Gündem

PEN'den İmamın Ordusu'na yapılan baskınlara sert çıkış

PEN Türkiye merkezi, Şık'ın kitabı İmamın Ordusu'nu yayımlayacak İthaki Yayınevi'ne yapılan baskınlara karşı basın açıklması yaptı.

25 Mart 2011 02:00

T24- Dünya Yazarlar Birliği'nin (PEN) Türkiye merkezi, Ergenekon tutuklusu gazeteci Ahmet Şık'ın kitabı İmamın Ordusu'nu yayımlayacak İthaki Yayınevi'ne yapılan baskınlara karşı basın açıklması yaptı. Anayasadaki düşünce ve ifade özgürlüğüne ilişkin maddeleri hatırlatan PEN, hükümeti, hakimleri ve savcıları, emniyet kuvvetlerini Anayasa hükümlerine uymaya çağırdı.

PEN yaptığı yazılı açıklamada "Yazar ve yayıncı örgütleri olarak yazma, yaratma ve bunları yazılı ve
sözlü olarak başkalarına iletme özgürlüklerine getirilen her türlü kısıtlama, baskı ve engellemeye karşı çıkıyoruz ve karşı çıkmaya devam edeceğiz" dedi. 

Birliğin Türkiye merkezinin yaptığı açıklamanın tam metni şöyle:

"Ülkemizde son yıllarda yazdıkları kitaplar, yaptıkları haberler
nedeniyle yazarların ve gazetecilerin yargılanması, tutuklanarak
cezaevlerine konulması uygulamasının yaygınlaşmasını kaygıyla
izlemekteyiz.

Basında yer alan haberlere göre "Dün akşam saatlerinde İthaki
Yayınevi'nde arama yapan polisler, Ahmet Şık'ın yayınevine gönderdiği
"İmamın Ordusu" kitabının kopyasını alarak bilgisayardaki elektronik
dokümanı imha ettiler."

Ahmet Şık'ın henüz yayınlanmamış kitabının yayınevindeki kopyasına el
konulması yayınlama özgürlüğü açısından çok tehlikeli bir aşamaya
geldiğimizin son örneğidir.

Gerçek demokrasinin karşıt fikirlerin serbestçe ifade edildiği,
insanların beğenmeseler dahi bu görüşleri hoşgörü ile karşıladıkları
bir rejim olduğuna inanıyoruz. Yazarlar ve yayıncılar olarak "düşünce
ifade özgürlüğüne" ve buna bağlı olarak "yazma, yayınlama ve yayma
özgürlüğüne" yaşamsal bir önem veriyoruz.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve
Anayasa ile getirilen özgürlüklere aykırı olarak düşünceyi ifade,
yazarlarımızın yazma ve yaratma; yayıncılarımızın yayma; halkımızın
bilgi edinme ve okuma özgürlüklerine getirilen her türlü kısıtlamanın,
engellemenin karşısındayız.

Anayasamızdaki düşünce ve ifade özgürlüğüne ilişkin maddeleri bir kez
daha hatırlatmak gereksinimi duyuyoruz:

Anayasa Madde 26: Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim
veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın
haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.

Anayasa Madde 29: Süreli veya süresiz yayın önceden izin alma ve mali
teminat yatırma şartına bağlanamaz.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi verdiği bir kararında Düşünce ve İfade
özgürlüğüne ilişkin yaptığı açıklama biz yazar ve yayıncıların bu
konudaki görüşlerinin de açık bir ifadesidir:

Yargıtay 8. Ceza Dairesi verdiği bir kararında şöyle deniyor: "Türkiye
Cumhuriyeti, hukukun üstünlüğüne dayalı, çoğulcu bir demokrasidir.
Esasen çağımızın ruhu çoğulculuk yani çok sesliliktir. Çoğulculuk ise
birden çok düşüncenin varlığı ve bunların açıklanması temeli üzerinde
kurulabilir. Çünkü, dış dünyaya yansıtma olanağı verilmediği takdirde
düşünce özgürlüğü işlevini yapamaz ve varlık nedenini yitirir. Kişiler
ve toplum, özgür beynin ürünlerinden yararlanamaz. Düşünceleri
tartışarak ve tartarak doğruyu yanlıştan ayırma imkanından yoksun
kalır. Ancak, unutulmaması gerekir ki, ifade özgürlüğü çoğunluk gibi
düşünmeme, kurulu düzeni sorgulama, hatta eleştirme hakkını da kapsar.
Dahası; sarsıcı nitelik taşıyan, toplumun çoğunluğunu kızdıran ve
tartışmaya yönelten fikirler de ifade özgürlüğünün koruması
altındadır. Eğer demokratik bir süreç ve her bireyin gelişmesi
isteniyorsa, anlatım özgürlüğünün korunması hayati önem taşır. Serbest
bir kamuoyu oluşturmak, bütün seçeneklerin tartışılmasını sağlamak ve
en geniş anlamda halkın yönetime katılımını ve denetimini
gerçekleştirmek, ancak bu sayede mümkün olabilir. Elbette temel hak ve
özgürlükler gereklidir. Bu, çağımızın tartışılmaz bir gerçeğidir."

Türkiye Cumhuriyeti'nin, hukukun üstünlüğüne dayalı, çoğulcu bir
demokrasi olduğunu göz önüne alarak henüz yayınlanmamış bir kitabın
yayınevindeki kopyasına el konulmasını düşünce ve ifade özgürlüğünü
engelleyici çok tehlikeli bir girişim olarak değerlendiriyoruz.

Hükümeti, hakimleri ve savcıları, emniyet kuvvetlerini uluslar arası
anlaşmaların, Anayasa'nın ve yasaların düşünce özgürlüğüne ilişkin
getirdiği hükümlere uymaya çağırıyoruz.

Yazar ve yayıncı örgütleri olarak yazma, yaratma ve bunları yazılı ve
sözlü olarak başkalarına iletme özgürlüklerine getirilen her türlü
kısıtlama, baskı ve engellemeye karşı çıkıyoruz ve karşı çıkmaya devam
edeceğiz."