Gündem

'Parlamenter sistem yakında zora girecek'

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ‘Başkanlık sistemi gelsin ya da gelmesin cumhurbaşkanını halk seçecek...

22 Eylül 2010 03:00

T24 - TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ‘Başkanlık sistemi gelsin ya da gelmesin cumhurbaşkanını halk seçecek. Gelecek yıllar Türkiye parlamenter sistemde zor kalır. Ya yarı başkanlık, ya başkanlık sistemine geçilir gibi gözüküyor. Başbakan da düşünüyor başkanlık sistemini. Demeçler verdi’ dedi

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, “Türkiye, başkanlık sistemine geçer mi, Başbakan, başkan olur mu?” sorusuna şöyle yanıt verdi:


FEDERAL YAPI 

Türkiye, geçer mi bilmem ama ben elimde imkan olsa hemen yarın geçerim. Dünyada başkanlık modelinin tek tipi yok. İngiliz tarihi içerisinde gelişmiş, büyümüş ve bu tarihinin şartlarını taşıyan özel bir model. ABD’liler ise ‘bir devlet nasıl idare edilir’ sorusuna yanıt aramış ve böyle bir modeli bulmuş. Her ülke kendi şartlarına göre bir başkanlık sistemi dizayn edebilir. ‘ABD’de federal sistem var, iki meclis var, bize uymaz’ yaklaşımı var. 1961 Anayasası’nda bizde iki meclis vardı. O zaman federal yapı mı vardı? Federal sistem ile başkanlık sistemi mutlak birbirine bağımlı olsa Almanya’da niye federal yapı olmasına rağmen başkanlık sistemi yok? Bu model pekala Türkiye’ye uyarlanabilir.


PADİŞAHLIK GELMEZ 

Türkiye’de sistem iyi tanınmıyor. Başkan deyince sistem bilinmediğinden ‘padişahlık geliyor’ deniliyor. Görecekler ki krallıklar gibi yönetimler aslında parlamenter modellerde var. Parlamenter modellerdeki başbakanlar, ABD başkanlarından birkaç kat daha yetkili. Benim bu modeli savunmamın nedeni, başkanlık sisteminde diktatörlük olduğundan değil. Bu sistem hükümetlerde koalisyon denilen sıkıntılı dönemi tarihe gömüyor. Parlamento, milletvekilleri çok güçlü. Asıl ismi kongre hükümetidir. Sistem tek adamlık riski taşımıyor. 

Bugün yasama hiç yok aslında. Çıkan kanunların yüzde 98’ini hükümet tasarısı biçiminde geliyor. Yüzde 2’lik bölüm de hükümetin çıkartmak istediği ancak baskıdan çekindiği için milletvekilleri üzerinden giden tasarılar. Bu yasama faaliyetini uygulayan kim, yine hükümet. Bir kişinin diktatörlük yapmak isterse elinde bütçe ve kanun yapma yetkisi olması gerekir. Başkanlık modelinde hiçbir bakan kanun teklifi hazırlayamaz. 


ALEYHTE KARAR

Parlamentoda, hükümet aleyhine hiç denetimle ilgili aleyhte bir karar çıkmış mıdır?

Gensoru, soru önergesi vb. Parlamenter sistemde milletvekili tamamen başbakanın ve parti liderinin iki dudağı arasındadır. O yüzden de milletvekilleri kendi bölgesiyle ilgilenemezler. Çünkü listeye girmesi lazım. Vatandaş da lidere bakarak oyunu verir. Bu seçilen vekil tekrar seçilmek için mutlaka liderin doğrultusunda gidecek.Sesini de çıkartmaz bundan dolayı. Sesi çıkanın da siyasetini bitirirler. Başkanlık sisteminde ise dar bölge sistemi vardır. Seçilmek için liderin desteğine ihtiyaç yoktur. Bölge  kimi isterse o olur. Bu sistemin artısı daima fazladır.


ERDOĞAN DÜŞÜNÜYOR

Başbakan başkanlık sistemini elbette düşünüyor. Basına demeçler de verdi. Dolayısıyla emin olun bu gerekçelerden dolayı bu sistemden yana. Bu sistem gelsin ya da gelmesin önümüzdeki dönemde cumhurbaşkanını halk seçecek. Bizim cumhurbaşkanına verilen yetkiler Fransa’daki yarı başkanlık sistemine benziyor.

Önümüzdeki yıllar Türkiye parlamenter sistemde zor kalır. Ya yarı başkanlık, ya başkanlık sistemine geçilir gibi gözüküyor. Başkan 5+5 ile gelebilir mesela ama Süleyman Demirel’e bakıyorsunuz 40 yıldır var. Birlik bütünlüğü sağlamayan, kucaklayıcı olmayan bir liderin de seçilme ihtimali yoktur.


CHP BİLİM YÖNETİM VE KÜLTÜR PLATFORMU BAŞKANI, PM ÜYESİ PROF. DR. SENCER AYATA:


'Türkiye’de  orta sınıfı artık CHP temsil ediyor'

Bir orta sınıf partisi haline gelen, merkez solun buluştuğu CHP’nin ciddi bir iktidar alternatifi olduğunu belirten Ayata, Ak Parti’nin bazı örgütsel üstünlüklere sahip olsa da aradaki farkın kapatılabileceğini söyledi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanlığıyla beraber Bilim Yönetim ve Kültür Platformu’nun (BYKP) işlevsel hale gelerek politika üretmeye başlamasını sağlayan Parti Meclisi Üyesi, BYKP Başkanı Prof. Dr. Sencer Ayata, soralara şöyle yanıt verdi:


CHP iktidar alternatifi olabilir mi?

Savunulan bir dünya görüşü, bir toplum modeli ve bir siyasi proje olarak CHP zaten iktidar alternatifidir. Görüşleri ve değerleri itibarıyla iktidar partisinden farklıdır ve onun alternatifidir. Oy olarak AKP ile CHP arasındaki makas her seçimde biraz daha kapanıyor. 2007’de %26 olan fark referandumda yüzde on düzeyine kadar geriledi. Önümüzdeki seçime CHP birinci parti olma iddiası ile hazırlanmaya başladı.


Maddi kaynaklar

CHP ile Ak Parti’nin örgüt yapısı arasındaki temel farklılıklar nelerdir?

Her iki parti mahallelere kadar uzanan örgüt yapısına sahip. AKP’nin örgüt dinamizmi bakımından bazı üstünlüklere sahip olduğu sıkça dile getiriliyor. CHP genel merkezden sandık sorumlularına kadar uzanan her kademede örgüt dinamizmini artırmak için yoğun çalışmaya girdi. Bu fark kapatılabilir. AKP’nin maddi kaynaklara erişimi çok daha yüksek bir düzeyde. AKP başta dini örgütlenmeler olmak üzere partiye destek sağlayan büyük bir örgütlenme ağına sahip. CHP bireylerin özgür katılımı temelinde oluşan ve amacı doğrudan siyaset yapmak olmayan sivil toplum örgütlenmeleri ile ilişkilerini geliştirmeli. 


FİNANSMAN İŞİ

İletişim tekniği ve olanakları ile siyasi fikir üretimi bakımından iki partiyi kıyaslar mısınız?

Büyük ölçüde bir finansman işi. Uzmanlar, profesyonel olarak hizmet veren kuruluşlardan yararlanma işi. Kaynak olursa en kolay olarak sağlanacak olan budur. Siyasi fikir üretme de çok önemli. Büyük bir atılım içindeyiz. Bilim Platformu olarak 3-4t hafta sonrasından başlayarak birçok konuda yüksek standartta çalışmalar sunacak duruma geleceğiz. CHP’nin arkasında Türkiye’nin yüksek vasıflı işgücünün büyük çoğunluğu var. Binlerce kişiden gönüllü katkı talebi geliyor. Onlardan yararlanmayı bilirsek en düşük maliyetle en yüksek düzeyde siyasi fikir üretimini gerçekleştirmek mümkün olur. 


İKİSİNİN DE OYU ARTTI

Referandum sonucunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

AKP ve CHP aynı anda oy artırmış görünüyor. ‘Evet’ tarafı çok küçük bir oran da olsa liberal ve sol kökenli seçmenden oy aldı. Ama esas olarak ılımlıdan radikale uzanan bir yelpaze içerisinde mukaddesatçı milliyetçi muhafazakar seçmeni topladı. CHP ise ta 1983’teki Halkçı Partiden sonra ilk kez %30 oy oranını aşmış görünüyor. Merkez sol oylar ilk kez bu ölçüde toplandı. ‘Hayır’ oyları içinde özellikle batı bölgesinde milliyetçi ve merkez sağ oylar da var. Yeni yönetimin nefes dahi alamadan kendisini ciddi bir seçim sınavı içerisinde bulduğu düşünülürse CHP iyi sınav verdi. İktidar partisinin toparlanması konusunu da çok iyi incelememiz gerekir tabi.


Orta sınıfın partisi

Solun oy oranı, Ecevit’in %40’lık çizgisini aşamaz mı, bunun için ne yapılmalı?

CHP bir oy artırma eğiliminde. Artışın ne kadar, nerede arttığı da önemli. Kıyılar, tuzu kurular, beyaz Türkler gibi yüzeysel ifadeler Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi dönüşümü görmemizi engelliyor. Ortada yüzde 30’lara hatta yüzde 40’lara ulaşan bir kitle var. CHP artan ölçüde ülkenin yüksek vasıflı işgücünün desteğini kazanıyor.  Yeni yaşam tarzlarını benimseyenlerin partisi haline geliyor. İleri sanayi hatta sanayi ötesi kesimlerin benimsediği parti oluyor. Türkiye’nin lokomotifi bu kesimler ve yöreler. CHP toplumun geleceğini temsil eden orta sınıfların partisi oluyor. 

İktidar olmak isteyen partilerin kendilerini sol veya sağ olarak tanımlamadan daha geniş bir yelpazeye mi geçmeli?

CHP referandum sürecinde halkçılığı ön planda tuttu. Devlete değil bireye ve topluma öncelik veren bir siyaset anlayışını, ileri demokrasiyi, inançlar konusunda hoşgörüyü savundu. Esas sorun solun ve CHP’nin sosyal adalet hedeflerini yeterince ve güçlü biçimde ortaya koyamamış olması. Özgürlükçü ve eşitlikçi değerler ve bunlara dayanan sosyal politikalar savunulduğu sürece sol ve sosyal demokrasi konusunda utangaç olmak için bir neden yok. 


CHP SÖZCÜSÜ, ÖRGÜTTEN SORUMLU GENEL BAŞKAN YARDIMCISI HAKKI SUHA OKAY:  

 ‘AKP’nin yapılanması ekonomik, CHP’ninki gönüllülük esaslı’

Okay referandum sonucunu değerlendirirken, “Kılıçdaroğlu ile beraber yurttaş üzerindeki ölü toprağını attı. AKP’de ekonomik güçten kaynaklanan bir profesyonellik var, bizde ise yapılanma daha çok gönüllülük üzerine” dedi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte adım adım tüm yurdu gezen CHP’nin örgütten sorumlu genel başkan yardımcısı ve parti sözcüsü Hakkı Suha Okay, sorulara şöyle yanıt verdi:

CHP iktidar alternatifi olabilir mi?

CHP zaten iktidar olmak üzere yola çıktı. AKP’nin 2002 ve 2007 seçimlerinde aldığı oylar kamuoyunda sanki bu iktidar kalıcı gibi bir imaj yaratmıştı, ancak Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasının ardından yurttaşlarımız üzerindeki ölü toprağını bir anda attı. Rreferandum sürecinde ‘hayır’ demenin yasak olduğu ve hayır diyebilmek için bir takım korkuların atılması gerektiği aşamada dahi böylesine ‘hayır’ çıkması CHP’nin karalılıkla iktidara yürüdüğünün göstergesidir. 


Seçimler farklı

Referandum sonuçları Türk siyasetinde bir kırılma yaptı mı, etkisi nasıl olur?
Referandum iktidarın güven oylaması değildi. Bunu yerel seçimlerde görüyoruz siyasal iktidar o oylama sonucunda değişmeyecekse genelde tercih statükonun muhafazası yönündedir. O nedenle vatandaş ‘AKP yine iktidarda kalacağına, benim düzenimde bir değişiklik yapmayacağına göre yeni tartışma içinde kalmayayım’ diye düşünüyor. Ama seçimde ‘artık bu iktidardan kurtuluyorum’ diye düşünülür. Seçim sürecinde ve referandumda oylar birbirinden farklı çıkar. 


FEDAKÂR KADROLAR

CHP ile Ak Parti örgüt yapısı arasındaki temel farklılıklar nerelerdir?

AKP’nin örgüt yapılanması içerisinde ekonomik güçten kaynaklanan daha profesyonel bir yapılanma var. CHP yapılanması ise daha çok gönüllük üzerine. Onlarda işte değil ekonomik güçten kaynaklanan bir profesyonellik var. CHP kadroları fedakârca çalışarak siyaset üretiyor, iktidarın nimetlerinden yararlanma şansları olmadan katkı veriyor.

CHP’nin veri tabanı

İletişim tekniği ve olanakları ile siyasi fikir üretimi bakımından iki parti arasındaki farklar nedir?
Yeni süreçte çağın gerektirdiği imkânlardan yararlanmaya çalıştık. Bilişim teknolojisinden, siyasi tahlillerden, teknik değerlendirmelerden, anketlerden yararlanmaya çalıştık. İlk kez CHP’de sandık sonuçları doğrudan örgütlerden gelen bilgi akışıyla CHP veri tabanında işlendi ve yüzde 81 gibi bir doğruluk oranına ulaştık. Sonuçlar ‘evet’lerin yüzde 55,35, ‘hayır’ların ise yüzde 44,65 olduğunu gösteriyordu. Bilim Yönetim Kültür Platformu işlevine uygun bir çalışma sürecine girdi nitekim parti programının yanı sıra Güneydoğu ve Kürt raporunun revize edilmesi, toplumsal sorunların çözümü, ekonomik yapılanmayla ilgili komisyon çalışmaları, iktidar yapılanmasıyla ilgili çok ciddi çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

 

YÜZDE 40

Solun oy oranı Ecevit döneminde yaşanan yüzde 40’lık sınırı aşamaz mı, böyle bir psikolojik sınır var mı? 

Artık oyları geçmiş yıllarda olduğu gibi belirli şekilde ayrıştırmanın yerine yurttaşa daha çok ulaşıp onun sorunlarına çözüm önerileri getiren siyasi anlayış egemen hale gelecek. Bugünkü sistem yüzde 34’le bir partiyi 2002’de tek başına iktidar yaptı ve parlamentonun üçte ikisinden fazla çoğunluğu sağladı. Ancak 1973-77 çalışmalarını da izleyen birisi olarak ondan çok daha farklı yoğun bir ilgi görüyorum şu aşamada. Onun için olaya solun oy oranı olarak bakmamak lazım. CHP için yüzde 40 şu aşamada bir hedeftir.  Şu anda da dahi o orana yakınız. Üç dönem aldığımız oy oranları dikkate alınıp bugün gelinen noktaya baktığımızda yüzde 40’ın yakalanabileceğinin işaretleri görülüyor.