T24 - Siirt'te yapılan Kasaplar Deresi yürüyüşüne ve sonrasında çıkan olaylara katıldıkları iddiasıyla haklarında dava açılan 36 kişi ile ilgili hazırlanan iddianamede çarpıcı ifadeler yer aldı. Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı İlhami Ceylan iddianamede, BDP’nin organik bağ olarak örgütten bağımsız hareket edemediğini belirtti.
Felat Bozarslan'ın DHA'da yer alan haberine göre; Siirt’in Kasaplar Deresi Mevkii’nde toplu mezar olduğu iddiasıyla bölgeye geçen yılın Mart ayında düzenlenen yürüyüşün ardından, Siirt Bağımsız Belediye Başkanı Selim Sadak’ın da aralarında bulunduğu 36 kişi hakkında ’Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’, ’Terör örgütü propagandası yapmak’, ’2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri kanununa muhalefet etmek’, ’Etkin direnme’ ve ’Terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek’ suçlarından 36 kişi hakkında dava açıldı. 17’si tutuklu 36 kişinin 1 yıldan 18 yıla kadar değişen hapis cezası isterdiği davanın ilk duruşması bugün Diyarbakır 7’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
'Öcalan örgüt üzerindeki hakimiyetini devam ettiriyor'
Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı İlhami Ceylan, davayla ilgili hazırladığı iddianamede, terör örgütü PKK’nın kuruluşu ve elebaşı Abdullah Öcalan ile ilgili ayrıntılı bilgilere yer verdi. PKK’nın Avrupa Birliği, ABD, BM, NATO ve bir dizi ülke ve uluslararası kuruluş tarafından terör örgütü ilan edildiğini belirten Savcı, Öcalan’ın avukatları aracılığıyla verdiği talimatlar ve yaptığı çağrılar ile örgüt üzerinde hakimiyetini ve kontrolünü devam ettirdiğini belirtti. Savcı Ceylan, bu kapsamda PKK terör örgütü ve elebaşı Abdullah Öcalan’ın talimatıyla sivil itaatsizlik kapsamında Siirt’te ’demokratik çözüm çadırı ’adı altında yasadışı etkinlikler düzenlendiği ve terör örgütünün çağrısı ile Kasaplar Deresi diye bilinen alanda yasadışı gösteriler düzenlendiğini ifade etti.
'Eylemlerle Öcalan'ın serbest bırakılması hedefleniyor'
Sivil itaatsizlik konusunda da geniş bilgilere yer veren Savcı Ceylan, sivil itaatsizliğin, sivil yönetim tarafından uygulanan yasaların özüne uyarak, yasalara riayet etmeme, karşı koyma anlamına geldiğini belirtti. Bu eylemlerin şiddete dayanmayan, vicdani, ancak yasal olmayan politik, bireysel ya da toplumsal eylem olarak kabul edildiğini ifade eden Ceylan şöyle dedi:
"PKK terör örgütü tarafından ’Serhildan’ olarak adlandırılan sivil itaatsizlik türü eylemleri incelendiğinde; yapılan tüm eylemlerin terör örgütünün talimatı ile gerçekleştiği, örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları aracılığı ile verdiği talimatların örgüte müzahir kitle tarafından gecikmeksizin yerine getirildiği, eylemlerde asıl amacın gizlenerek, festival, etkinlik, konser, basın açıklaması gibi isimlerin verildiği, yapılan tüm eylemlerin amacının kitleyi hareketli tutup, eylemsellik sürecinin üst seviyede tutulmasını sağlamak olduğu, eylemlerle özellikle ve öncelikle örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasının hedeflendiği anlaşılıyor."
'BDP, örgütten bağımsız hareket edemiyor'
Savcı Ceylan, iddianamede BDP’nin durumuna da değindi. BDP hakkında, ’Organik bağ olarak örgütten bağımsız hareket edemeyen ve şiddeti dışlamayan’ ifadelerini kullanan Savcı, BDP’nin planladığı bu eylemlerin, temelde bir sivil itaatsizlik olarak adlandırmanın mümkün olmadığını savundu. BDP milletvekillerinin yolun ortasında şemsiye ile bir araca saldırmak, taş atmak, tokat atmak şeklindeki eylemlerinin ve sergiledikleri davranışların sivil itaatsizliğin felsefesine uymadığını kaydeden Savcı Ceylan, şöyle devam etti:
"İtaatsizlik eylemleri ile geçmişteki acıları ve mağduriyetleri kaşıyarak, kutuplaşmaları ve gerginlikleri arttırıp kendi tabanını büyütmeye çalışan BDP ve örgüt için sadece bir propaganda malzemesi olmaktan öteye gidemediği, tarihteki sivil itaatsizlik eylemlerine bakıldığında, bu eylemlerin toplumu rahatsız etmeden, diğer insanların haklarını çiğnemeden yapılan eylemler olduğu, Türkiye’deki uygulamalarına bakıldığında birçok eylemin provakasyona açık olduğu, partinin ve KCK’nın tehdit ve zorlamalarıyla gerçekleştiği."
Askere gidilmemesi için liste oluşturup imzalatmış
İddianamede, ’Kararlı 56’ kod adlı gizli tanığın, sanıklardan Şehmus Gündüz hakkındaki ilginç ifadeleri de yer aldı. ’Kararlı 56’ kodlu gizli tanık verdiği ifadesinde Şehmus Gündüz’ün, çadırda yapılan bir toplantıda T.C. devletine askerlik yapılmaması konusunda gençlere telkinde bulunduğunu ve PKK’lılara sıkılacak kurşunun sorumlusu olmamak için askere gidilmemesi gerektiğini söylediğini belirtti. Gizli tanık, sanık Gündüz’ün askere gidilmemesi yönünde beyaz bir kağıda isim listesi oluşturarak, şahısların isimlerini yazıp imzalarını aldığını da belirtti.
Polis molotof atan çocuğu bilgisayar kursuna götürdü
’Kararlı 56’ kod adlı gizli tanık 2011 yılının Mart ayında Siirt merkezinde resmi polis aracına yapılan molotof kokteylli saldırının faili olan Kerim Solgun’un gizliliğe riayet edildiği için yakalanamadığını da açıkladı. Solgun’un eylemden sonra olaydan haberi olmayan Çocuk Şube Müdürlüğü görevlilerince bilgisayar kursuna götürüldüğünü belirten gizli tanık, bu eylemin kendilerine örnek eylem olarak gösterildiğini kaydetti.
'Taşlı saldırı talimatını Selim Sadak verdi'
İddianamede ifadelerine yer verilen ’Bildiren 56’ kod adlı gizli tanık ise, 18 Mayıs 2011 günü Siirt Adliyesi önünde güvenlik güçlerine taşlı saldırı eyleminin talimatını da Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak’ın verdiğini iddia etti. Savcı Ceylan, Siirt Belediye Başkanı Sadak’ın terör örgütünün çağrıları ile yasadışı eylemlerin organizesinde görev aldığı, kitleyi yönlendirdiği, Belediye imkanlarını, araç ve çalışmalarını terör örgütünün istekleri doğrultusunda kullandırttığı, bu şekilde terör örgütünün amaçları ve faaliyetleri doğrultusunda hareket ederek, bilerek ve isteyerek terör örgütüne yardım ettiğini anlattı.
Yine Kürtçe savunma krizi
Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve aralarında Siirt’in Bağımsız Belediye Başkanı Selim Sadak’ın da bulunduğu 17’si tutukla 36 kişinin yargılandığı ’Kasaplar Deresi yürüyüşü’ davasının ilk duruşmasına tutuklu sanıkların yanı sıra 19 tutuksuz sanık, avukatları ve yakınları katıldı.
Duruşmada kimlik tespitinin yapılması sırasında tutulu sanıkların tümü, tutuksuz sanıkların ise bir kısmı sorulan sorulara Kürtçe cevap verdi. Bunun üzerine Kürtçe verilen cevaplar duruşma tutanağına, ’Türkçe dışında bir dilde cevap verdiği görüldü’ diye kaydedildi.
'Yine katılırım'
Sanıkların savunmalarını almaya başlayan mahkeme, ilk olarak Zeynep Yıldırım’a söz hakkı verdi. Belirtilen yürüyüşe katıldığını ama hakkındaki iddialara katılmadığını belirten Zeynep Yıldırım şunları söyledi:
"Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Kürt dilini kullanamadığım için, Kürtçe savunma yapamadığım için salonda bulunanlardan ve Kürt halkından özür diliyorum. İddialara katılmıyorum. Ama o yürüyüşe katıldım. Tekrar yapılırsa yine katılırım. Vicdan sahibi herkes katılır. Toplu mezarlarla ilgili neredeyse her yerde çalışma var. Toplu mezarlar tek tek açılıyor. Nevala Kasaba’da da açılacak. Ancak biz şu an o etkinliğe katıldığımız için burada yargılanıyoruz. Amacımız faili meçhul cinayetleri aydınlatmak."
Daha sonra söz hakkı verilen tutuksuz sanık Ayten Timurtaş, Kürtçe ifade vermek istedi. Timurtaş’ın bu isteğini kabul etmeyen mahkeme tutanağa, ’Türkçe dışında bir dilde cevap verdiği görüldü’ notunu düştü. Savunması alınan sanıklardan Abdullah Erzem de hakkındaki iddiaları kabul etmedi.
Sadak: Mahkemelere gidegele görevimi yapamıyorum
Mahkeme duruşmanın sabah oturumunda son söz hakkını ise tutuksuz sanık Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak’a verdi. Sadak, hakkındaki 10’dan fazla eyleme katıldığı iddialarının gayet doğal olduğunu belirterek, şöyle dedi:
"Bu hukuksuz mevzuatlar nedeniyle buradayız. 35 yıllık siyasetçiyim ve siyasetin bütün kademelerinde yer aldım. Bölge halkı tarafından da tanınıyorum. Kürt sorununun çözümünün olmazsa olmazı için çaba sarf ediyoruz. Demokrasinin gelişmesini isteyen bir insan olarak o yürüyüşe katıldım. Bize, bugün duruşmaya katılmamız için tebligat gönderilmedi. Buna rağmen şüpheliler olarak bir araba tutup duruşmaya gelecektik. Ancak, ben hariç tüm tutuksuz sanıklar polis zoruyla getirildi. Kasaplar Deresi olayında bana 5 binin üzerinde imzalı başvuru yapıldı. Benim 13 yakın akrabamın da cenazesi orada. Biz oranın mezarlık olması için çaba sarf ediyoruz. Çağrı, kesinlikle örgüt çağrısı değildir. Bu yürüyüşle ilgili Vali ve Emniyet Müdürü ile birlikte güzergah bile belirledik. Ben artık mahkemelere gide gele Belediye Başkanlığı görevimi bile yerine getiremiyorum."