26 Kasım 2014 21:47
Punto24 Bağımsız Gazetecilik Platformu 17 Aralık yolsuzluk soruşturması kapsamında getirilen yayın yasağı kararına karşı hukuki yollara başvuracak. Punto24 avukatlarıyla yaptığı değerlendirme sonrasında son yayın yasağının toplumun bilgi edinme hakkına ve kamu yararına aykırı olduğu, ifade ve basın özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle itiraz etme kararı aldı.
Punto 24'ün Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesi'ne bugün sunacağı itiraz dilekçesi şöyle:
İTİRAZ GEREKÇELERİMİZ
TBMM Başkanlığı 9/8 Esas Numaralı Meclis Soruşturma Komisyonun yazıları ile ekinde bulunan kanıt niteliğindeki belgeler ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosuna başvuruda bulunulmuştur. İsteğin özü TBMM Komisyonu tarafından yürütülen soruşturmanın gizliliğini ihlal edici ve masumiyet karinesini zedeler şekilde yayınlar yapıldığı gerekçesiyle; 27.12.2014 tarihine kadar yayınlar hakkında yayın yasağı talebidir.
Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliği de talebi uygun karar vermiştir.
Karara göre TBMM Komisyonu talebine uygun olarak Basın Kanunun 3/2, maddesi gereğince soruşturma bitim tarihi olan 27.12.2014 günü mesai sonu bitimine kadar tüm yazılı, görsel ve internet ortamında yapılan yayınlar hakkında YAYIN YASAĞI KONULMASI kararı verilmiştir.
Bu karar hukuka ve kanunlara aykırıdır. Karara itiraz ediyor ve kaldırılmasını talep ediyoruz.
YAYIN YASAĞI KARARI ANAYASININ 28. MADDESİNE AYKIRIDIR
1982 Anayasasının 28. maddesinin birinci fıkrasına göre “Basın hürdür, sansür edilemez.” Basın hürriyetinin sınırlandırılmasında 26 ve 27 inci madde hükümleri uygulanır. 28 inci maddenin 5 inci fıkrasında ise Devletin iç ve dış güvenliği, ülkesiyle milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit eden veya suç işlemeye ya da ayaklanmaya veya isyana teşvik eder nitelikte bulunan haber veya yazıyı yazanlar veya bastıranlar veya aynı amaçla basanlar, başkasına verenler, bu suçlara ait yasa hükümleri uyarınca sorumlu olurlar. Tedbir yoluyla dağıtım yargıç kararıyla, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de yasanın açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle önlenebilir. Sınırlandırmalar sayılanlarla sınırlıdır.
28.maddenin 6. fıkrasına göre; “ Yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, kanunla belirtilecek sınırlar içinde, hakim tarafından verilen kararlar saklı kalmak üzere, olaylar hakkında yayım yasağı konamaz”.
Anayasaya göre olaylar hakkında “yayım yasağı konamaz”. Asıl olan ilke budur. Olaylar hakkında yayın yasağı koymak yasaktır. Sadece 28 inci maddenin 6 inci fıkrası bu ilkeye tek bir istisna getirmiştir. Bu istisna ise “yargılama görevinin etkiden uzak tutulması” amacına yöneliktir.
Aksi takdirde yazılı, görsel ve işitsel yayınlara “yayım yasağı” konursa ortaya basın yayın özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü, halkın haber alma özgürlüğünü tıpkı “sansür” gibi ağır şekilde “tehdit” eden “sınırlayıcı/ önleyici” bir tedbir kabul edilmiş olur. Bu nedenle “yayım yasağı” kararı Anayasaya aykırıdır.
Anayasanın 26 ıncı maddesinin başlığı ise “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti”dir. Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Maddenin ikinci fıkrasında bu hürriyetin “sınırlandırma” halleri tek tek sayılmıştır. Maddenin son fıkrası ise, bu hürriyetin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usullerin “kanunla” düzenleneceğini ifade etmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere Anayasanın 28 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki emredici hükme göre de; basın hürriyetinin sınırlandırılmasında Anayasanın 26 ve 27 inci madde hükümleri uygulanır. Bu durumda, anılan 26 ıncı madde hükmüne göre; bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir. (Anayasa Madde 26 fıkra 2)
Sonuç olarak 26 ıncı maddede sayılan sınırlandırma nedeni de “yargılama görevinin gereğine uygun yerine getirilmesi” amacıdır. Ortada bir yargılama olacaktır. Yasayla belirtilecek sınırlar (Anayasa Madde 26 son fıkra -4) içinde ve yargıç kararı ile ancak olaylar hakkında yayın yasağı konabilir. Bu durum istisnai hallerde sınırlı olarak uygulanacaktır.
Ortada yargılama yapan bir “mahkeme” yoktur ki; bu mahkeme tarafından yayın yasağı kararı alınmış olsun.
Tam aksine TBMM Soruşturma Komisyonu vardır ve “yayın yasağı almaya yetkili” Mahkeme değildir, Savcılık hiç değildir. Komisyonun hakları Anayasada sayılıdır. Hâkimliklerden yayın yasağı isteme yetkisi yoktur. Meclis İçtüzüğünün 111/1 ve 2 inci fıkralarında Komisyona böyle bir yetki verilmemiştir. Komisyon, yargı ile ilgili işlemler bakımından tanıklar, bilirkişiler ve arama ile ilgili bazı taleplerde bulunabilir ama yetkileri arasında “yayın yasağı konulmasını” talep yetkisi yoktur.
Komisyonun “gizliliği” sağlamak için yayın yasağı kararı almak veya soruşturmaya konu kişilerin kişilik haklarının korunması için, tıpkı onların haklarını koruyan avukatları gibi yargıya başvurma hakları yoktur. Soruşturmaya konu olan kişilerin kendisi eğer yayın yoluyla kişilik haklarının ihlali söz konusu olursa yargısal haklarını kullanmak konusunda serbesttirler. Aksi takdirde Komisyonlar önlerine gelen her türlü soruşturma ve incelemeler için yayın yasağı kararı almak üzere yargıya başvurma yetkisi gibi Anayasada olmayan bir yetkiyi kullanmaya kalkarlarsa; yasama, yürütme ve yargı dengesi de bozulur. Komisyonun asıl görevi “soruşturma”yı tamamlamaktır. Soruşturma aşamasında yargı yoluyla veya yargı kararı ile gizliliği sağlamak veya yayın yapılmasını önlemek halkın haber alma hakkının ihlalidir.
Bu durumda Anayasanın 28 inci maddesine aykırı düşen Ankara 7: sulh Ceza Hakimliği kararı kaldırılmalıdır. Mahkemenin; Anayasada düzenlenmemiş olan bir “sınırlandırma” nedeni yaratarak yasada gösterilmeyen biçimde “yayın yasağı” koyması basın özgürlüğüne müdahale niteliğindedir. Karar kaldırılmalıdır.
YAYIN YAPILMASININ YASAKLANMASINA DAİR KARAR HALKIN BİLGİ EDİNME
HAK VE ÖZGÜRLÜĞÜNE AYKIRIDIR
Demokrasilerde halkın bilgi edinme hakkı sınırlandırılmaz. Halkın doğru bilgi edinmesi gerekirken haber alma hakkının “sınırlandırılması” kabul edilemez bir anlayıştır. Demokrasilerde yönetenlerin halktan gizleyeceği herhangi bir şey yoktur ve olmamalıdır. Bilgi edinme hak olduğuna göre, bu hakka işlerlik sağlayan ve onu yaşama geçirerek insanlara bilgi aktarmakla görevli gazetecilerin yazıları ve haberleri, radyo ve televizyon görüntüleri veya haberleri potansiyel suçlu sayılıp sansüre uğratılamaz.
Doğru ve yaygın haber verme, bilgilendirme hakkı özgürlüğün bir parçası ve temelidir. Halkın gerçek ve doğru bilgileri öğrenme hakkı engellenemeyeceğinden ; yasalarda yer alan hukuki önermeler temel insan hak ve özgürlüklerine aykırı düzenlemeleri yaratmaya yönelik yorumlanamaz.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde yer alan temel hak olarak sayılan 10.maddedeki “İfade özgürlüğü” sadece gazetecinin özgürlüğü değildir. Aksine herkesin ifade özgürlüğüdür. Bu hak kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ulusal sınırlara bakılmaksızın, bir görüşe sahip olma, haber ve düşünceleri elde etme ve bunları ulaştırma özgürlüğünü de içerir. Bu nedenledir ki, ifade özgürlüğü ayrıca halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkıdır.
Basın Kanunun 3. maddesinin başlığı ise “basın özgürlüğü”dür. Tüm basın yayın organları için Basın Kanunu hükümleri uygulanarak ve 3. maddede yazılı sınırlandırma nedenlerinden hangisine göre bir sınırlandırma yapıldığı gösterilmeden alınmış olan bu karar hukuka aykırıdır.
Basın Kanununun 3 üncü maddesinin başlığı “Basın Özgürlüğü”dür. Maddeye göre, basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumla ve eser yaratma haklarını da içerir. Maddenin birinci fıkrasındaki bu düzenlemeye göre basın özgürlüğü esastır, sınırlandırma ise istisnadır.
Bu nedenle “yayın yasağı” gibi bir karar Basın Kanununun 3 üncü maddesine dayanılarak verilemez.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Madde 10 hükmü ile ifade hakkı özgürlüğü düzenlenmiştir. 10 uncu maddenin birinci paragrafı şöyledir:
AİHS Madde 10 : “1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamları tarafından müdahale olmaksızın ve ulusal sınırlar dikkate alınmaksızın, görüşlere sahip olma ve bilgi ve düşünceleri edinme ve bunları yayma özgürlüğünü içerecektir. Bu Madde, Devletlerin, radyo, televizyon ya da sinema işletmeciliğinin izne/ruhsata bağlanması isteminde bulunmalarını engellemeyecektir.”
Basın Yasasının 3 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki düzenlemede madde gerekçesinde de belirtildiği üzere Sözleşmenin 10 uncu maddesine paralel düzenleme içermektedir.
“Basın Özgürlüğü . Madde 3 : Basın özgürdür. bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.
Bu durumda; olaylar hakkında Anayasaya göre yayım yasağı konamayacağı gibi, hem AİHS’nin 10 uncu ve hem de Basın Kanununun 3 üncü maddesine göre; adli haberler, olaylar hakkında yayın yasağı konulmamalıdır.
Yazılı basın kurallarını içeren Basın Kanunun 3. maddesine dayanılarak 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların kuruluş ve Yayın hizmetleri Hakkında Kanun hükümlerine bağlı olan radyo ve televizyonlar için ve internet ortamında yapılan yayınlarla ilgili olarak 5651 sayılı Kanun hükümlerine aykırı olarak web saygaları için yayın yasağı konulamaz.
Herkesin gerçekleri öğrenme hakkı vardır. Bilgi edinme ve elde ettiği bilgileri de yayma hakkına sahiptir. Bu nedenle asıl olan haberlerin yayınlanmasını ve gerçeklerin öğrenilmesini “yasaklamak” değil, halkın haber alma hakkını sağlamak gerekir. Karar bu nedenlerle hukuka ve yasaya aykırıdır. Kaldırılması gerekir.
SONUÇ VE İSTEK
Yukarıda açıklanan nedenlerle itirazımızın kabulüyle;
Anayasa, Basın Yasası, diğer yasa hükümleriyle AİHS’nin 10.maddesine aykırı olan Ankara 7 Sulh Ceza Hakimliği kararın kaldırılmasına, aksi takdirde itirazımızın kabulüyle dosyanın Ankara 8 sulh Ceza Mahkemesine gönderilerek yayın yasağı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ederiz. Saygılarımızla.
© Tüm hakları saklıdır.