Yeni Şafak gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, 17 Aralık operasyonunun İsrail'in menfaatine olduğunu öne sürerek, "Bu operasyonun hangi ülkenin menfaati için yapıldığı konusunda kafanızda soru işaretleri duruyor mu? Eğer kaldıysa merak etmeyin yakında kod adı Muta nikahı olan yeni bir operasyon geliyor. Mutlaka savcıların ve polislerin yapması gerekmez. Şantaj-montaj-kaset operasyonu neden olmasın" görüşünü dile getirdi.
Yerel seçimlere kısa bir süre kala kulislerde "seks kaseti" tartışmaları yapılırken, hükümete yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesinin Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi de bu iddiaları köşesine taşıdı.
Abdülkadir Selvi'nin Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (4 Mart 2014) nüshasında yayımlanan, "Yeni operasyonun kod adı Muta nikahı" başlıklı yazısı şöyle:
'Yeni operasyonun kod adı Muta nikahı'
Fethullah Gülen'i Risale-i Nur hareketinin içinde olduğu günden beri tanıdığını söylüyordu.
Fethullah Hoca'nın, 'Yeni Asya'cılar siyasete çok girdi. Gazete Demirel'in mecmuası gibi çıkıyor. 'Euzu billahi mine'ş-şeytani ve's-siyase' deyip, siyasetten çekileceğim. Altın nesiller yetiştireceğim' deyip cemaatten ayrıldığını, ilk başlarda 'İzmir cemaati' diye anıldığını anlatıyordu.
Fethullah Hoca henüz o günlerde, 'Hazreti Cebrail dahi parti kursa ona oy vermem' dedikten sonra, CHP'nin antrenörlüğüne soyunmamıştı.
Ömrü İslam'a hizmetle geçmiş, güney illerimizden birinde önemli bir üniversitede profesördü. 'Hocaefendi Manisa'da görev yaptığı sırada İran'da Humeyni hareketi oldu. Hocaefendi İran devrimiyle yakından ilgilendi. Onlar Şia biz Sünni'yiz diyordu ama Humeyni bu işi nasıl başardı incelemeliyiz' dediğini aktarmıştı.
Üzerinde çok durmadım. Hatta İran devriminin olduğu dönemlerde Fethullah Hoca nerede görev yapıyordu diye araştırmaya bile gerek duymadım.
Hafızamın bir köşesine yerleştirip, işime baktım.
Ta ki cemaatin yayın organları Zaman ve Bugün Gazetelerinde, 'Muta nikahı' üzerine haberleri görene dek. İlk başlarda fazla ilgilenmedim de. Çünkü bizim inancımızda Muta nikahı helal değildi. Ayrıca İran devrimi ve Humeyni hareketi hayatımın hiçbir döneminde ilgi alanımda olmadığı için, Muta nikahıyla ilgili haberlerin üzerinde dahi durmadım.
Ancak cemaat medyası bunu bir kampanyaya dönüştürünce bende şimşekler çaktı.
Cemaatin derin kulağının binlerce insanı İran bağlantılı Kudüs-Selam terör örgütü kapsamında dinlemesi ortaya çıkınca, 'hah' dedim, yeni bir operasyon daha geliyor.
Evet beyler. Duyduk duymadık demeyin. Kod adı, 'Muta nikahı' olan yeni bir operasyon geliyor. Hem de nur topu gibi bir paralel yapı operasyonu bu.
Hatırlarsanız bir süre önce, 'Gülen hareketi ihaleyi neye karşılık aldı' diye sormuştum.
Ben Türkiye'den sordum, cevabı Pensilvanya'dan geldi.
Fethullah Hoca 50 bin TL'lik tazminat davası açtı.
Ama benim asıl merak ettiğim sorunun cevabı bu değildi.
Neydi peki?
Recep Tayyip Erdoğan'ı devirme görevini size kim verdi diye sormuştum.
Cevabını bekliyorum.
Ama sorumun cevaplarından birini buldum.
Hem de 17 Aralık operasyonunda.
Hem de 17 Aralık operasyonunda Halk Bankası'nın hedef alınmasında.
Hem de Şefkat Tepe dizisindeki, 'Tersli' yani 'Persli' tiplemesinde.
Hem de İran bağlantılı Kudüs-Selam örgütü dinlemesinde.
Hem de cemaat medyasının son zamanlarda merak sardığı Muta nikahı haberlerinde.
Biraz daha açalım.
ABD'de İsrail lobisi AIPAC, ambargoya rağmen İran'la ilişkilerini sürdürdüğü için Türkiye aleyhine bir kampanya başlatmıştı. ABD'de 47 milletvekili, İran'la ticarete aracılık ettiği gerekçesiyle Halkbank'ı suçlamıştı. Dışişleri Bakanı John Kerry hem de Hazine Bakanı Jack Lew'e gönderdikleri mektupta 'Sizden Halkbank'ın İran'a altın transfer edilmesindeki işlemlerini ele almanızı istiyoruz' demişlerdi.
ABD'de İsrail lobisi Halk Bankası aleyhinde kampanya yaparken Türkiye'de paralel yapı 17 Aralık'ta Halk Bankası'na operasyon yaptı.
Yahudi lobisinin John Kerry'den talep ettiğini, Türkiye'de cemaatin savcıları, polisleri gerçekleştirdi.
17 Aralık sabahı girdikleri Halk Bankası'nda sadece İran'la ilgili bölümün kayıtlarını kopyaladılar.
Peki 17 Aralık operasyonunun bir numaralı ismi kimdi? İran kökenli Azeri işadamı Rıza Sarraf.
17 Aralık darbe girişiminin iç dinamiklerinden ziyade dış bağlantılarının daha güçlü olduğuna inananlardanım. Zaten bu ihaleyi neye karşılık aldıklarını sormamın nedeni oydu.
17 Aralık operasyonunun arkasındaki İran faktörü üzerinden iz sürmeye devam edelim.
28 Şubat'a giden yollar, İran taşlarıyla döşenmişti.
Ankara Sincan'da düzenlenen Kudüs Gecesi kısa sürede rejim krizine dönüştürülmüş, geceye katılan İran Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri Türkiye'yi terk etmek zorunda kalmıştı.
İran kartı bununla sınırlı kalmamış işin içine aydınlarımızı katleden İran bağlantılı Kudüs-Selam örgütü sokulmuştu.
Bugün ne oluyor? Pensilvanya'nın derin kulağı İran bağlantılı Kudüs-Selam örgütü üzerinden binlerce insanı dinliyordu.
Ve Şefkat Tepe.
Fethullah Gülen'e senaryosu okutulup, onayı alınan, Peygamberimizin kamyon kasasına bindirildiği cemaatin operasyonel dizisi...
Şefkat Tepe'de bir tipleme var. 'Tersli' yani 'Persli' yani İranlı. Kim bu Tersli? Senaryoya göre MİT Müsteşarı Hakan Fidan.
Dünya yüzünde İran'ın en büyük düşmanı hangi ülke diye sorsak cevabı ne olur? 10 yaşında bir çocuk bile bir an tereddüt etmeden İsrail der.
Peki İsrail'in dünya yüzünde en büyük düşmanı kim diye sorsak, yine aynı 10 yaşındaki çocuk ne cevabı verir? İran der şüphesiz ki. Erdoğan'a karşı açılan bu savaş İsrail adına yürütülen bir vekalet savaşıdır.
Peki bu durumda sizin hala operasyon ihalesinin kimden alındığı konusunda bir şüpheniz kaldı mı?
Bu operasyonun hangi ülkenin menfaati için yapıldığı konusunda kafanızda soru işaretleri duruyor mu?
Eğer kaldıysa merak etmeyin yakında kod adı Muta nikahı olan yeni bir operasyon geliyor.
Mutlaka savcıların ve polislerin yapması gerekmez. Şantaj-montaj-kaset operasyonu neden olmasın?