T24 - TBMM Anayasa Komisyonu’nun AKP’li başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu’ya yönelik protestolarda “provokatör” olarak gösterilmek istenen Hasan Hüseyin Özkan, şiddete tepki göstermenin yaşının olamayacağını vurguladı.
Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki Burhan Kuzu’nun yumurtalı protestosuna ilişkin görüntülerden hareketle okul dışından gelen “yaşlı kişi” olarak yansıtılan Özkan, yaşananları ve yaşadıklarını anlattı. 1955 doğumlu Özkan, 1974 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünü kazanmış. 12 Eylül darbesinin ardından yurtdışına çıkmak ve okula ara vermek zorunda kalan Özkan, 2008 yılında Türkiye’ye dönmüş. Çıkarılan öğrenci affıyla birlikte de yarım bıraktığı SBF’ye yeniden kaydını yaptırarak öğrencilik yaşamına başlamış.
‘Tepki poliseydi’
“Ak saçlı ve sakallı bir öğrenciyi kabul edemiyorlar” diyen Özkan, kendisinin dışardan okula girdiği eleştirilerine, “Bir öğrencinin okulda olmasından doğal ne olabilir. 2 yıldır her gün düzenli okula gidiyorum. Kamu Yönetimi üçüncü sınıfı bitirdim, dörde geçtim” yanıtını verdi.
“O gün” fakültede yaşananlar arasında değinilmeyen bir boyuta işaret eden Özkan, şunları anlattı:“Üniversiteye polis, dekanın ya da rektörün izniyle girebilir. Dekan ‘gelme’ diyor. Rektörün de polisin girmesi konusunda izni yok. Ama Burhan Kuzu, 200-250 civarında sivil polisin oluşturduğu bir güvenlik koridorundan giriyor. İlk tepki, 200 tane sivil polisin fakülteye girmesiydi. Tepki polislereydi. Alkışlarla koridorlarda protesto edildiler. Ama televizyonlarda o bölümler yer almadı. YÖK Başkanı’nın ‘Üniversitelere sivil polis girebilir’ diye demeci var. Bu tartışılırken Burhan Kuzu, bu düşünceyi fiiliyata döktü. Tepkimizin hukuku dayanağı bu. Bir anayasa profesörünün yoğun polis eşliğinde üniversiteye girmemesi gerektiğini bilmesi gerekirdi. Bunu içine sindirebiliyorsa söylenecek tek laf yok.”
Kuzu ve Süheyl Batum’un protesto edildikleri salonda kendisinin olmadığını belirten Özkan, Kuzu’nun salondan çıktıktan sonra polis eşliğinde dekana gittiğini, ancak dekanın görüşmediğini savundu. Bu sırada öğrencilerin birkaç dakika durdurulduğu ve o sırada Kuzu’nun başka bir odaya alındığını anlatan Özkan, “Biz Kuzu’nun gittiğini zannediyorduk. Daha sonra öğrenciler bahçeye çıkmak için kapıya yöneldi. Çevik kuvvet de okul kapısının önüne gelmişti. Öğrencilerle polisin karşı karşıya gelmemesi için ben ve bazı öğretim üyeleri, öğrencileri durdurmaya çalıştık. Polis kapalı mekâna gaz püskürttü. Ben en arkada kalmıştım. O sırada da polisle karşı karşıya geldim. Polisin beni dövebileceği düşüncesiyle saldırıyı engellemek için yanımda duran koltuğu fırlattım. Tamamen bir kendini koruma refleksiydi” diye konuştu.
‘İdam edilmedi’
Olayların yaşandığı günün akşamı bir arkadaşının telefonu üzerine kendisinin olayların yönlendiricisi olarak televizyon haberlerinde yer aldığını öğrendiğini paylaşan Özkan, “Zaman, Yenişafak beni haberleştirdi. Aynı 12 Eylül’deki gibi hiç irdelenmeden doğruluğu araştırılmadan polis mantığıyla haberler yapıldı. Mesela Bünyamin İnan’ın idam edildiği yazıldı. Oysa Bünyamin benim arkadaşım. SBF öğrencisiydi. İdam da edilmedi, hayatta” dedi.
Özkan, protestoya katılma nedenini ve düşüncelerini şöyle anlattı: “Öğrenci değil de sıradan bir kişi bile olsam hukuka aykırı bir işlem varsa tepkimi gösteririm. Ben polis şiddetine tepki göstermenin yaşının olduğunu düşünmüyorum. ‘Polislerin üniversitede ne işi var’ diye sorulması gerek. ‘Öğrencinin ne işi var’ diye sorulmamalı.”
Kendisinin hedef gösterilmek istendiğine dikkat çeken Özkan, “Başıma bir şey gelirse medya ve Başbakan ile Kuzu sorumlu. Korkmuyorum çünkü korkmam için bir neden yok. Başbakan’dan da korkmuyorum çünkü bu ülkenin vatandaşı başbakandan niye korksun?” dedi.