oynamayı çok seviyordum çünkü benim için ayrı bir zorluk, bir rekabet ortamıydı. Futbol aşkım da böylece başladı.
Brezilya’da büyümüş olmak, bu konuda seni etkiledi?
Brezilya futbolla yaşayan bir ülke. Sıradan bir semtte büyüdüm. Oradaki çocuklarla birlikte sadece futbol oynuyorduk. Babam da beni maçlara götürüyordu. Yani her Brezilyalı çocuk gibiydim.
Kendine kimleri örnek aldın? İzlemekten keyif aldığın bir oyuncu var mıydı?
Hayattaki idolüm her zaman babam oldu ama futboldaki idollerim Ricardo Costa ve Fernando Hierro’ydu. Mitchell van der Gaag, 18 yaşımda profesyonelliğe ilk adımlarımı atarken birlikte oynadığım bir oyuncuydu. Onu çok beğenirdim ve kendime örnek alırdım. Kariyerim boyunca çok kaliteli oyuncularla oynadım ve hepsinden bir şeyler öğrendim.
Türkiye’yle ilgili ilk izlenimlerin nasıl? Hayatın şu ana kadar nasıl gidiyor?
Her şey çok iyi gidiyor, çok mutlu hissediyorum. İyi ve doğru bir seçim yaptım. Hem kendim, hem de ailem için güzel bir seçim oldu. Tabii ki bir adaptasyon süreci var ama Türkiye’de insanlar beni çok iyi karşıladı. Bu da işimi kolaylaştırıyor. Sosyal hayata adım atarken kapıları bana sonuna kadar açıyorlar.
Türkiye’de henüz yapmaya fırsat bulamadığın bir hobin var mı?
Var tabii ki! Sörf yapmayı seviyorum. Türkiye’ye gelmemle beraber bu biraz daha zorlaştı. Brezilya, Portekiz ve İspanya’da daha kolaydı ama önce burayı biraz daha iyi tanımam lazım.
Meşhur “Come to Beşiktaş” furyasıyla ilgili neler düşünüyorsun?
Yazın Konfederasyonlar Kupası’ndayken sosyal medya hesaplarıma gelen mesajlarda “Come to Beşiktaş” yazıyordu. Aileme de aynı şekilde ilgi göstermişlerdi ve bu beni çok mutlu etti. Bu sevgiyle beraber kendi kimliğimi Beşiktaş kimliğinin üzerine koydum ve bir bütün oldum.
Beşiktaş’ın bu sezonki hedefleri neler? Kadro olarak bunları başarabilecek güçte misiniz?
Beşiktaş, Türk futbolunun en önemli parçalarından biri. Çok çalışıp mücadele etmemiz lazım çünkü bizim için çok uzun bir sezon olacak. Üç kulvarda yarışacağız. İyi konsantre olup, hepsinde kupaya uzanmak istiyoruz. Arkamızda bizi destekleyen çok güçlü bir taraftarımız var ve onları mutlu etmek için elimizden geleni yapacağız.
Beşiktaş’ın Real Madrid’den en büyük farkı ne?
Bunu söylemek zor. Real Madrid tarihine baktığımızda, Şampiyonlar Ligi’ni defalarca kazandığını görüyoruz. Avrupa’da büyük ve köklü bir geçmişi var. Beşiktaş’ın bu yönden tabii ki eksiği var ama Türkiye standartlarında çok büyük bir kulüp. Real Madrid’de olduğu gibi çok büyük bir taraftarı var. Bir fark söylemem gerekirse sadece Şampiyonlar Ligi kupalarını söyleyebilirim. Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi’nde henüz böyle bir başarısı yok ama bunu başaracak kapasitesi fazlasıyla var.
Şampiyonlar Ligi ilk grup maçında eski takımın Porto’ya karşı oynarken neler hissettin?
Porto’ya karşı oynamak çok zordu. Çok sevdiğim bir kulüp. Emek verdiğiniz kulübün formasıyla en iyisini yapmaya çalışıyorsunuz, kazanmak istiyorsunuz. Porto gibi zorlu bir takıma karşı bu duygularla çıkıp bu maçı oynamak benim için çok zordu.
Grubunuzda Porto’nun yanı sıra Monaco ve RB Leipzig var. Şansınızı nasıl görüyorsun?
Çok dengeli bir gruptayız. Güç dengeleri eşit. Grupta olan bütün takımlar zirveye çıkabilir. Deplasmanda oynadığımız ilk maçı kazanmak bizim için önemliydi. Kendi sahamızda oynadığımız tüm maçları kazanmak istiyoruz. Bir sonraki etaba geçmek için şu anda her şey bizim elimizde.
“Türkiye’de defans oyuncusu olmak çok zor!”
Türk futbolu ile La Liga’yı karşılaştırır mısın?
Arada birçok farklılık var. La Liga’da oynayan futbolcuların birçoğu kendi milli takımlarında oynuyor. La Liga’da her sezon üç-dört takım Şampiyonlar Ligi’nde mücadele ediyor. Bu da ligdeki rekabeti farklı bir boyuta taşıyor. Türk futbolunda da özellikle saha içinde çok zorlu bir mücadele var. Türkiye’de bir maçın 0-0 bitmesi gerçekten çok zor çünkü bütün takımlar iyi hücum yapıyor. Kaliteli oyuncular var ve Türkiye’de defans oyuncusu olmak bu yüzden çok zor!
Talisca’yla ilgili neler düşünüyorsun? Sence parlak bir kariyere sahip olabilir mi?
Talisca beni çok şaşırttı. Çok kaliteli bir oyuncu. Bu kadar iyi bir oyuncu olduğunu bilmiyordum. Benfica’da oynadığı dönemde neden başarılı olamadığını bilemiyorum ama iyi ki Beşiktaş’ta oynuyor, bize yardım ediyor. Geleceği kendisine bağlı. Nasıl çalışırsa, sahada öyle meyvelerini toplayacak. Saha dışında profesyonel olmaya devam ederse biz de ona destek vermeye hazırız. Muhakkak büyük bir çıkış yakalayacaktır.
Porto’dan Real Madrid’e transfer olduğunda “Pepe de kim?” diyen taraftarlar vardı ancak orada geçirdiğin dönemde kendini ispatladın ve Bernabeu tribünlerinin sevgilisi oldun. Real maceranı nasıl değerlendiriyorsun?
Benim için başarılı bir dönem olmuştu. Porto’dan gelmiştim. Porto tabii ki Real Madrid çapında bir takım değil. Tanınmamış bir oyuncu için verilen 30 milyon euro çok büyük bir rakamdı ve bu da çok eleştirildi. O dönemde alınan defans oyuncuları bir türlü dikiş tutturamamıştı. Yeniden tanınmamış ve genç bir oyuncunun alınması, takımı güçsüz bırakacak bir şey olarak görünüyordu. Tabii tam tersi oldu! 10 sene boyunca birçok kupa kazandık. Real Madrid gibi büyük bir kulüpte kendi adımı tarihe yazdırmak beni gururlandırıyor. Kariyerimi Beşiktaş’ta tamamlayacak olmak da beni ayrıca mutlu ediyor.
FourFourTwo'da yayımlanan röportajın tamamı için tıklayın.