Yıldırım Türker
(Radikal, 26 Mart 2012)
Azadiya Welat’ın kapatılmasından belliydi elbet. Hükümetin yeni Kürt Kırma Projesi bütün hızıyla devam ediyor.
Özgür Türk basını sessiz sedasız bir uzlaşmayla evcilleştirildikten sonra artık Kürt basını adına matbu ve sanal bir virgülün dolaşıma girmesinin engellenmesi vakti gelmişti.
Zaten bianet’in Medya Gözlem Raporu’na göre, bugün itibarıyla hükümetin hırsız uğursuz eroin taciri ilan ettiği hapisteki 104 gazetecinin 12’si Özgür Gündem çalışanı veya eski çalışanı.
Artık işi kökten çözmeye karar verenler Özgür Gündem Gazetesi’ne 1 ay kapatma cezasını uygun buldu.
Gazetenin basımının yapıldığı Gün Matbaası, polisler tarafından basılarak gazetenin yarınki sayılarına el konuldu. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, gazetenin bugünkü sayısının 1, 8, 9, 10 ve 11. sayfalarında yer alan haber, yorum ve fotoğrafların ‘örgüt propagandası’ yaptığı iddiasıyla, gazeteye 1 ay kapatma cezası vermekle kalmadı, gazetenin dün ve bugün çıkacak tüm sayılarına da el konmasına karar verdi.
Özgür Gündem’in çilesi
Özgür Gündem’in tarihi, Kürt siyasi mücadelesinin de birebir tarihini yansıtır.
Özgür Gündem, 30 Mayıs 1992’de yayın hayatına başladı. Bölgede olup bitenleri dünyaya duyurmak amacıyla yola çıkan bir avuç gazeteci her türlü zulümü göze almıştı. JİTEM’in varlığı merkezde hâlâ tartışılırken Özgür Gündem, JİTEM’in bütün marifetlerini ilk aktaran kaynaktı.
Milli hassasiyet abonelerini ne kadar rencide ediyor olsa da o topraklarda yaşatılan vahşete kayıt düşüyor, Kürtleri sindirmek için devlet desteğiyle palazlanan Hizbullah’ın katliamlarını da duyuruyordu.
Yayımlanmaya başlamasının üzerinden 7 gün geçmişti ki Özgür Gündem ilk tepkiyi aldı. Diyarbakır muhabiri Hafız Akdemir katledildi. Ardından Ferhat Tepe, Nazım Babaoğlu başta olmak üzere 30 muhabiri daha kim vurduya kurban gitti.
OHAL Bölgesi’ne girişi yasaklandı. Ama basın özgürlüğünün gerçek militanları yakın zamanda Press filmiyle anlatıldığı gibi militan bir dağıtım ağı oluşturdu.
Bölgede Özgür Gündem okumak ve dağıtmak ölümü göze almaktı. Nitekim 2 yıl içinde JİTEM ve Hizbullah katilleri 76 (yazıyla yetmiş altı) gazete çalışanını katletti. 30’u gazetenin muhabiriydi.
Bu da yetmedi, 17 Nisan 1994’te kapatıldı.
Ama 10 gün sonra Özgür Ülke adıyla yayın hayatına dönecekti. Devlet de artık daha gözü kara, daha nefret dolu bir politikayla Özgür Ülke’yi bitirmeyi aklına koymuştu. 3 Aralık 1994 günü gazetenin üç bürosu bombalandı. Istanbul’daki bina yerle bir edildi. Bu ‘terörle mücadele hamlesi’nin arkasında Tansu Çiller’in bizzat kendisi vardı.
Bombalı saldırılarda gazete çalışanı Ersin Yıldız yaşamını yitirirken, 21 çalışanı da yaralandı.
Tak-şakçı paşalarıyla birlikte Çiller en karanlık katilleri, Ergenekon kurmayı-Susurluk çetesini de yanına alarak o dönem nice toplu mezar çukuru kazdı. Kimsesizler mezarlıkları doldu taştı. Özgür Gündem de sonunda bombardıman ile haritadan silinmiş oldu.
Aradan 17 yıl geçtikten sonra 4 Nisan 2011 günü Özgür Gündem “Mirasınızı devralıyoruz” sürmanşetiyle yayına başladı.
Gazetenin büroları o günden bu yana defalarca basıldı, onlarca çalışanı tutuklandı.
Devrimci demokrasi mücahidi hükümetimiz bombaları Uludere’de kullandığı için olsa gerek, bu kez Özgür Gündem’i yargıyla halletmeye çalışıyor.
Çiller döneminin Kürt Kırma Projesi, her alanda yeniden uygulamaya konuldu. Konulmakta.
Özellikle onca tutuklama, gözdağı ve zulme rağmen Newroz kutlamalarında karşısında bulduğu kalabalıkların verdiği asabiyetle hükümet iyice gözünü karatmış görünüyor.
Şimdi özgür Türk basınını önemli bir sınav bekliyor.
Şimdi, tam da bu noktada güçlü bir dayanışma hattı kurulmadığı takdirde bu memlekette gazeteci olarak kalmak dayanılmaz bir utancı, derin bir aşağılanmayı sineye çekmek anlamına gelecektir.
Kürt basınını bir kez daha yalnız bırakırsak her sözümüz boşlukta çınlayacaktır. Söze sahip çıkmanın tam zamanıdır.