Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu 60. toplantılarının öğleden sonraki oturumlarında "Ergenekon" davası ve Türkiye'deki basın özgürlüğü konuları gündeme gelirken, Onur Öymen ile Joost Lagendijk arasındaki diyaloglar oldukça gergin geçti, tartışma karşılıklı restleşmeye kadar vardı.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu 60. toplantılarının öğleden sonraki oturumlarında CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen ile Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı Joost Lagendijk arasında sert tartışmalar yaşandı.
Cnntürk'ün haberine göre Öymen'in AP heyetinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerinde basın özgürlüğü konusunu gündeme getirmemesini eleştirmesi ve bunun, Avrupa Parlamentosu (AP) için basın özgürlüğünün çok da önemli olmadığının bir işareti olduğunu söylemesi üzerine, Lagendijk söz aldı.
Lagendijk, AP'nin basın özgürlüğüne her zaman önem verdiğini, ancak Başbakan Erdoğan ile görüşmede başka diğer önemli konuların ele alındığını belirterek, Erdoğan ile Türkiye'deki bazı medya grupları arasında yaşanan gerginlikle ilgili olarak kendisinin gerekli açıklamaları yaptığını söyledi.
Başbakanın son akreditasyon uygulamasıyla ilgili olarak da basına açıklama yaptığını ve bu uygulamanın doğru olmadığını söylediğini anımsatan Lagendijk, çünkü bu akreditasyon uygulamasının aynı zamanda TSK'nın akreditasyonunu da meşrulaştırmış olduğunu ve bu uygulamalarının hepsinin basın özgürlüğüne kısıtlama getirdiğini belirtti.
Başkanlığını Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı ve TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış'ın yaptığı oturumda, Öymen ile Lagendijk'ı karşı karşıya getiren bir diğer konu da Ergenekon davası oldu.
Öymen Lagendijk'dan dikkatli olmasını istedi
Öymen, Lagendijk'ın Ergenekon davasını destekler mahiyette yaptığı açıklamaları hatırlatarak, Lagendijk'ten bu konuda dikkatli olmasını istedi.
Lagendijk'ın iddianameyi görmeden bu davaya destek vermesini eleştiren Öymen, "Bu şekilde nasıl taraf olursunuz? Lütfen taraf tutmayın, çünkü bu konuda çok farklı görüşler var" diye konuştu.
Öymen'in bu eleştirisi üzerini söz alan Lagendijk, basın özgürlüğü gibi Ergenekon davasının da hassas bir konu olduğunu ve hangi konuda açıklama yapıp yapılmaması gerektiğine kolay karar veremediklerini kaydetti.
Lagendijk, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın da Ergenekon iddianamesi açıklanmadan bu davanın avukatı olacağı yolunda demeç verdiğini anımsattı.
Lagendijk'ın bu savunması üzerine tekrar söz alan Öymen, ülke içinden bu tür açıklamalar yapılabileceğini söyleyerek, "Ancak kimse kendini falcı yerine koyamaz ve bu yönde açıklamalar yapamaz. Tekrar söylüyorum lütfen taraf tutmayın. Çünkü yarın utanabilirsiniz" diye konuştu.
Oturumda bu iki konunun yanı sıra ek protokol, Kıbrıs ve Türkiye'ye AB üyeliği için tarih verilmesi konuları da gündeme geldi.
Lagendijk, Türkiye'nin üyelik için tarih istemesinin haklı, ancak yanlış olduğunu ifade ederek, "Tarih istemek için çok kötü bir zaman. Çünkü Romanya ve Bulgaristan üyelik için tarih alınca reformlarını kestiler ve bundan sonra kimseye tarih verilmemesi konusu kararlaştırıldı. Bir hedef koyma ihtiyacınızı anlıyoruz, ancak bir şey isteyip karşı taraftan alamayınca bu da iyi sonuç vermiyor. Dolayısıyla lütfen tarih istemeyin" diye konuştu.
AP Rum Milletvekili Marios Matsakis de bilinen görüşlerini tekrarlayarak, Ek Protokolün Türkiye'nin bir yükümlülüğü olduğunu ve bunun müzakere konusu yapılamayacağını savundu.
Matsakis'in bu sözleri üzerine Yakış, buna karşılık Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nün de AB'nin yükümlülüğü olduğunu, kendilerinin ekstra bir şey istemediğini kaydetti.
"AB için strateji değil, demokrasi lazım"
Bu arada, Joost Lagendijk Türkiye'nin bölgesinde oynadığı stratejik rolün, iç reformlardaki ilerlemenin yerini tutamayacağını belirterek, "AB'ye katılımın kalbi, strateji değil, demokrasidir" dedi.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu 60. toplantısı, TBMM ve Avrupa Parlamentosu'ndan (AP) yetkililer ve Ankara'daki bazı AB ülkelerinin büyükelçilerinin katılımıyla Sheraton Oteli'nde yapılıyor.
Türkiye'nin siyasi durumu ve AB katılım müzakereleri başta olmak üzere çeşitli konuların masaya yatırıldığı toplantının sabahki oturumunda konuşan Lagendijk, AP'de görüşülecek Türkiye'nin AB ile yürüttüğü müzakerelerine ilişkin rapora değindi.
Raporda, ilerleme raporunda olduğu gibi Türkiye'nin komşularıyla ilişkilerindeki olumlu gelişmelerden duyulan memnuniyetin ifade edileceğini belirten Lagendijk, özellikle Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki olumlu gelişmelerin ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Erivan ziyaretinin takdirle karşılandığını kaydetti.
Lagendijk ayrıca, Türkiye'nin Irak'ın kuzeyindeki yönetimle doğrudan görüşmelere başlamasının, hem AB hem de Irak açısından önemini vurguladı.
Kıbrıs'ta devam eden müzakerelere de değinen Lagendijk, "Gelecek sene bu konuda bir anlaşma olmazsa bu hepimiz için sorunlu olacaktır ve gelecek 10 yıl içinde bu konuyu tekrar gündeme getirmek kolay olmayacak, bunu taraflar anlamış durumda" diye konuştu.
Türkiye'nin stratejik öneminin arttığını ancak bu konudaki argümanların iç reformların yerine geçmemesi gerektiğini ifade eden Lagendijk, aksi halde bunun stratejik bir hata olacağını kaydetti.
Lagendijk, Türkiye ile AB'nin daha yakın çalışması gerektiğini düşündüğünü de belirterek, "Stratejik konular, iç reformların yerini tutmamalı. Bizim için müzakerelerin ve AB'ye katılımın kalbi, strateji değil, demokrasi ve demokrasideki gelişmedir" dedi.
1 Ocak'tan itibaren TRT'nin 24 saat Kürtçe yayın yapacak olmasının önemli bir adım olduğunu kaydeden Lagendijk, DTP'nin kapatılma davasıyla ilgili olarak da bu konuya ilişkin bir kararın Türkiye'deki demokrasiye olumlu katkısının olamayabileceğini söyledi.
Lagendijk, Alevilerle ilgili gelişmeler ve Alevi hakları konusunda ise gözle görülür bir ilerleme görmeyi arzu ettiklerini ifade etti.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Lagendijk, Türkiye'nin AB reform sürecinin neden yavaşladığına ilişkin çeşitli görüşlerin ortaya atıldığını, hem Türkiye'de AB üyeliğine ilişkin olumsuz görüşlerin olduğunu hem de AB'nin kendi iç yapısından kaynaklanan sorunlar olduğunu belirtti.
Türkiye'deki iç ihtilafların AB müzakere sürecindeki konsantrasyonu bozduğunu ve reformlara odaklanılmasını zorlaştırdığını savunan Lagendijk, "Katılım sürecinde siyasi partilerin lehte ve aleyhte diye bölünmüş olması şansızlık. Buna rağmen reformlara devam edilmeli. Aleyhte olan görüşleri Türkiye demokratikleştikçe ikna etmek daha kolay olacaktır" dedi.
Lagendijk, Türkiye'yi AB'ye ulaştıracak "kestirme bir yolun" olmadığını, ancak hem Türkiye hem de AB tarafında cesaretli siyasetçilere ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Lagendijk, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda, "Bir kere 'Evet' dedik, sözümüzü tutmak zorundayız" diye konuştu.
Yakış: "Türkiye asker gücüyle anılıyordu, şimdi yumuşak gücüyle... "
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı ve TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış da konuşmasında, Avrupa Parlamentosu ile karşılıklı temasların son yıllarda arttığını vurgulayarak, bu ziyaretlerin tarafların birbirini daha iyi tanımalarını sağladığını kaydetti.
"Şimdiye kadar hep katı, asker gücüyle anılan Türkiye, şimdi artık yumuşak gücüyle anılan bir ülke olmuştur" diyen Yakış, Türkiye'nin yumuşak gücü kullanmasına, Ortadoğu, Kafkaslar gibi bölgelerde barış ve istikrar için gösterdiği çabaları örnek olarak gösterdi.
Türkiye'nin bölgesindeki anlaşmazlıkların çözümü için "aktif bir rol" üstlendiğini belirten Yakış, bunların AB'nin resmi belgelerine yansımasını görmekten duydukları memnuniyeti de ifade etti.
Yakış, 2 Kasım'da açıklanan ilerleme raporuyla birlikte yayımlanan genişleme stratejileri belgesinde, Türkiye'nin stratejik öneminin AB açısından farklılığının vurgulandığını söyledi ve bu belgede, Türkiye'nin enerji güvenliği, çatışmaların önlenmesi ve çatışmaların çözümü gibi konulardaki önemi üzerinde durulduğunu kaydetti.
Yaşar Yakış, "AB'ye katılım sürecine ilişkin tutumumuz açıktır; hedefimiz tam üyeliktir. Tam üyelik doğrultusunda kararlı bir şekilde ilerlemeye ve reformları gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Eksikliklerimiz var, bunun farkındayız, bunları bizim dikkatimize getirdiğiniz için size de müteşekkiriz. Fakat, bunları dikkatimize getirirken, yaptığımız iyi şeyleri biraz daha fazla görmenizi arzu ediyoruz" diye konuştu.
Büyükelçi Emie, Pierini ve Filori
Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Bernard Emie de konuşmasında, ilerleme raporundaki mesajlardan birinin de Türkiye'nin reform sürecine dinamizm kazandırması gerektiği olduğunu anımsatarak, Türkiye'nin müzakere sürecinde "sınırlı bir şekilde" ilerleme katettiğini gördüklerini söyledi.
Fransa'nın dönem başkanlığında Türkiye'nin müzakere süreci konusunda yapıcı bir tutum içinde olduğunu vurgulayan Emie, dönem başkanlıkları sona ermeden iki müzakere başlığının daha açılması konusunda ümidini dile getirdi.
Emie, özellikle enerji konusunda ilerleme katedilmesinin ve bu başlıkta kriterlerin yerine getirilmesinin önemine dikkati çekti. Ankara protokolünün Türkiye tarafından uygulanmamasından üzüntü duyulduğunu ifade eden Büyükelçi Emie, "Türk hükümetinin somut adımlar atmasını, reformları hızlandırmasını ve reformları uygulamasını bekliyoruz" diye konuştu.
Bu yıl içinde vakıflar yasası ve TCK'nın 301. maddesinde yapılan değişiklikleri "doğru yönde atılan adımlar" olarak niteleyen Emie, ancak Kopenhag kriterlerinin karşılanması için daha başka somut adımlar atılması gerektiğini söyledi.
Fransız Büyükelçi, yolsuzlukla mücadele, ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, azınlık hakları gibi konulara da değinerek, bu konularda ilerleme kaydedilmesinin gerekliliğini vurguladı.
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Marc Pierini de komisyonun Türkiye'nin AB üyeliği konusundaki yaklaşımını anlattı.
Pierini, Türkiye'nin AB için stratejik öneminin bilindiğini, ancak bu değerin katılımı hızlandırmayacağını belirtti. Pierini ayrıca, katılım sürecinin Türkiye'ye empoze edilmediğini, baskı yapmadığını, müktesebatın çok açık olduğunu da kaydetti.
Avrupa Komisyonunu temsilen konuşan Jean Christophe Filori de Türkiye'nin gayret göstermesi sonucu açılabilecek çevre, kamu ihaleleri, gıda güvenliği, rekabet gibi müzakere başlıklarından bahsetti.
Filori ayrıca, enerji faslının açılmasını ümit ettiklerini, çünkü bu başlığın hem Türkiye hem AB açısından önemli olduğunu belirtti.
Oturumun sonunda, konuşmacılar katılımcıların bazı sorularını da yanıtladı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in "AB'nin, ordunun Türkiye'de etkisi olduğu yönündeki görüşlerini" hatırlatması üzerine Filori, bazı verilerin Türkiye'de ordunun etkin bir rolü olduğunu gösterdiğini, Kıbrıs konusu gibi bazı konularda üst düzey askeri yetkililerden açıklamalar gelmeye devam ettiğini söyledi.
Oturumun ardından TBMM Başkanı Köksal Toptan, katılımcılar onuruna öğle yemeği verdi.
Bakan Şimşek de soruları yanıtladı
Toplantının açılışına katılan Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, toplantı sırasında Avrupa Parlamentosu Rum Milletvekili Marios Matsakis'in çeşitli sorularını yanıtladı.
Matsakis'in YTL ile 2 euro madeni paraları arasındaki benzerliğin Avrupa'da özellikle Kıbrıs'ta bazı sorunlara yol açtığını ileri sürmesi üzerine Şimşek, "Madeni paralar arasındaki benzerlik olduğunun yakın zamanda fark edildiğini, bu durumun bazı Avrupa ülkelerinde kötüye kullanıldığının Avrupalı dostlar tarafından dikkate getirildiğini" söyledi. Bunun kötüye kullanımın özellikle Avrupa'daki otoparklarda söz konusu olduğunu ifade eden Şimşek, bu durumu değiştirmek üzere olduklarını kaydetti.
Matsakis'in savunma harcamalarına yönelik sorusu üzerine de Şimşek, "eğer Türkiye AB üyesi olsaydı böyle büyük bir orduya ihtiyacı olmayacağını" söyledi.
Türkiye'nin artık en fazla bütçe kaynağını eğitime ayırdığına işaret eden Şimşek, savunma bütçesinin ise üçüncü sıraya gerilediğini belirtti. Şimşek, Türkiye'nin daha esnek, küçük ve etkin askeri birliklere doğru gidiş içinde olduğunu kaydetti.
Kıbrıs sorunu konusunda da Şimşek, sorunun barışçıl, kalıcı ve adil çözümü için hazır olduklarını vurguladı.
KKTC'nin Annan planına evet dediğini hatırlatan Şimşek, bunlara rağmen Kıbrıs Türk halkının cezalandırıldığını ifade etti.
Matsakis'in KKTC'deki casinolarla ilgili sorusu üzerine de Şimşek, casinoların bugün dünyanın pek çok yerinde olduğunu ve bunların mutlaka kara para akladıkları anlamının çıkarılamayacağını belirtti.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu 60. toplantılarının öğleden sonraki oturumlarında "Ergenekon" davası ve Türkiye'deki basın özgürlüğü konuları gündeme gelirken, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen ile Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı Joost Lagendijk arasındaki diyaloglar oldukça gergin geçti, tartışma karşılıklı restleşmeye kadar vardı
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu 60. toplantılarının öğleden sonraki oturumlarında CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen ile Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı Joost Lagendijk arasında sert tartışmalar yaşandı.
Cnntürk'ün haberine göre Öymen'in AP heyetinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerinde basın özgürlüğü konusunu gündeme getirmemesini eleştirmesi ve bunun, Avrupa Parlamentosu (AP) için basın özgürlüğünün çok da önemli olmadığının bir işareti olduğunu söylemesi üzerine, Lagendijk söz aldı.
Lagendijk, AP'nin basın özgürlüğüne her zaman önem verdiğini, ancak Başbakan Erdoğan ile görüşmede başka diğer önemli konuların ele alındığını belirterek, Erdoğan ile Türkiye'deki bazı medya grupları arasında yaşanan gerginlikle ilgili olarak kendisinin gerekli açıklamaları yaptığını söyledi.
Başbakanın son akreditasyon uygulamasıyla ilgili olarak da basına açıklama yaptığını ve bu uygulamanın doğru olmadığını söylediğini anımsatan Lagendijk, çünkü bu akreditasyon uygulamasının aynı zamanda TSK'nın akreditasyonunu da meşrulaştırmış olduğunu ve bu uygulamalarının hepsinin basın özgürlüğüne kısıtlama getirdiğini belirtti.
Başkanlığını Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı ve TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış'ın yaptığı oturumda, Öymen ile Lagendijk'ı karşı karşıya getiren bir diğer konu da Ergenekon davası oldu.
Öymen Lagendijk'dan dikkatli olmasını istedi
Öymen, Lagendijk'ın Ergenekon davasını destekler mahiyette yaptığı açıklamaları hatırlatarak, Lagendijk'ten bu konuda dikkatli olmasını istedi.
Lagendijk'ın iddianameyi görmeden bu davaya destek vermesini eleştiren Öymen, "Bu şekilde nasıl taraf olursunuz? Lütfen taraf tutmayın, çünkü bu konuda çok farklı görüşler var" diye konuştu.
Öymen'in bu eleştirisi üzerini söz alan Lagendijk, basın özgürlüğü gibi Ergenekon davasının da hassas bir konu olduğunu ve hangi konuda açıklama yapıp yapılmaması gerektiğine kolay karar veremediklerini kaydetti.
Lagendijk, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın da Ergenekon iddianamesi açıklanmadan bu davanın avukatı olacağı yolunda demeç verdiğini anımsattı.
Lagendijk'ın bu savunması üzerine tekrar söz alan Öymen, ülke içinden bu tür açıklamalar yapılabileceğini söyleyerek, "Ancak kimse kendini falcı yerine koyamaz ve bu yönde açıklamalar yapamaz. Tekrar söylüyorum lütfen taraf tutmayın. Çünkü yarın utanabilirsiniz" diye konuştu.
Oturumda bu iki konunun yanı sıra ek protokol, Kıbrıs ve Türkiye'ye AB üyeliği için tarih verilmesi konuları da gündeme geldi.
Lagendijk, Türkiye'nin üyelik için tarih istemesinin haklı, ancak yanlış olduğunu ifade ederek, "Tarih istemek için çok kötü bir zaman. Çünkü Romanya ve Bulgaristan üyelik için tarih alınca reformlarını kestiler ve bundan sonra kimseye tarih verilmemesi konusu kararlaştırıldı. Bir hedef koyma ihtiyacınızı anlıyoruz, ancak bir şey isteyip karşı taraftan alamayınca bu da iyi sonuç vermiyor. Dolayısıyla lütfen tarih istemeyin" diye konuştu.
AP Rum Milletvekili Marios Matsakis de bilinen görüşlerini tekrarlayarak, Ek Protokolün Türkiye'nin bir yükümlülüğü olduğunu ve bunun müzakere konusu yapılamayacağını savundu.
Matsakis'in bu sözleri üzerine Yakış, buna karşılık Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nün de AB'nin yükümlülüğü olduğunu, kendilerinin ekstra bir şey istemediğini kaydetti.
"AB için strateji değil, demokrasi lazım"
Bu arada, Joost Lagendijk Türkiye'nin bölgesinde oynadığı stratejik rolün, iç reformlardaki ilerlemenin yerini tutamayacağını belirterek, "AB'ye katılımın kalbi, strateji değil, demokrasidir" dedi.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu 60. toplantısı, TBMM ve Avrupa Parlamentosu'ndan (AP) yetkililer ve Ankara'daki bazı AB ülkelerinin büyükelçilerinin katılımıyla Sheraton Oteli'nde yapılıyor.
Türkiye'nin siyasi durumu ve AB katılım müzakereleri başta olmak üzere çeşitli konuların masaya yatırıldığı toplantının sabahki oturumunda konuşan Lagendijk, AP'de görüşülecek Türkiye'nin AB ile yürüttüğü müzakerelerine ilişkin rapora değindi.
Raporda, ilerleme raporunda olduğu gibi Türkiye'nin komşularıyla ilişkilerindeki olumlu gelişmelerden duyulan memnuniyetin ifade edileceğini belirten Lagendijk, özellikle Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki olumlu gelişmelerin ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Erivan ziyaretinin takdirle karşılandığını kaydetti.
Lagendijk ayrıca, Türkiye'nin Irak'ın kuzeyindeki yönetimle doğrudan görüşmelere başlamasının, hem AB hem de Irak açısından önemini vurguladı.
Kıbrıs'ta devam eden müzakerelere de değinen Lagendijk, "Gelecek sene bu konuda bir anlaşma olmazsa bu hepimiz için sorunlu olacaktır ve gelecek 10 yıl içinde bu konuyu tekrar gündeme getirmek kolay olmayacak, bunu taraflar anlamış durumda" diye konuştu.
Türkiye'nin stratejik öneminin arttığını ancak bu konudaki argümanların iç reformların yerine geçmemesi gerektiğini ifade eden Lagendijk, aksi halde bunun stratejik bir hata olacağını kaydetti.
Lagendijk, Türkiye ile AB'nin daha yakın çalışması gerektiğini düşündüğünü de belirterek, "Stratejik konular, iç reformların yerini tutmamalı. Bizim için müzakerelerin ve AB'ye katılımın kalbi, strateji değil, demokrasi ve demokrasideki gelişmedir" dedi.
1 Ocak'tan itibaren TRT'nin 24 saat Kürtçe yayın yapacak olmasının önemli bir adım olduğunu kaydeden Lagendijk, DTP'nin kapatılma davasıyla ilgili olarak da bu konuya ilişkin bir kararın Türkiye'deki demokrasiye olumlu katkısının olamayabileceğini söyledi.
Lagendijk, Alevilerle ilgili gelişmeler ve Alevi hakları konusunda ise gözle görülür bir ilerleme görmeyi arzu ettiklerini ifade etti.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Lagendijk, Türkiye'nin AB reform sürecinin neden yavaşladığına ilişkin çeşitli görüşlerin ortaya atıldığını, hem Türkiye'de AB üyeliğine ilişkin olumsuz görüşlerin olduğunu hem de AB'nin kendi iç yapısından kaynaklanan sorunlar olduğunu belirtti.
Türkiye'deki iç ihtilafların AB müzakere sürecindeki konsantrasyonu bozduğunu ve reformlara odaklanılmasını zorlaştırdığını savunan Lagendijk, "Katılım sürecinde siyasi partilerin lehte ve aleyhte diye bölünmüş olması şansızlık. Buna rağmen reformlara devam edilmeli. Aleyhte olan görüşleri Türkiye demokratikleştikçe ikna etmek daha kolay olacaktır" dedi.
Lagendijk, Türkiye'yi AB'ye ulaştıracak "kestirme bir yolun" olmadığını, ancak hem Türkiye hem de AB tarafında cesaretli siyasetçilere ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Lagendijk, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda, "Bir kere 'Evet' dedik, sözümüzü tutmak zorundayız" diye konuştu.
Yakış: "Türkiye asker gücüyle anılıyordu, şimdi yumuşak gücüyle... "
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı ve TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış da konuşmasında, Avrupa Parlamentosu ile karşılıklı temasların son yıllarda arttığını vurgulayarak, bu ziyaretlerin tarafların birbirini daha iyi tanımalarını sağladığını kaydetti.
"Şimdiye kadar hep katı, asker gücüyle anılan Türkiye, şimdi artık yumuşak gücüyle anılan bir ülke olmuştur" diyen Yakış, Türkiye'nin yumuşak gücü kullanmasına, Ortadoğu, Kafkaslar gibi bölgelerde barış ve istikrar için gösterdiği çabaları örnek olarak gösterdi.
Türkiye'nin bölgesindeki anlaşmazlıkların çözümü için "aktif bir rol" üstlendiğini belirten Yakış, bunların AB'nin resmi belgelerine yansımasını görmekten duydukları memnuniyeti de ifade etti.
Yakış, 2 Kasım'da açıklanan ilerleme raporuyla birlikte yayımlanan genişleme stratejileri belgesinde, Türkiye'nin stratejik öneminin AB açısından farklılığının vurgulandığını söyledi ve bu belgede, Türkiye'nin enerji güvenliği, çatışmaların önlenmesi ve çatışmaların çözümü gibi konulardaki önemi üzerinde durulduğunu kaydetti.
Yaşar Yakış, "AB'ye katılım sürecine ilişkin tutumumuz açıktır; hedefimiz tam üyeliktir. Tam üyelik doğrultusunda kararlı bir şekilde ilerlemeye ve reformları gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Eksikliklerimiz var, bunun farkındayız, bunları bizim dikkatimize getirdiğiniz için size de müteşekkiriz. Fakat, bunları dikkatimize getirirken, yaptığımız iyi şeyleri biraz daha fazla görmenizi arzu ediyoruz" diye konuştu.
Büyükelçi Emie, Pierini ve Filori
Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Bernard Emie de konuşmasında, ilerleme raporundaki mesajlardan birinin de Türkiye'nin reform sürecine dinamizm kazandırması gerektiği olduğunu anımsatarak, Türkiye'nin müzakere sürecinde "sınırlı bir şekilde" ilerleme katettiğini gördüklerini söyledi.
Fransa'nın dönem başkanlığında Türkiye'nin müzakere süreci konusunda yapıcı bir tutum içinde olduğunu vurgulayan Emie, dönem başkanlıkları sona ermeden iki müzakere başlığının daha açılması konusunda ümidini dile getirdi.
Emie, özellikle enerji konusunda ilerleme katedilmesinin ve bu başlıkta kriterlerin yerine getirilmesinin önemine dikkati çekti. Ankara protokolünün Türkiye tarafından uygulanmamasından üzüntü duyulduğunu ifade eden Büyükelçi Emie, "Türk hükümetinin somut adımlar atmasını, reformları hızlandırmasını ve reformları uygulamasını bekliyoruz" diye konuştu.
Bu yıl içinde vakıflar yasası ve TCK'nın 301. maddesinde yapılan değişiklikleri "doğru yönde atılan adımlar" olarak niteleyen Emie, ancak Kopenhag kriterlerinin karşılanması için daha başka somut adımlar atılması gerektiğini söyledi.
Fransız Büyükelçi, yolsuzlukla mücadele, ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, azınlık hakları gibi konulara da değinerek, bu konularda ilerleme kaydedilmesinin gerekliliğini vurguladı.
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Marc Pierini de komisyonun Türkiye'nin AB üyeliği konusundaki yaklaşımını anlattı.
Pierini, Türkiye'nin AB için stratejik öneminin bilindiğini, ancak bu değerin katılımı hızlandırmayacağını belirtti. Pierini ayrıca, katılım sürecinin Türkiye'ye empoze edilmediğini, baskı yapmadığını, müktesebatın çok açık olduğunu da kaydetti.
Avrupa Komisyonunu temsilen konuşan Jean Christophe Filori de Türkiye'nin gayret göstermesi sonucu açılabilecek çevre, kamu ihaleleri, gıda güvenliği, rekabet gibi müzakere başlıklarından bahsetti.
Filori ayrıca, enerji faslının açılmasını ümit ettiklerini, çünkü bu başlığın hem Türkiye hem AB açısından önemli olduğunu belirtti.
Oturumun sonunda, konuşmacılar katılımcıların bazı sorularını da yanıtladı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in "AB'nin, ordunun Türkiye'de etkisi olduğu yönündeki görüşlerini" hatırlatması üzerine Filori, bazı verilerin Türkiye'de ordunun etkin bir rolü olduğunu gösterdiğini, Kıbrıs konusu gibi bazı konularda üst düzey askeri yetkililerden açıklamalar gelmeye devam ettiğini söyledi.
Oturumun ardından TBMM Başkanı Köksal Toptan, katılımcılar onuruna öğle yemeği verdi.
Bakan Şimşek de soruları yanıtladı
Toplantının açılışına katılan Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, toplantı sırasında Avrupa Parlamentosu Rum Milletvekili Marios Matsakis'in çeşitli sorularını yanıtladı.
Matsakis'in YTL ile 2 euro madeni paraları arasındaki benzerliğin Avrupa'da özellikle Kıbrıs'ta bazı sorunlara yol açtığını ileri sürmesi üzerine Şimşek, "Madeni paralar arasındaki benzerlik olduğunun yakın zamanda fark edildiğini, bu durumun bazı Avrupa ülkelerinde kötüye kullanıldığının Avrupalı dostlar tarafından dikkate getirildiğini" söyledi. Bunun kötüye kullanımın özellikle Avrupa'daki otoparklarda söz konusu olduğunu ifade eden Şimşek, bu durumu değiştirmek üzere olduklarını kaydetti.
Matsakis'in savunma harcamalarına yönelik sorusu üzerine de Şimşek, "eğer Türkiye AB üyesi olsaydı böyle büyük bir orduya ihtiyacı olmayacağını" söyledi.
Türkiye'nin artık en fazla bütçe kaynağını eğitime ayırdığına işaret eden Şimşek, savunma bütçesinin ise üçüncü sıraya gerilediğini belirtti. Şimşek, Türkiye'nin daha esnek, küçük ve etkin askeri birliklere doğru gidiş içinde olduğunu kaydetti.
Kıbrıs sorunu konusunda da Şimşek, sorunun barışçıl, kalıcı ve adil çözümü için hazır olduklarını vurguladı.
KKTC'nin Annan planına evet dediğini hatırlatan Şimşek, bunlara rağmen Kıbrıs Türk halkının cezalandırıldığını ifade etti.
Matsakis'in KKTC'deki casinolarla ilgili sorusu üzerine de Şimşek, casinoların bugün dünyanın pek çok yerinde olduğunu ve bunların mutlaka kara para akladıkları anlamının çıkarılamayacağını belirtti.