Gündem

Özbudun ve Yazıcı'dan Anayasa taslağı itirazı

27 Mart 2010 02:00

T24 - Hükümet'in hazırladığı Anayasa taslağıyla ilgili konuşan Prof. Ergun Özbudun paketle ilgili, Anayasa Mahkemesi'nin oluşumunda Cumhurbaşkanı'na değil parlamentoya daha çok rol tanınmalıydı. HSYK'ya parlamento da üye seçmeliydi" yorumunda bulundu. Özbudun taslağın 1982 Anayasası'nın vesayet mekanizmalarını "zayıflattığını" ancak tümüyle ortadan kaldırmadığını da söyledi. AKP için 2007’de yeni Anayasa taslağı hazırlayan ekibin üyelerinden Serap Yazıcı da Özbudun gibi "taslağın 1982 Anayasası'nın vesayet mekanizmalarını tümüyle ortadan kaldırmadığını" savunurken, HSYK'nın vesayetçi yapısının değişmesini olumlu bulduğunu belirtti.

Radikal gazetesinden Mesut Hasan Benli'nin kaleme aldığı ve AKP'nin Anayasa değişikliği taslağıyla ilgili, 2007'de yeni Anayasa taslağı hazırlayan ekibin başkanı Prof. Ergun Özbudun ve ekip üyelerinden Serpil Yazıcı'nın yorumlarına yer verdiği "Özbudun ve Yazıcı'dan itiraz" (27 Mart 2010) başlıklı haber şöyle:


Özbudun ve Yazıcı'dan itiraz


AKP için 2007’de yeni anayasa taslağı hazırlayan ekibin başkanı Prof. Ergun Özbudun ile ekip üyelerinden Serap Yazıcı, AKP’nin hafta başında kamuoyuna açıkladığı anayasa değişiklik önerisini eleştirdi. Özbudun, Anayasa Mahkemesi’nin oluşumunda Cumhurbaşkanı’nın rolünün artırılmasına tepki gösterirken, Yazıcı, TBMM’nin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) üye seçmemesine karşı çıktı. Yazıcı “Hükümet taslağı 1982 Anayasası’nın vesayet mekanizmalarını zayıflatmakta, tümüyle ortadan kaldırmamaktadır” dedi.

AKP’nin tartışılan anayasa paketini değerlendiren Özbudun, taslağa en büyük itirazının Anayasa Mahkemesi’ne üye atamada Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin artması olduğunu söyledi: “Taslak her şeye rağmen demokratik ve olumlu. Yargı bağımsızlığını ihlal edeceğini düşünmüyorum. Ruhu itibarıyla 2007’de hazırladığımız anayasa değişiklik önerisinden farklı değil. Ancak bir takım itirazlarımız var. Anayasa Mahkemesi’nin oluşumunda Cumhurbaşkanı’na değil parlamentoya daha çok rol tanınmalıydı. Bugün parlamento ancak üç üye seçiyor, onları da Sayıştay’ın ve baro başkanlarının göstereceği adaylar arasından seçiyor. Batı modellerinde, parlamento belirleyicidir. Batıda parlamento Anayasa Mahkemesi’nin tamamını ya da üyelerinin çoğunluğunu seçer. Buna itiraz ediyorum. Anayasa Mahkemesi’nin üyelerinin seçiminde Cumhurbaşkanı’nın çok belirleyici olmasına karşıyım.”


'Sıkıntı yaratır'


Paket yasalaşırsa Anayasa Mahkemesi’nde hukukçu kökenli üye sayısının azalacağını vurgulayan Özbudun, “Bu sıkıntı yaratır. Cumhurbaşkanı yedi kişilik kontenjanı nasıl kullanacak. Tahmin ediyorum ki, hukukçular arasından seçecek ama bunun bir garanti altına alınması gerekirdi” dedi.
Parti kapatma davalarının açılması konusunda Venedik Kriterleri’nin dikkate alınmamasının pakete yaptığı ‘en büyük ikinci eleştiri’ olduğunu ifade eden Özbudun, şunları söyledi: “Anayasa’nın 68. maddesinde hiçbir değişiklik yok. Mevcut yasaklar sürüyor. Usulü bir değişiklik yapılıyor. Yargıtay Başsavcısı’nın tek başına yetki sahibi olması önleniyor. Onu da müspet karşılıyorum. Ama yasaklar da gözden geçirilmeliydi. Venedik Komisyonu Kriterleri’ne uygun olarak partilerin öncelikle şiddete başvurmaları veya şiddet yöntemlerini savunmaları halinde kapatılabileceği söylenmeliydi.”


'Avrupa'dakinin tersi'


Özbudun, taslakta kapatma davalarının açılabilmesi için Yargıtay Başsavcılığı’nın Meclis’te kurulan bir komisyonda izin alınmasının, Avrupa’daki uygulamalarının tersine bir düzenleme olduğunu da söyledi: “Kapatma davalarında Meclis’ten izin alınması, Avrupa ülkelerinde mevcut. Ancak örneğin Almanya’da İspanya’da dava açılabilmesi için Meclis’in müracaatı lazım. Bizde tersine çevirmişler. Bunu da eleştiriyorum. Yargıtay Başsavcısı müracaat ediyor, Meclis’in bir komisyonu karar veriyor. Ayrıca 350 milletvekili olan bir grupla 20 milletvekili olan gruba aynı oranda komisyonda temsil edilmesi doğru değil.”

Özbudun, teklifte HSYK’ya parlamentonun üye seçmemesini de eleştirdi: “Bizim hazırladığım 17 taslakta HSYK’ya da bir miktar parlamentodan üye seçmesini önermiştik. 21 kişilik kurulda zaten yetkileri sembolik olan, Adalet Bakanı’nın etkisi olacağını düşünmüyorum.”

Prof. Yazıcı ise şu değerlendirmeleri yaptı:

“Hükümet hazırladığı taslakta, HSYK üye sayısını artırmakta, yargının tümüne kurulda temsil olanağı sunmakta. Ancak, TBMM’ye kurula üye seçme yetkisi tanımamaktadır. Bunun yerine Cumhurbaşkanı’na üye seçme yetkisi tanınmıştır. Taslak, bu biçimiyle HSYK’nın yapısını değiştirerek bu kurulun vesayetçi görüntüsünü sona erdirdiği için olumludur. TBMM’ye üye seçme yetkisi tanımadığı için eleştirilebilir. 2007’de hazırladığımız taslak, Anayasa Mahkemesi üyelerinin dokuzunu yargı kuruluşlarının, sekizini ise TBMM’nin seçmesine olanak tanıyordu. Hükümetin, hazırladığı taslak, üye sayısını artırarak 19 üyenin sadece 3’ünü seçme yetkisini TBMM’ye tanımakta, 9 üyenin seçiminde dolaylı, 7 üyenin seçiminde ise, doğrudan Cumhurbaşkanı’na yetki sunmaktadır. Taslak, parlamentoya devredilmesi gereken yetkileri bu makamı daha da güçlendirmiştir. Taslak, parti kapatma nedenlerini sınırlamamış, sadece kapatma davasının usulünü değiştirmiştir. Bu değişiklik, Venedik Komisyonu’nun 2009 raporunun önerileriyle kısmen uyumludur. Taslak 1982 Anayasası’nın vesayet mekanizmalarını zayıflatmakta, tümüyle ortadan kaldırmamaktadır.”