Karar yazarı Akif Beki, “Fransa’daki gösterilerden korkup Mısır’da sarı yeleği yasaklayan Sisi sultasının bir rakibi var, Pakistan’ın yeni başbakanı İmran Han” diyerek, eski kriket yıldızı İmran Han’ın göreve gelmesinin ardından geliştirdiği popülist söylemleri eleştirdi.
“İmran Han’ın ilk icraatı, tarih kitaplarında yazmadığı gerekçesiyle Hz. İsa’nın gerçekte yaşayıp yaşamadığı tartışması açmak oldu” diyen Beki, “İmran Han, üç günlük imtihan dünyası, ne yapacaksınız burada iyi yaşamayı, boş verin, gelin ben sizin ahiretinizi kurtarayım, öbür dünyadaki hayatınızı iyileştireyim’ popülizmine göz kırpıyor. Ucuz ve sığ bir kandırmaca ama iş göreceğini biliyor. Kimse çıkıp ‘Ahiretimizi biz hallederiz, onu bırak da dünyamızı kurtar, işine bak sen’ demeyecek...” yorumunda bulundu.
Akif Beki’nin Karar gazetesinde yayımlanan (1 Ocak 2019) yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Yılın en absürt olayına gelince...
Fransa’daki gösterilerden korkup Mısır’da sarı yeleği yasaklayan Sisi sultasının bir rakibi var, Pakistan’ın yeni başbakanı İmran Han.
Fakat rekabetlerinin konusu, yasakçılık değil. Halk dalkavukluğuyla dikkat oyalama gösterileri, yani popülist şovmenlikte yarışırlar.
Sisi, obeziteye savaş açarak, şişmanlamayı yasaklayarak kapattı seneyi. Onca saçmalık arasında, Mısır halkı şimdi şişmanlığın suç olup olmadığı tartışmalarıyla gün dolduruyor.
Bir de, polis kontrollerinde göbeğinizi nasıl içeri çekip saklayabileceğiniz, ‘sadece iki kilo fazlam var, sorun nedir memur bey’ diye direnmenin tutuklanmaktan sizi kurtarmayacağı üzerine parodilerle...
Dışarıdan komik ve eğlenceli görünse de Mısırlıların 2018’i gülerek uğurlamadığını takdir edersiniz.
Pakistan’da ise eski kriket yıldızı İmran Han, hayat şartlarını iyileştirme vaadiyle başbakan seçilmişti.
İlk icraatı, tarih kitaplarında yazmadığı gerekçesiyle Hz. İsa’nın gerçekte yaşayıp yaşamadığı tartışması açmak oldu. Bunu da muhafazakâr seçmenine yaranmak için yaptı. Kuran’da adının geçmesi bir Müslüman’a yetmiyormuş, Hz. İsa’nın peygamberliğine iman amentünün şartlarından değilmiş gibi.
‘Üç günlük imtihan dünyası, ne yapacaksınız burada iyi yaşamayı, boş verin, gelin ben sizin ahiretinizi kurtarayım, öbür dünyadaki hayatınızı iyileştireyim’ popülizmine göz kırpıyor.
Ucuz ve sığ bir kandırmaca ama iş göreceğini biliyor. Kimse çıkıp ‘Ahiretimizi biz hallederiz, onu bırak da dünyamızı kurtar, işine bak sen’ demeyecek...
En absürtlük ünvanının sahipliği çekişmeli, yerini tam bulamadan bitti işte sene.
Gülünç, hatta çok trajikomikti, yine de gelen gideni aratmasın."