Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) on binlerce açık kontenjana karşın atama yapmaması, öğretmenleri özelde açlık sınırındaki ücretlere mahkum etti. Bakan Ziya Selçuk’un “etkin denetim” sözüne karşın binlerce öğretmenin hala sigortasız çalıştırıldığı öğrenildi. Bakanlık ise öğretmenlerin özlük hakları, özel ve devlet arası denge ve denetim için yeni meslek yasasını işaret etti. Yıllardır kadrolu öğretmenlerin özlük haklarının çok uzağında çalıştırılan özel okul öğretmenleri, düşük ücretler, sigortasızlık, izin haklarının sağlanmaması, mobbing, iş güvencesinin ve yasal haklarının olmaması nedeniyle isyan etme noktasına geldi. Bakan Selçuk’un sene başında özel öğretime teşvik uygulamasını kademeli olarak kaldırılacağını açıklamasının ardından kar endişesi taşıyan özel okullar, öğretmenlerin haklarından kıstı.
Cumhuriyet'ten Ozan Çepni'nin haberine göre ulaşılan öğretmenler, iş güvenceleri olmaması ve sendikasızlıkları nedeniyle isimleriyle görüş veremeseler de yaşadıklarını anlattı. Özel okullardaki on binlerce öğretmenin karşılaştıkları ortak sorunların ilki ücret politikası. Öğretmenler, her yıl binlerce yeni mezunun asgari ücret ile çalışmayı kabul etmek zorunda olduğunu ifade etti. Asgari ücreti kabul eden öğretmenlerin bir diğer sorunu ise sigortasızlık. Aylık maaşlarını elden aldıklarını belirten öğretmenler, sigortasız olarak çalıştıkları için hastaneye bile gidemez durumda. Bir öğretmen ise kişisel sigortası için prim ödeyecek durumda olduğunu belirterek, “Herhangi yasal bir gelirim olmadığı için, Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamında asgari ücretin üçte birinden az gelirim olduğunu belirterek yeşil kartlı gibi hastaneye gidebiliyorum. Bu süreç bize arkadan dolanmaktan başka çare bırakmadı” dedi.
Mobbing ve güvencesizlik
Sigortası yapılmayan öğretmenlerin diğer sorunu ise yasal haklarını kullanamamaları. Elden maaş aldıkları için kurumlarda çalıştıklarını ispat edemeyeceklerini belirten öğretmenler yaşadıklarını şu ifadelerle anlattı:
“Ne işe iade davası açabiliyoruz ne de diğer haklarımız var. Dava açan arkadaşlarımız da haklarını elde edemiyor. Ancak kamuya atananlar geçmişe yönelik dava açabiliyor. Davaları kazansalar bile okullar ödeme yapmıyor. Okul yönetimleri bizi çaresiz gördükleri için diğer öğretmenler gibi ne yıllık izinleri, ne yaz tatillerini ne de ara yarı yıl tatillerini kullanabiliyoruz. Okul döneminde iki öğretmenlik mesai yaparken, yaz aylarında tercih, rehberlik, kayıt ve reklam gibi işlerde çalışmak zorunda kalıyoruz. İtiraz ettiğimizde ile her seferinde kapı dışarı edilmekle tehdit ediliyoruz. Aynı durumdaki her arkadaşımızın ortak sorunu yöneticilerin ciddi mobbingine maruz kalmamız. Kötü koşullara sessiz kalmamız istenirken, öğretmen gibi değil köle olarak görülüyoruz.”